Manşet

Üç aşağı beş yukarı sıfıra sıfır, elde var sıfır

Mücahit Bilici’nin, Türkiye’de felsefe ilgisinin artmasıyla ilgili görüşüne katılıyorum; hatta bu somut verilerle de ortaya konabilir. Bilici belki felsefe terimini daha geniş anlamda kullanmıştır, ama dar (belki akademik) anlamıyla da felsefe konusunda bir tomurcuklanma var. Aslında bizde felsefe eskiden beri - dönemin koşullarına göre değişen isimlerle elbette - okunur. Ama bir tartışma açmaz, ya da yaratıcı bir üretime evrilmez. Bizde bu okuma tamamıyla araçsaldır.

İki benzemez, birbirlerine benzemeye başladı: İsrail ve Rusya

Rusya açıklanmış resmi nükleer güç. İsrail ise resmi olmayan nükleer güç. Her iki ülke de kendilerini hukukun üstünde görüyor. İsrail, BM Güvenlik Konseyi’nde ABD destekli. Adeta vetosu var; ABD sayesinde. Rusya ise veto hakkına sahip Güvenlik Konseyinin daimi üyesi olduğundan. İsrail ve Rusya Uluslararası Adalet Divanı kararlarını zorunlu görmüyor.Her iki ülke de soykırım ithamıyla Adalet Divanı önündeler.

Zaman…

Tüm toplumlar için kural olan kriz, istisna olan istikrardır. Zira krizler toplumların değişmesini ifade ederler. Yeni teknolojik girdiler, yeni sorunlar, yeni talepler toplumları kendi iç dengelerini, yönetim yapılarını, geleneklerini ve kurallarını sürekli değiştirmeye iter. Bu değişim, doğal olarak çıkar kavgalarıyla, ideolojik itişmelerle iç içe girer. Bunların ürettiği çatışmalar, yani krizler, ancak sistem tarafından bir talep göstergesi olarak kabul edilir ve entegrasyon yoluyla çözülürse biter ve değişim daha bir başkasına yerini bırakmak üzere yol alır. Türkiye uzun süredir böyle bir “değişim krizi”nin içinde. Krizlerin her geçen yıl derinleşmesi, “kendi etrafında dönen bir yılan” gibi “fasit bir daire” görüntüsü vermesi, bunların ardındaki değişim dalgasının sistem tarafından reddedilmesinden kaynaklandı.

Solun Kültür Serüveni – 5 | Halil Berktay anlatıyor: Aydınlanma ve Kutsalsızlaşma

Marksizm başlangıçta statükoya karşı hep eleştirel, itirazcı ve tartışmacıydı. Tabii daha sonra Marksizm, özellikle 20. yüzyıldaki komünizm ve hele devletleşmiş komünizm varyantıyla kendi taassubunu oluşturdu. Bizde 1970’ler ve 80’lerin solcu gençlerinin (ve hattâ büyüklerinin) tartışma terbiyesi çok su götürür. Belki bu toplum klasik Aydınlanma ve klasik Liberalizm tezgâhından geçmediği için. Yani, gözlerini dünyaya açtıkları anda sırf Marksizmle karşılştıkları için.
- Advertisement -

Ticaret Bakanı Ömer Bolat: “İsrail’e satılan jet yakıtı İsrail’in hava yolu şirketlerinin uçaklarına satılan yakıttır”

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, İsrail’e jet yakıtı satıldığı iddialarına cevap verdi: “İsrail'e satılan yakıt, İsrail'in turist getiren hava yolu şirketlerinin uçaklarına satılan yakıttır. Türkiye'ye geliyorlar, benzini dönüş için alıyorlar. Bu, Türkiye'nin ihracatı gibi yazılıyor."

En Son Çıkanlar