Serbestiyet yazarı Vahap Coşkun, Perspektif’e verdiği geniş söyleşide “AK Parti’deki dönüşümden MHP’nin siyasal iklim üzerindeki etkisine, HDP’nin yaşadığı siyasi krizden çözüm süreci muhasebesine” pek çok başlıkta görüşlerini dile getirdi. Coşkun’un Perspektif’ten Naman Bakaç’ın sorularına verdiği cevapların birinci bölümünü okurlarımızın dikkatine sunuyoruz (yarın ikinci bölüm).
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kredi derecelendirme kuruluşları on yıl önce Türkiye'nin puanını yükselttiğinde ne demişti? Geçen hafta Türkiye'nin puanı düşürüldükten sonra ne dedi?
Araştırma gemisi Oruç Reis’in ‘kablolarını toplayıp’ aniden Antalya limanına dönmesi ABD’nin ve Trump’ın işi mi? Bu soruya, argümanlara hiç bakmadan “mutlaka öyledir” cevabını verenler kadar, ‘münafıklık, fitnecilik’ diyenler de olacaktır. En iyisi argümanları sıralamak… Sıralayınca bizim gördüğümüz: Pek mümkün. Bakalım siz ne diyeceksiniz?
Milletlerüstü ve sınırlar ötesi bir çalışma hayatı var. Teknolojik gelişmenin yanında ülke nüfusları da çok renkli hale dönüşüyor. Avrupa’da yoğun göç nedeniyle çok büyük bir Müslüman nüfus oluştu. ABD’de “Hispanikler” denen İspanyolca konuşan halklar giderek genişleyen bir kitle.
İktidar, kayyumların Kürtçe tabela ve yol işaretlerine karşı gerçekleştirdikleri seferberlikten ne bekliyor? “Biz Kürtlere değil PKK’ya, teröre karşıyız” argümanını çürüten bu uygulama neden durdurulmuyor? Vahap Coşkun’a göre bunun başlıca iki nedeni var: “Milliyetçi tabanı tahkim etmek” ve “Millet İttifakı içinde bir partinin (CHP’nin) Kürtçeyi sahiplenmesi üzerinden ittifakta yeni bir çatlak yaratmak.”