Türkiye’de mahalle linçinden daha kötü bir kader olamaz. Başka mahallelere karşı cengâver kesilenlerin dönüp de kendi mahallesine karşı tek eleştirel laf edememesinin nedeni, başa geleceği kaçınılmaz olan dışlama refleksidir. Birinin fikrî cesaretini kestirmeden ölçmek mi istiyorsunuz? Onun mahalle linçini göze alıp alamadığına bakın. Bülent Arınç’ın burada hiç kuşkusuz müstesna bir yeri var.
Türkiye ile yabancı ilaç firmaları arasında büyük bir borç sorunu var. Türkiye, firmalardan toplam 2,5 milyar dolarlık borcun yüzde 30’undan “feragat” etmesini istiyor. Sorun, buzdolabında. Bu borçlar ödenmeksizin Batı kaynaklı bir aşının Türkiye’ye getirilmesi çok zor görünüyor.
Hakimlere ve savcılara tutuksuz yargılama, masumiyet karinesi için çağrılar yapan fakat sözünü bir türlü dinletemeyen Adalet Bakanlığı, adalet konulu kısa film yarışması açtı; ödüllerin toplamı 120 bin TL… Tarım ve Orman Bakanlığı ise israfla mücadele için kampanya başlattı. Bakanlığın sitesine girecek vatandaşlar “Yiyecek ve içecekleri ihtiyacım kadar alıp, bilinçli tüketip, israf etmeyeceğime, söz veriyorum" kutucuğunu işaretleyip kampanyaya katılabilecekler!
New York Times’ın dört ünlü muhabiri ABD istihbaratına dayandırdıkları haberde, El Kaide’nin başına 14 milyon dolar ödül konmuş liderlerinden El-Masri’nin saklandığı Tahran’da öldürüldüğünü yazdı. İran, kanlı bıçaklı olduğu El Kaide liderinin Tahran’da öldürüldüğü haberini hemen yalanladı. Bu çarpıcı haberin izini diğer haberlerde sürdük.
Mevcut tablo, ortada bir iradenin olup olmadığı sorusuna bile açık. Erdoğan’ın dilindeki bir günden öbürüne değişen sözler, ortada samimi bir iradenin olup olmadığı hususunda ciddi kuşkular doğuruyor. Velev ki yanılmış olayım, velev ki ortada samimi bir irade olsun, bence o iradenin kuvveden fiile çıkması ve AK Parti’nin yeniden reformcu bir parti haline gelmesi mümkün değil.