Serbestiyet yazarlarından İzzet Akyol'un DPI için kaleme aldığı "Düşük Yoğunluklu 40 Yıllık Savaşın Türkiye'ye Ekonomik Maliyeti" adlı raporu: Ülke olarak gerçekten çözüme odaklanma iradesi gösterecek olursak, sadece bu metnin yol haritası olarak ele alınması dahi sorunun bitirilmesinde önemli bir adım olabilir diye düşünüyorum.
Serbest TV’nin yeni programı Ali Bayramoğlu’yla Bugünler’da bu hafta: “Muhalefet partileri dış politikanın ve Türkiye’nin dış politik alanda yapmış olduğu enstrümantalizasyon tipi hamleleri, Mavi Vatan gibi mevzuları daha ciddiye almak zorundalar. Yaşanan sadece bir skandal değildir. Aynı zamanda iç siyasi dengeler açısından Erdoğan’ın bir hamle yapıp o hamlede yine kendisine yeni girdiler sağlamasıdır. Muhalefetin dış politika alanına girmesi artık kaçınılmaz diye düşünüyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 büyükelçiyi ‘istenmeyen adam’ ilan etme çıkışı hükümet medyasında farklı duygular ve pozisyonlar yarattı. Hükümete en yakın gazeteler Sabah, Yeni Şafak ve Akşam büyükelçileri sınır dışı etme konusunda heyecansız ve tedirgin bir görünüm çizdi. Aydınlık, Türkgün ve Akit’te heyecan doruktaydı. Mehmet Barlas ve Abdülkadir Selvi gibi hükümete yakın yazarlar ise “iyi olmaz, sakin kalalım” havasındaydı.
AK Parti’nin hazırlamakta olduğu ve TBMM açılır açılmaz yasalaştıracağı anlaşılan sosyal medya yasasının en kritik noktası olan “yalan haber”in taslakta nasıl tanımlanacağı, BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın ‘AKP kaynakları’na dayandırdığı haberiyle (1 Eylül) biraz daha netlik kazandı. ‘Kaynaklar’ın taslakta yer alacak ‘yalan haber’ tarifi doğruysa, ürkütücü bir netlik bu.
AK Parti yönetimi, bir dizi tecrübeden sonra zorlandıkları konularda “ademe terk etme” taktiğini benimsemeye başladı. Öğrenilmesi biraz zaman almış olsa da, bu kendi açılarından doğru bir taktikti. Şimdi, Erdoğan Bayraktar’ın açıklamalarından sonra da aynı “doğru” taktiği uygulayacakları anlaşılıyor. Fakat şu da var: Bu “doğru” taktiğe elinizden başka bir şey gelmediği için sığınıyorsanız, oturup derin derin düşünmeniz gerekmez mi?