AK Parti’nin HDP'nin kapatılması davasının açılmasına karar vermeden önceki yalpalamaları ‘dış’tan değil ‘iç’ten çekindiği içindi; çünkü bu, öbür otoriterleşme hamlelerine benzemiyordu, oylarını doğrudan etkileyecek bir karar niteliğindeydi. ‘Andımız’ krizi patlak vermeseydi, karar belki de kapatma davasının açılması yönünde olmayacaktı.
“Batı dünyası Türkiye’yi artık ‘kendinden’ saymıyor, ‘haydutlaşma’ temayülü gösteren, ‘yönetilmesi gereken’ bir ülke olarak görüyor. Diğer deyişle Batı’nın Türkiye’ye bakışında çıta aşağı çekilmiş durumda. Bu iktidar varken Türkiye’de anlamlı bir demokratik gelişme olmayacağını anlamış oldukları için jeopolitik çıkarlarını öne alıyorlar.”
Merkez Bankası’nın politika faizini 200 baz puan artırması karşısında Sabah ve Yeni Şafak’ın aldığı tavırlar dikkat çekecek ölçüde farklıydı. Acaba bu fark nereden kaynaklanıyor?
Sağlık Bakanı Koca 25 Şubat’ta Mayıs ayına kadar 52,5 milyon vatandaşın aşılanmış olacağını söyledi. 11 Mart’ta bundan hiç söz etmeksizin, üstelik “planladığımız şekilde” diyerek aynı hedefi bu defa ‘sonbahar’ için revize etti. Bu, Bakan Koca’nın muğlaklıklarla örülü konuşma-iletişim tarzının bir başka veçhesini anlamak için mükemmel bir örnek teşkil ediyor.
Vatan Partisi’nin televizyonu Ulusal Kanal muradına erdi; siyasi ambargo kalktı ve yıllardır dahil olmak istediği Digitürk platformuna kabul edildi. Fakat bu, asıl büyük murat olan Cumhur İttifakı’na resmen kabul edilmek anlamına gelmiyor.