GÜNÜN YAZILARI

Masanın hangi tarafındayız?

Batı’nın insan hakları, hukuk devleti, demokrasi, sanat, heykel, şehircilik, müzik gibi alanlardaki yüzü, insanlığın yüzlerce yılda elde ettiği birikimin ürünüdür. Öteki yüzde ise sömürgecilik, bencillik, duyarsızlık vardır. Türkiye’de iktidarlar genellikle insan hakları konusunda eleştiriye uğrayınca Batı’nın sömürgeci yüzünü hatırlarlar. “Sen de Kongo'da katliam yaptın” diyerek söze başlamayı tercih ederler.

Aydın aptallığı: Normatif gerçekliğin peşinde

Bazı yorumcular meselenin Erdoğan’ın devrilmesi olduğuna, tüm gücün buraya seferber edilmesi gerektiğine inanıyor. Ülkedeki olan ve olmayan her şey doğrusal bir nedensellik bağı ile Erdoğan’ın iradesine bağlanıyor. Bu görüşü bir sokak röportajında okusak yadırgamayabiliriz. Ama kendisine ilave anlama payesi veren kişilerden duyduğumuzda ortada başka bir mesele olduğunu düşünmeye başlıyorsunuz. Esas olay siyaseti irdelemek, anlamak değil. İstenen bir sonuç var ve o denli isteniyor ki anlama çabasının risk taşımasından ürküp, sonucu garanti eden bir analiz öneriliyor.

“Çürümüş bir şeyler var şu Danimarka krallığında”

"O işadamı polisle dalga geçtiği videoyu bizzat kendi çektirmese, o hakim firari mafya liderine fotoğrafçılık yapmasa, o emniyet müdürü kaçak para için arabasını sınıra göndermese, o emniyet müdürü boğazda köşk sahibi olmasa bütün bunlar da bilinmeyecekti. Bu sayede buzdağının bir kısmını görebiliyoruz. Gördüğümüz kısım, göremediğimiz kısım hakkında şunu dedirtmeye yetiyor: 'Çürümüş bir şeyler var şu Danimarka krallığında.'"

Muhteşem Süleymaniye’ye perde çekmek!

Kendilerini muhafazakâr olarak tanımlayanların, sıradan bir binaya bir kat daha eklemek uğruna böyle muhteşem bir eserin siluetini perdelemelerine, İstanbul’un görsel kimliğini bozmalarına asla müsaade edilemez. Bu, tarihe, İstanbul’a ve geleceğe yapılan büyük bir haksızlık olacaktır.
- Advertisement -

Mağarada ışığı ararken

Toplumsal çeşitliliğin meşruiyet bulduğu zihniyet(ler) nasıl gelişecek? Bu sorunun cevabına imkân sağlayacak bir ışığı göremediğimden, (geçen yazımda) mağaranın dışına koşanların acele etmemeleri gerektiğini söyledim. Tarihte aheste yürümeyi tercih ediyorum. Zihniyet değişimi olmadan gerçekten köklü meselelere çözüm bulabileceğinize inanıyorsanız, bir sonraki mağarada görüşmek üzere.

En Son Çıkanlar