Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanında açtığı ve İsrail’i soykırım suçundan mahkûm ettirmeye yönelik davaya uzun bir bekleyişten sonra iktidar müdahil olmaya karar verdi ve gerekli dilekçeyi Divana geçtiğimiz hafta takdim etti. Ancak Divan Tüzüğünün 63/2 Maddesinin Divan kararlarının müdahil ülkeler için de bağlayıcı olduğunu belirtmesi dava hakkında alınabilecek kararın Ermeni soykırım iddialarına destek teşkil edeceği endişesine yol açtığı anlaşılmaktadır. Gecikmenin bir nedeni de bu olabilir.
Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş’ın soru üzerine “1,5 yıl sonra İBB Başkanlığı’na hazırım” demesi ve İBB yöneticisi Mahir Polat’ın Dedetaş’a isim vermeden “kariyerist” olmakla eleştirmesi üzerine başlayan CHP’deki İBB başkanlığı rekabetini İsmail Saymaz yazdı: "İBB için 4 ilçe belediye başkanı arasında rekabet var: İmamoğlu’nun desteklediği Dedetaş, CHP İl Başkanı Özgür Çelik ile Kartal, Adalar, Beyoğlu ve Avcılar belediye başkanlarının desteklediği Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Mahir Polat’ın desteklediği Şişli Belediye Başkanı Emrah Şahan ve Ataşehir Belediye Başkanı Onursal Adıgüzel."
Fransa, Almanya ve İngiltere liderleri Gazze için ortak açıklama yaptı: “Gazze halkının acil ve engelsiz şekilde yardım ulaştırılmasına ihtiyacı var. Çatışmaların artık sona ermesi ve Hamas'ın rehineleri serbest bırakması gerekiyor.”
Lozan Antlaşması, 1921 Anayasasının yürürlükte olduğu bir dönemde gerçekleşmiştir. İster meclis tarafından ister asker tarafından yazılsın, Türkiye’de sonradan yapılan hiçbir anayasa 1921’deki “kurucu iktidar” tarafından yapılmış olan anayasanın özüne ve ruhuna aykırı olamaz. Darbe anayasası olarak bilinen 1982 anayasasın meşruiyeti, 1924 anayasasından farklı değildir. Nasıl ki 1787 tarihli Birleşik Devletler Anayasası’nın federatif yapısını bozacak bir değişiklik yapmak mümkün değilse, 1921 Anayasasının özü ve ruhundan saparak, Kürtlere mahalli yönetim ve ana dilde eğitim hakkı tanıyan hükümlerin, yeni anayasalar yapmak yoluyla ortadan kaldırılması meşru değildir.
Dışlanan kesimlerin sesi olacağı vaadiyle iktidara gelen Pezeşkiyan’ın yeni kabinesinde Türk, Kürt, Beluç, Sünni ve Arap isimlere yer vermemesi reformistlerin tepkisini topladı. Yeni hükümette Ruhani ve Reisi döneminde bakanlık ya da bürokratlık yapmış bir çok isim yer alıyor.