Çeviriler

Abdullah Gül: “Ortadoğu dinamiklerini derinlemesine kavramasıyla tanınan Hakan Fidan’ın katkısı da barışçıl çözüme ulaşılmasında büyük önem taşıyacaktır”

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Project Syndicate’e Gazze’yi yazdı: “2007 yılında kendimi Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne giden bir arabanın içinde buldum. Ne yazık ki bu iyimser arzular, İsrail'in o yıl Gazze'ye kara, deniz ve hava ablukası uygulama kararıyla daha o zamanlar sönüp gitti. On altı yıl sonra, 7 Ekim ve sonrasında yaşananlara tanıklık etmiş biri olarak, kalıcı barış için kaçırılan bu fırsatın yarattığı hayal kırıklığı ve üzüntüyü bir kez daha yaşıyorum. İsrail'in eylemlerini körü körüne destekleyenler kendilerine sormalıdır: Eğer Filistin'in toprak bütünlüğünü savunmazsak, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü nasıl ikna edici bir şekilde savunabiliriz? Uluslararası hukuka saygı göstermezseniz, nasıl güvenilir kalacaksınız? BM Genel Sekreteri António Guterres'in, Gazze'de devam eden insani krize dikkat çekme çabaları takdire şayan. Ayrıca, Ortadoğu dinamiklerini derinlemesine kavramasıyla tanınan Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın katkısı da barışçıl bir çözüme ulaşılmasında büyük önem taşıyacaktır.”

ÇEVİRİ | Pulitzerli Amerikalı gazeteci Chris Hedges yazdı: “Hepimiz monitörlerin önünde öylece oturuyoruz. Kuvözdeki bütün bebekler ölecek”

“İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri dünyanın geri kalanına tüyler ürpertici bir mesaj göndermektedir: Cenevre Sözleşmesi de dâhil olmak üzere uluslararası ve insani hukuk anlamsız kağıt parçalarıdır. Irak'ta uygulanmadı. Gazze'de de geçerli değil ve yok sayılıyor. Batı medeniyeti olarak savunduğumuz değerlerden dolayı nefret edilmiyoruz. Değerlerimiz olmadığı için bizden nefret ediyorlar. Nefret ediliyoruz çünkü kurallar sadece başkaları için geçerli. Bizim için değil.”

ÇEVİRİ | “Gazze’de yaşananlar ders kitaplarında örnek olarak verilebilecek nitelikte bir soykırım vakasıdır”

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği New York Ofisi Direktörü Craig Mokhiber, sert bir istifa mektubuyla, Gazze’de yaşananlar karşısında BM’nin ataletini protesto ederek istifa etti. 90’larda BM misyonu için Gazze’de yaşamış insan hakları avukatı Mokhiber’in istifa mektubunun çevirisini sunuyoruz: “Bu alanda otuz yılı aşkın deneyime sahip bir insan hakları avukatı olarak, soykırım kavramının sıklıkla siyasi istismara maruz kaldığını çok iyi biliyorum. Fakat yerleşimci sömürgeci bir ideolojiye dayanan, onlarca yıldır sistematik zulüm ve tasfiye politikasının tamamen insanların Arap olma statülerine dayandırıldığı, Filistin halkına yönelik mevcut toptan katliam, şüpheye veya tartışmaya yer bırakmamaktadır. Gazze'de binlerce masum sivil katledilmektedir. Tüm topraklarda Apartheid hüküm sürmektedir! Gazze’de yaşananlar ders kitaplarında örnek olarak verilebilecek nitelikte bir soykırım vakasıdır."

Eski Fransa Başbakanı Dominique De Villepin: “İkinci bir büyük tuzak daha var; o da oksidentalizm tuzağı”

Fransa'nın Irak savaşına karşı yürüttüğü muhalif pozisyona liderlik eden Fransa eski Başbakanı Dominique De Villepin Fransız BFMTV’ye konuştu: “Ukrayna'da ve Orta Doğu'da yaşananları karşılaştırdığımızda, dünyanın her yerinde kınanan bu çifte standardın bir bakıma kanıtına dönüyoruz. Eleştiriler hep aynı: ‘Gazze'de sivil halka nasıl davranıldığına bir bakın! Aynı şey Ukrayna’da cereyan ettiğinde Ukrayna'da olanları hemen kınıyorsunuz, fakat Gazze'de yaşanan trajedi karşısında çok çekingensiniz!’ Oksidentalizm, 5 asır boyunca dünya siyasetini yöneten Batı'nın, her şeye karışma işine sessizce devam edebileceği düşüncesidir. Fransız siyasi sınıfının Filistin tartışmalarında bile açıkça görebiliyoruz ki, şu anda Orta Doğu'da yaşananlar karşısında, din ya da medeniyet savaşına benzeyen bu savaşa yönelik bir siyasete göre devam etmemiz gerektiği fikri hâkim. Bu da kendimizi uluslararası sahnede daha da izole etmek anlamına gelecektir.“
- Advertisement -

ÇEVİRİ | Bir çifte standart meselesi: Filistin

Filistin asıllı Amerikalı yazar Dr. Hala Alyan yazdı: “2017 yılında Filistinli bir aileyi konu alan bir roman yayınladım. Saygın bir yayınevi tarafından basıldı, basında çok güzel yer aldı. Bir kitap turu düzenlendi. Panellerde, kitap kulüplerinde konuştum. Kitapla ilgili soruları yanıtlıyordum. Sürekli ortaya çıkan bir nakarat vardı. İnsanlar hikâyenin ne kadar insani olduğunu söyleyip duruyorlardı. Çatışmayı insanileştirmişsiniz, bu insani bir hikâye diyorlardı. Ne zaman Filistinlileri insanlaştırdığım söylense, aklıma gelen soruyu bastırmak zorunda kalıyordum: Filistinliler daha önce neydiler ki şimdi insanlaştılar? Filistinlilerin katledilmesi çoğu zaman tarih dışı ve gerçeklikten kopuk bir şekilde sunuluyor: Filistin’e düşen ve insanları öldüren füzeler, işgale veya politikaya atfedilmiyor. Filistinliler ölüleri için merhamet görmek istiyorlarsa önce masumiyetlerini kanıtlamaları gerekiyor.”

En Son Çıkanlar