AB Zirvesi’nde Türkiye ile ilişkiler hakkında bazı kararlar alınması beklenmekteydi. Borrell’in raporunda gümrük birliğinin derinleştirilmesi, vize kolaylığı gibi bir çok alanda adımlar atılması önerilmişti. Ancak yaklaşan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın kazanımlar elde edeceği beklentisi özellikle Fransa’da ülkemizle ilişkilerin normalleşmekte olacağı ve tam üyelik kapısının aralanabileceği yolunda tepkilere yol açacağı endişesini uyandırdı. Dolayısıyla Fransa’nın Almanya’nın bu fikrine karşı çıktığı anlaşılmaktadır. Neticede Borrell raporu ele alınmadı. Rivayete göre konu Haziran ayındaki zirvede alınabilirmiş.
DEM Parti’nin İBB eş başkan adayı, Erzurum milletvekili Meral Danış Beştaş, seçimde son düzlüğe girilirken İstanbul’daki çalışmalarına ara verip partisinin Erzurum, Siirt ve Iğdır’daki seçim çalışmalarına katıldı.
AB yanlısı,Ukrayna’yı destekleyen eski dışişleri bakanı Ivan Korcok, ilk turda yarışı parlamento sözcüsü, AB-septik, popülist Rusya’ya yakın Peter Pellegrini'nin 5 puan önünde bitirdi. Rusya’ya yakın bir başka aday da üçüncü oldu. Ikinci tur 6 Nisan’da. Pellergini: “Slovakya halkının büyük bir kısmı, ulusun çıkarlarını müdafaa edecek bir başkana sahip olmak istediğini ifade etti.”
Geçtiğimiz günlerde İstanbul seçimlerinin kazanılmasının seküler muhalefetin yerlerde sürünen umudunun var kalmaya devam etmesinin biricik imkânı olduğunu savunan iki yazı kaleme aldım. Fakat Gülçin Avşar bunu te’vil ederek benim İmamoğlu’nu ve İstanbul seçimini “otoriterlikten çıkışın formülü” olarak gördüğümü öne sürmüş. Oysa bu ikisi arasında dağlar kadar fark var. Avşar’dan başka goller de yiyorum: Muhalefet etmeyi “Erdoğan’ın hakkından gelebilecek kişi seviyesinde görmek” gibi, “Erdoğanizm’le yerleşmiş karizmatik liderliğin kurumsal olarak devam etmesini” onaylamak gibi…
Menfi yüzüyle futbol ayrımcılıkları körükleyebilir, çatışmaları derinleştirebilir, birlikte yaşamaya dair değerleri örseleyebilir. Ne yazık ki Amedspor hep bu menfi yüzünün acılarını çekti. Ancak futbolun çoğulcu ve kapsayıcı bir birlikte yaşam kültürüne dayanak olabilecek müspet yüzü de vardır. Eğer barışçıl bir anlam yüklenirse futbol, farklı kimliklerin bir arada yaşama iradelerini güçlendirebilir.