Manşet

Bese Hozat: “Apo, bütün hareketi değişim sürecinden geçirmek istiyor. Bunu bize gelen mektupta çok net gördük”

PKK yöneticisi Bese Hozat: “Apo, hareketi köklü bir demokratik dönüşüm sürecinden geçirmek istiyor. Demokratik değişim ve dönüşüm sürecinden geçirmek istiyor. Bunu biz gelen mektupta da çok net bir biçimde gördük.”

Efkan Ala: Silah bırakma çağrısı bekliyoruz. Temkinli bir iyimserlik içindeyim

AK Parti’nin iki numaralı koltuğunu kongreden sonra koruyan Efkan Ala: “Şu anda silah bırakma çağrısı yapılabilir. Biz de bunu bekliyoruz. Siyaset sadece bir şeyi beklemez. Beklenenin yapılması için çalışmalar yapar. Biz terörsüz Türkiye olsun diye çalışmalar yaptık. Bu çalışmaların sonuç almasını arzu ediyoruz. Büyük bir ihtimalle sonuç alınabilir. Burada tırnak içinde temkinli bir iyimserlik içerisindeyim. Çok fazla aktör var işin içinde, Yabancı ülkeler, istihbarat örgütleri var. Herkes üzerine düşeni yaparsa daha az maliyet ödenir.”

Suriye-İsrail arasında Dürzi gerilimi. Netanyahu tehdit etti, Şara en güçlü Dürzi liderle Şam’da buluştu

Süveyda’da Dürzi dini lider Şeyh Hicri’ye bağlı askeri grupların özerklik talebi, ardından Netanyahu’nun “Şam rejiminin Güney Suriye’deki Dürzi toplumuna yönelik herhangi bir tehdidine izin vermeyeceğiz” açıklaması ile İsrail ile Suriye ilişkileri gerildi. Suriye’nin pek çok şehrinde İsrail’i protesto gösterileri oluyor. Ahmed Eş-Şara, Netanyahu’nun açıklamasından sonra Şam’da en güçlü Dürzi askeri lider Laith Al-Balaous ile buluştu.

Yalım Eralp: “Orta Doğu’nun bir Marshall Planı’na ihtiyacı var.”

Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: Suriye meselesi kolay bir konu değil, bunu açıkça söylemek gerekir. Aslında Orta Doğu’nun bir Marshall Planı’na ihtiyacı var. Sadece askeri yapılandırma değil, ekonomik kalkınma da gerekiyor. Tıpkı İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın yeniden inşası gibi.
- Advertisement -

“İktidarın bugün otoriterleşmeye ihtiyacı var mı?” Var, hem de nasıl…

“İktidarın bugün otoriterleşmeye ihtiyacı var mı?” sorusunu salt iktidarın gücüne bakarak cevaplamak ve “yeterince güçlü, o halde otoriterleşmeye ihtiyacı yok” demek mümkün mü? Bence bu son derece yetersiz ve yanıltıcı bir ölçü. Bu bakış açısı Türkiye’de zamana yayılan tedrici bir ihtilalle bir rejimden diğerine geçilmekte olduğu gerçeğini ıskalıyor: Evet, sadece bir anda patlayan ‘gürültülü’ ihtilallerin yürütücüleri değil, zamana yayılmış ‘sessiz’ ihtilallerin yürütücüleri de otoriterliğe ihtiyaç duyar. Hatta bunun mecburiyet halini aldığı durumlar da olabilir. Türkiye’deki soru bu noktaya gelinip gelinmediğidir.

En Son Çıkanlar