289 metrelik devasa bir konteyner gemisi olan Dali'nin mürettebatı ne olduğunu anladığında iş işten geçmişti.
Baltimore limanından Sri Lanka'ya doğru 27 gün sürecek yolculuğun henüz...
DEM Parti’de 31 Mart’ta İstanbul seçimleri ve çözüm süreci-muhatap Erdoğan tartışmaları büyüyor. Sırrı Sakık ve Rüştü Tiryaki tartışmaları Serbestiyet’e değerlendirdi. Sakık: AKP’yi 2019’da büyük uyardık, cezalandırdık. CHP’de ulusalcı-Kürt düşmanı damar var. Onları destekleyemeyiz. DEM Parti’nin derdi birilerinin kaybetmesi ya da kazanması değil, kendi gücünü ortaya koymaktır.” Rüştü Tiryaki: “Erdoğan yetkili ama onda bir ışık görmüyoruz. Bir girişimde bulunmuyor, bir adım atmıyor.”
Adana Küçüksaat sitesi sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Taner Talaş, 31 Mart’a doğru Adana’daki son durumu Serbestiyet için yazdı: “Yaptığı seçimlerle her daim farklı sonuçları ortaya çıkaran Adana sosyolojisi bu sefer dünden daha fazla şaşırtacak sonuçlar çıkarma potansiyelini taşıyor. Her şey olabilir. En son taş medrese çıkışıyla ülkücüleri kızdıran Zeydan Karalar’ı bu kez DEM Parti ve İyi Parti kurumsal olarak desteklemiyor ama bu iki partinin tabanından da hala ciddi oy alıyor. Rakibi arasında çok ciddi oy farkı yok ama önde görünüyor. AK Parti adayı Fatih Kocaispir genç yaşının avantajıyla seçimlere asılıyor. Ak Parti ve MHP’nin oylarının başkan olmak için yetmeyeceğini biliyor, uzlaşıcı ve toparlayıcı bir dil kullanıyor. Ama MHP cephesindeki gelişmeler ( Eski başkan Hüseyin Sözlü ’nün ihracı meselesi, belediye başkanlarının başka partilerden aday olması, Ayyüce Türkeş etrafında yapılan çıkışlar vs.) onu yoruyor.”
Zana ta Diyarbakır ve Urfa’dan İstanbul seçmenine “oylarınızı partinize verin” mesajı gönderirken, partinin Eşgenel Başkanı Hatimoğulları İstanbul adayına doğrudan oy istemiyor, isteyemiyor, seçmenini CHP’nin adayına yönlendiriyor. Tuhaf bir durum, siyasette dili kendi adayı için oy istemeye varmayan bir eşgenel başkana çok sık rastlanmaz! DEM Parti cenahından gelen sinyaller değerlendirildiğinde meydana bir yarılma tablosunun çıktığını söylemek mümkün. Bir tarafta Öcalan, diğer tarafta Kandil duruyor. Bir tarafta Zana, Türk ve Demirtaş’ın, diğer tarafta Hatimoğulları ve Temelli’nin anlayışları çarpışıyor. Kartlar açılıyor ve mücadele alenileşiyor. 1 Nisan’dan sonra rüzgârın sertleşme ihtimali artıyor.
Karabük Üniversitesi’ndeki Afrika ülkelerinden gelen öğrencilerin şehirde yaşayanlara AIDS bulaştırdığı söylentisi ile başlayan yeni ırkçı dalgayı ve Türkiye’deki Afrikalı öğrencilerin durumunu Bizim Afrika Platformu Genel Koordinatörü olan, Türkiye’de siyaset bilimi okumuş, halen İslam Konferansı Teşkilatı’nda uzman olarak çalışan Togolu Farukou Mintoiba anlatıyor: “Türkiye’de 55 Afrika ülkesinden 60 bin üniversite öğrencisi okuyor, bunlardan 3 bin 700’ü sınavlar sonucu burs alıyor, diğerleri kendi imkanlarıyla okuyor. Türkiye’de Afrika denince tek bir ülkeymiş gibi algılanıyor. Oysa 55 farklı ülkeden oluşan koca bir kıta. Her ülkede açlık ya da savaş yok. Türkiye’ye Afrika’dan gelen öğrenciler açlıktan ya da savaştan kaçan düzensiz göçmenler değil. Afrikalı öğrencileri cinsel obje olarak görenler kendi zihinlerindeki sapkınlığı yansıtıyorlar.