Savaşın sesi, uzaktan hoş geliyor nedense. Ölüm, bizim çocuğumuzu yakalamadığı sürece, hamasetin en ağır dozunu kullanmak; savaştan, fedadan, ‘bir ölüp bin doğmaktan’ söz etmek zor değil. Ama onsekizinde yahut yirmisinde bir gencin yerine koyalım kendimizi; bir de onun babasının yerine...
“Nasıl oluyor da en üstün ve doğru din olan İslamiyete biz sahipken, Hristiyan Batı bizi her alanda geçebiliyor?” Bu soru halen Muhafazakar-Milliyetçi anlam dünyasının temel sorunsalını oluşturuyor. (…) Sadece İslam değil Türklük de ‘bizdeydi’ ama yine de Batı’nın kültürel ve fikri hegemonyası karşısında acizdik…
“Eve ekmek götüremiyoruz” sözlerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çay paketi uzatıp “keyif çayı iç” diye karşılık verdiği Malatyalı minibüs şoförü, Anadolu Ajansı kameralarına açıklama yaptı: “Hiçbir şekilde de gergin bir atmosfer oluşmadı. Fakat sözlerimin manası kasıtlı olarak çarpıtıldı. İnşallah bizler de külliyede Sayın Cumhurbaşkanımıza kayısı ikram edeceğiz.”
Dün İdlib’te Türkiye’nin organize ettiği ve Suriye’deki operasyonlarda TSK ile birlikte savaşan Suriye Milli Ordusu’na bağlı güçlerden Feylak el Şam grubunun kampı Rus uçakları tarafından bombalandı, 78 savaşçı hayatını kaybetti. Ankara’dan henüz bir açıklama yok.