Kimi de halden anlardı; arkasına yapışan çocuğu hiç bilmiyormuş, onun nihayetinin hiç ayırdına varmamış gibi hareket eder ve kendisiyle birlikte içeriye girmesine göz yumardı. Hatta olur da biletçi kazara çocuğun onunla birlikte olup olmadığını sorarsa “Yeğenımdır” deyip sahip çıkardı. Kral abêler” idi bunlar, onları hep tek geçerdik. Çocukların zararsız üç kağıtlarını paylaşan bu kral abêlere selam olsun!
Demokrasi Türkiye tecrübesinde ne sanıldığı gibi -ya da sanıldığı ölçüde- bir ithal üründür ne de egemen emperyal rejimlerin dayatmasıyla zoraki kabul edilen bir rejimdir. “Batı hayranlığıyla” yapılan bir taklitten de ibaret değildir. Çok gerçek ve kendi iç dinamiklerinin zorlamalarının yarattığı bir arayışın ürünü olabilir.
On binlerce Şililinin hep birlikte söylediği o senfonik marşı görünce… O yılların, o şarkıların güftesi bana hayli uzak gelse de nağmesinin, tüyleri diken eden melodisinin yakınımda, içimde bir yerlerde olduğunu yine fark ettim. Ya basta yani; yeter gari, yetti artık!
Trump’a yönelik ‘dindarlık’ vurgulu tercihler, özelde Trump adına gerçekleştirilen dua seansları tablosu, her dinin samimi müntesipleri açısından ibretlik bir boyut içeriyor. O manzarayı, siyasî tarafgirliğin nasıl bir göz bağı oluşturabildiğinin; dinin himayesini bir siyasetçiye ihale etmenin dinin ahlâkî ilkelerini gözardı edecek derecede savrulmaları nasıl mümkün kılabildiğinin bir örneği olarak okumak, bu ibretlerden ilki olsa gerektir.
16 aylık Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal, dün gece yarısında yayınlanan bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile görevden alındı. Yerine ise eski Maliye Bakanı, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal atandı. Murat Uysal, 16 ay önce Erdoğan’ın faiz konusunda “Laf dinlemiyordu” diyerek görevden aldığı Murat Çetinkaya’nın yerine getirilmişti. Çetinkaya da yine faiz konusunda Erdoğan’la anlaşamayan Erdem Başçı’nın yerine atanmıştı.