Ali Bayramoğlu’yla Bugünler: “Leyla Zana’nın çıkışları HDP’nin fazla muhalefetle iç içe geçmiş siyasetine bir geç kalmış itirazdır. Dolayısıyla ben buradaki esas tutumun biraz daha bağımsız olmak olduğunu söyleyebilirim. AK Parti’ye baktığımızda o da DEM’e yüklenmekle birlikte bunu çok aşırıya götürmüyor. Nitekim son İstanbul mitinginde Erdoğan bu meseleyi çok dile getirmedi. Bunun da bir anlaşmadan çok bir temkinli hareket olduğunu söylemek mümkün. Kürt hareketinin Erdoğan’ın dört yıl daha iktidarda kalacağını varsaydığını düşünüyorum. Şu anda bütün kapılar kapalı olmakla birlikte 1 Nisan’dan itibaren çeşitli imkanlar, konjonktürdeki bazı değişiklikler, Suriye’de olabilecek bazı hadiseler kimi kapıları açabilir, aralayabilir. Bu sebeple AK Parti’ye destek vermeden ama onunla ipleri de koparmadan bu ilişkiyi sürdürüyorlar.”
Ali Bayramoğlu’yla Bugünler: “Bu koşullarda Kürt hareketi ne yapacak? Demokratik cumhuriyet ya da demokratik konfederalizm iddiaları revize edilecek mi? Bunlardan vazgeçilecek mi? Bir çatışma evresi ya da başka bir müzakere evresi için başka türlü ilişkiler kurulacak mı? Bu önemli sorudur. Durum sadece Türkiye ile ilgili değil, ABD'de yapılacak Kasım ayındaki seçimlerden sonra ortaya çıkacak iktidar, bu iktidarın işte Suriye özellikle politikasının ne istikamette olacağıyla da ilgili bir durum. Bugün yaptığımız tartışmalar, işte PKK gölge olmaktan çıksın ya da DEM yanlış yapıyor, İmamoğlu'yla ya da şunla bununla ittifak etsinin ötesinde tarihsel bir perspektifle duruma bakmayı gerektiriyor.”
“Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu 2019’daki seçimlerde açık bir şekilde masaya oturtmamakla birlikte bir koltuğuna İYİ Parti’yi diğer koltuğuna HDP’yi alarak bir kampanya yürütmüştü. Bugün İYİ Parti’de bu gittikçe zorlaşıyor. İYİ Parti özellikle seçim başarısızlığı sonrasındaki operasyonlarıyla, ittifakları reddetmesiyle, bunun parti içerisinde yarattığı kargaşalarla, Akşener’in daha sert lider, tek karar verici istikamette yürümesiyle büyük bir kan kaybı yaşıyor. Parti düzeyinde yaşanan bu kan kaybı seçmene nasıl tekabül edecektir bilmiyorum. Son araştırmaları da henüz görmedim. Acaba seçmen düzeyinde de bir kan kaybı var mı? Bu soru ortada duruyor.”
Ali Bayramoğlu’yla Bugünler: Türkiye’de karşımızda çift katmanlı bir otoriter dalga var. Hem dünyadan beslenen hem de kendi iç dinamikleri ile beslenen bir yapı. Dolayısıyla Tayyip Erdoğan, onun kurduğu ittifak, yeni Türkiye iddiaları ile bu dünya siyaseti arasında paralellikler var. Bu paralellik temel olarak milliyetçilik, devletçilik, büyüme yani milli sınırların büyümesi üzerine dayanıyor. Bu oranda milli olan, milliyetçi olan, güce dayanan her zaman demokratik olanın üzerine çıkıyor. Açıkçası Erdoğan’ın 1980’lerde bu siyaseti yürütebileceğini, bu siyasetle dünyada var olabileceğini düşünenlerden değilim. Erdoğan’ın bugünkü siyaseti ile dünyadaki bugünkü siyaset arasında olan paralellik Erdoğan’a yeni bir meşruiyet imkanı kazandırıyor.
Ali Bayramoğlu: “Ben Türkiye’nin bu konudaki tutumunun Erdoğan’ın pragmatizmi ve seçimlerden sonra kabullendiği rasyonalizasyon ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Erdoğan kampların parçaları olmaktan çok Türkiye’nin büyük bir devlet olması ve o itibarla ağırlığını tanımlaması gibi bir politika izliyor. Bu politikayı izlerken eskiden yaptığı gibi doğrudan doğruya meselenin gönlündeki tarafına yönelmeden hareket ediyor. Türkiye doğru yerde durdu diye düşünüyorum.” “Hamas’ın yaptığına direniş denmesinin, İsrail’in yaptığına savunma denmesinin büyük etik ve ahlaki sakıncaları var”