Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: "Kıyıdaş ve kıyıdaş olmayan ülkelerin savaş gemilerinin geçişi ile ilgili düzenlemeyi Montrö sözleşmesi yapıyor. Türkiye bugüne kadar sözleşmeyi harfiyen uygulamıştır. Bu şartlarda Montrö anlaşmasını uygulayacağız. 19. maddesi gayet açık. Başlangıçta Rusya'nın saldırısı oldu, uzmanlarla, askerlerle, hukukçularla değerlendirdik. Artık bu bir savaşa döndü. Bu bir askeri harekat değil, resmen savaş hali var. Bu durumda da tabii biz tarafların birisi hangisi olursa Rusya da olabilir Ukrayna da burada biz bu durumda Montrö anlaşmasını bu şekilde uyguluyoruz."
Kiev Belediye Başkanı şehrin tamamen kuşatıldığını ve sivillerin tahliyesine olanak kalmadığını açıkladı. Rusya Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada ilk kez Rusya'nın kayıpları olduğunu kabul etti. Bakanlık açıklamasında kayıplarla ilgili bir sayı açıklanmadı. Kremlin'de askeri yetkilerle toplantı yapan Putin, Savunma Bakanlığı'na nükleer caydırıcı güçleri yüksek alarma geçirme emri verdi. Beyaz Saray Sözcüsü Psaki, "Putin'in tehdit uydurma alışkınlığının bir parçası" dedi. Diğer yandan Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelensky, Belarus Cumhurbaşkanı Lukashenko ile yaptığı telefon görüşmesinden sonra Ukrayna'nın Belarus'un Gomel bölgesindeki sınırda müzakereleri başlatmayı kabul ettiği açıklandı.
Rusya’nın Ukrayna işgali sonrası Almanya savunma bütçesini genişletiyor. Yeni uçaklar ve drone alımlarını da içeren 100 milyar Euro’luk özel savunma fonunu duyuran Almanya Başbakanı Scholz: “Putin, Ukrayna’ya saldırırken sadece bir ülkeyi dünya haritasından silmek istemiyor, Avrupa güvenlik yapısını da yok ediyor. Uçan uçaklara, yelken açan gemilere ve görevleri için en iyi şekilde donatılmış askerlere ihtiyacımız var. Ve Avrupa'daki büyüklüğümüze ve önemimize yakışır olmalı”
Rus ordusu ile birlikte Ukrayna’ya giren Çeçen lider Kadirov’un özel ordusunu taşıyan konvoya Ukrayna, Bayraktar SİHA ile müdahale etti. Saldırıda 70 Çeçen asker öldü. Kadirov'un adamları sınıra geri döndü.
Bu yaygaradaki düpedüz Batı’yı değersizleştirmenin; “çıkarcı, çürüyen bir medeniyet” olarak tanımlamanın tadını çıkartan ideolojik coşkuyu fark etmemek imkânsız. Derin bir nefret duygusu sızıyor her yanından. Neredeyse işgalci barbara meşruiyet sunan bir hınç. Bu hınçtan Ukrayna’nın da payına, egemen iradesi olmayan; bencil Batı’nın tuzağına düşen bir kişiliksizlik düşüyor; mazluma dönük bir dayanışma duygusu bile değil. İnsan biraz utanır.