Kendilerini muhafazakâr olarak tanımlayanların, sıradan bir binaya bir kat daha eklemek uğruna böyle muhteşem bir eserin siluetini perdelemelerine, İstanbul’un görsel kimliğini bozmalarına asla müsaade edilemez. Bu, tarihe, İstanbul’a ve geleceğe yapılan büyük bir haksızlık olacaktır.
İktidar basını, Putin ile Macron’un Kremlin Sarayı’ndaki görüşmesinde koronavirüs önlemleri sebebiyle tercih edilen ‘uzun masa’yı çok sevdi; Putin’in Batı’ya verdiği bu ‘ders’ üzerinden espri çabalarına ve kelime oyunlarına girişti.
Tunus’ta yürütme organını denetleme ve anayasa mahkemesine üye atama yetkisine sahip Yüksek Yargı Konseyi, son 7 aydaki kararlarına muhalefet ettiği Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından lağvedilmek üzere. Henüz resmi karar açıklanmasa da kurumun kapısına kilit vuruldu. Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Birleşik Krallık, ABD ve AB büyükelçileri karara karşı ortak açıklama yayımladı. Said ise kurumun kapısını mühürlettiği gün “Tunus ve yurtdışındakileri temin ederim, yargıya karışmayacağım, tüm güç bende olsun istemiyorum” dedi.
"Karşılıklı bağımlılıktan başka gerçekçi, Türkiye'yi refaha, özgürlüğe ve demokrasiye götürecek başka bir şey yok. Kendini dünyayla ne kadar daha karşılıklı bağımlı hale getirirsen, dünya sana o kadar muhtaçtır. Tam bağımsızlığa doğru gittikçe daha kırılgan bir hale gelirsin, çünkü öyle bir gücün yok."
“AK Parti birçok adamını, birçok ‘kendi Kürdünü’ bölgeye göndererek ve hatta onlara yeniden partide önemli görevler vererek politik bir kuşatmaya soyunuyor. Bunu yaparken de en çok tarikatlarla, din adamlarıyla, Şerif Mardin’in deyişiyle ‘ara kanaat önderleri’ ya da ‘yerel kanaat önderleri’yle yol alıyor. Tabii tarih şekillendirilmez. Güneydoğu’da iki büyük kanal vardır, ırmak vardır. Bunlardan biri daha milli duyguları ile akar Kürtlerin. Diğeri ise dini duyguları ile akar. Bu iki yatağın bir tanesine baraj kurup suları o tarafa kaydırmanın çok mümkün olduğunu sanmıyorum.