İnsanları birbirine benzetme sevdasının en gösterişli hâli belki de dünyaca ünlü birisine benzetilmek. Bunun en popüler olanlarından birisini ise çocukluğumdan, “Türkiye’nin Elvis Presley”leriyle hatırlıyorum. Dönem efsanesi… Bu mevzuda çok şanslıyız. Elvis sadece radyoda, 45’liklerde değil gitarıyla mahallemizde, her an karşımızda. Ulaşamayacağın şarkılarını bile istediğin an ondan canlı canlı dinliyorsun. Öyle bedava bir benzerlik de değil; sesi, tarzı, ustalığı, hatta aksanıyla hak edilmiş bir unvan.
Danimarka Başbakanı Frederiksen, İsrail’in Gazze saldırıları hakkında konuştu: “Netanyahu bir problem haline geldi. İsrail'e uygulanan baskıları artırmak isteyen ülkelerden biriyiz ama henüz diğer AB üyelerinin desteğini kazanamadık. Gazze’de yaşananlar korkunç, tam bir felaket.”
Diyanet’in bu hutbesi Türkiye’deki 89 bin camide okundu. Bu camilerin bazıları kadınlara miras bırakmanın söz konusu bile olmadığı köylerdeydi bazıları ise kadınların ve erkeklerin sabah erkenden işe birlikte gittiği şehirlerde. Eşit miras dini değil, sosyal ve ekonomik bir mesele. Türkiye’nin Medeni Kanunu’nu aldığı İsviçre’ye 1912’de gelebildi. 1400 yıllık İslam tarihinde ve bizde her zaman kitaptaki gibi uygulanmadı. Arazileri erkek evlada veren örfi hukuk sürdü. Yani dinin hükümleri de zamanın şartlarına, güç ilişkilerine göre esnetilebiliyor.
Rezan Epözdemir’in tutuklandığı “rüşvete aracılık” soruşturmasında aleyhine tanık ifadesi veren Atalay Demirbaş, X hesabı açtı: “Soruşturma savcısı Cengiz Çallı’ya, dosyayla ilgisi olmayan aracım için ‘Nasıl geri alabilirim?’ diye sordum. Avukat olarak Rezan Epözdemir'i önerdi. Görüştüğüm Epözdemir, Çallı'nın şerhi kaldırmak için 50 bin Euro talep ettiğini, parayı aralarında bölüşeceklerini söyledi. Ödeme sonrası şerh kaldırıldı, araç tarafıma teslim edildi.”
15 Ağustos günü yapılan operasyonla gözaltına alınan Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney’in kimliği de öyle. Sivas’tan İstanbul’a göç eden ailenin mensubu, işçi bir babanın evladı, Örnektepe’de büyümüş biri Güney.
Yazıda ismi geçen üç siyasetçi de Şerif Mardin’in “çeperden merkeze” tarifiyle anlatabileceği kişiler iken hukukiliğini anlayabilmekte epey zorlandığımız operasyonlarla merkez dışına itiliyor. Eskiden vesayet odaklarınca AK Parti ve kadrolarına layık görülmeyen merkez, bugün CHP kadrolarında yer alan “farklı”ların ötelenmesiyle boşaltılıyor. CHP kendisini, -kısmen- elitlerin tahakkümünden uzaklaştırma çabasındayken, iktidar/devlet bugün onu yeniden eski elitlerine teslim etmeye çabalıyor.