Yeni Şafak’ın son günlerdeki manşetleriyle, iktidarın ekonomi alanında attığı adımların ‘uyumu’ dikkatten kaçacak gibi değil. Durum ilk bakışta, iktidarın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bir dediğini iki etmemesini andırıyor ama Yeni Şafak’ın böyle bir gücünün olduğunu öne sürmek fazla abartılı olur. Yine de gazetenin mevcut durumdan keyif aldığı ve bu imajını sürdürmeye kararlı olduğu anlaşılıyor. Bugün manşetten duyurulan yeni ‘talimat’ da böyle okunmalı.
Ülkenin yetişmiş insan kadrosu kendini ifade edecek yeni mecralar arıyor. Meral hanım gösterilen teveccühü ve yürüyüşünü taçlandırmak istiyorsa, zor zamanlarda gösterdiği cesareti partisinin radikal değişimleri üstlenebilmesinde de gösterebilmeli.
AK Parti’nin HDP'nin kapatılması davasının açılmasına karar vermeden önceki yalpalamaları ‘dış’tan değil ‘iç’ten çekindiği içindi; çünkü bu, öbür otoriterleşme hamlelerine benzemiyordu, oylarını doğrudan etkileyecek bir karar niteliğindeydi. ‘Andımız’ krizi patlak vermeseydi, karar belki de kapatma davasının açılması yönünde olmayacaktı.
“Batı dünyası Türkiye’yi artık ‘kendinden’ saymıyor, ‘haydutlaşma’ temayülü gösteren, ‘yönetilmesi gereken’ bir ülke olarak görüyor. Diğer deyişle Batı’nın Türkiye’ye bakışında çıta aşağı çekilmiş durumda. Bu iktidar varken Türkiye’de anlamlı bir demokratik gelişme olmayacağını anlamış oldukları için jeopolitik çıkarlarını öne alıyorlar.”
Merkez Bankası’nın politika faizini 200 baz puan artırması karşısında Sabah ve Yeni Şafak’ın aldığı tavırlar dikkat çekecek ölçüde farklıydı. Acaba bu fark nereden kaynaklanıyor?