Ana SayfaDış HaberÇEVİRİ | İsrail’i eleştirmek yeni antisemizm mi yoksa Antisemitizmle suçlanmaktan kaçış mı...

ÇEVİRİ | İsrail’i eleştirmek yeni antisemizm mi yoksa Antisemitizmle suçlanmaktan kaçış mı yok?

TIME dergisinin bu haftaki sayısının kapağına Harvard Hukuk Fakültesi profesörü Noah Feldman'ın 'Yeni Antisemitizm' başlıklı makalesini koydu. Feldman’ın İsrail’e yönelik 7 Ekim sonrası eleştirileri, Avrupa’daki eski antisemitizmin yeni bir türü olduğunu iddia ettiği yazısı tepki çekti. Harvard Hukuk Fakültesi’nde okuyan Filistinli bir öğrencinin X’te yazıya eleştirileri ise viral oldu.

Noah Feldman’ın “Yeni Antisemitizm” başlıklı makalesindeki ana tezin yer aldığı bölüm şöyle:

“Antisemitik söylemde, Yahudiler her zaman belirli bir grup insanın içinde yaşadıkları sosyal düzenin en kötü özelliği olarak gördükleri şeyin örneği haline getirilir. Bu yeni antisemitizmin özünde, Yahudilerin tarihsel olarak ezilen ve kendilerini korumaya çalışan bir halk değil, emperyalistler, sömürgeciler ve hatta beyaz üstünlükçüler gibi zalimler olduğu fikri yatmaktadır. Bu görüş, Yahudilerin muazzam bir güce sahip olduğu mecazının kalıntılarını korumaktadır. Bu anlatıyı çağdaş koşullara ve güç ve adaletsizliğin doğasına ilişkin mevcut kültürel kaygılara göre yaratıcı bir şekilde günceller. Yahudilerin zalim olduğuna dair yeni anlatı, nihayetinde, ister eski dini formunda ister Nazi yinelemesinde olsun, Yahudileri kınamayı ve cezalandırmayı benzersiz bir şekilde hak eden antisemitik geleneğe çok yakındır. Antisemitizmin daha önceki biçimleri gibi, yeni tür de nihayetinde Yahudilerle ilgili değil, toplumsal hastalıklarımızın yükünü taşıması için birilerini işaret etme dürtüsüyle ilgilidir. Baskı gerçektir. Güç, adalet olmaksızın da kullanılabilir. İsrail yanlış davrandığında eleştiriden muaf tutulmamalıdır. Ancak antisemitizmin korkunç tarihi ve yenilmez direnci, İsrail’e ve Yahudilere yönelik retorik saldırı biçimlerinin dikkatli bir incelemeye tabi tutulması gerektiği anlamına gelmektedir.”

Alfoqahat rumuzlu Harvard Hukuk öğrencisi’nin makeleyi verdiği cevaplar şöyle:

https://x.com/AlfoqahaT/status/1762679465564307952?s=20

Merhaba Profesör Noah Feldman!

Şu anda Harvard Hukukta öğrenciyim ve Filistinliyim. Bu yemi yutmaktan nefret ediyorum ama bu makalenin neden yanlış ve entelektüel açıdan sahtekârca olduğunu açıklamak istiyorum.

Feldman’ın temel argümanı, eski Avrupa antisemitizminin “yeni bir antisemitizme” dönüştüğüdür. İsrail’i sömürgeci, emperyal ve beyaz üstünlükçü bir proje olarak adlandıran bir proje. Argümanı yanlış bilgi ve şaşırtmacaya dayanıyor. Ortaya attığı 5 iddiaya odaklanacağım.

(1): Feldman “[yerleşimci-sömürge teorisinin] İsrail’e uygulanmasının ikincil bir gelişme olduğunu” yazıyor.

Bu yanlış bir bilgi. Yerleşimci kolonyal teorinin kurucusu Patrick Wolfe, Filistin’i yerleşimci kolonyalizmin paradigmatik bir örneği olarak ele almıştır. 2006 tarihli “Yerleşimci Sömürgecilik ve Yerlilerin Ortadan Kaldırılması” başlıklı yazısından alıntılarsak:

“Yerleşimci sömürgecilik yerine yenisini koymak için yıkar. Siyonizmin kurucu babası Theodor Herzl’in alegorik manzum manifestosunda/romanında gözlemlediği gibi, ‘Eski bir binanın yerine yeni bir bina inşa etmek istiyorsanız, inşa etmeden önce yıkmalısınız’. Batı Kudüs’ün bir dönem belediye başkan yardımcısı olan Meron Benvenisti, yarım yüzyıl sonra gerçekleşen bir tür farkındalıkla, ‘Öncü bir gençlik hareketinin üyesi olarak, Kibbutist Rosh Haniqra’nın planlı tarım ilkelerinin gerektirdiği şekilde, bir muz bahçesi için yer açmak üzere el-Bassa’nın kadim zeytin ağaçlarını sökerek ‘çölü çiçeklendirdim’ diye hatırlatıyordu. Bu yeniden adlandırma, Benvenisti’nin dokunaklı bir şekilde anlattığı Filistinli Arap varlığının kademeli olarak ortadan kaldırılması/yerinin değiştirilmesi sürecinin merkezinde yer almaktadır.”

(2) Feldman “ilk Siyonist yerleşimcilerin sömürgeci olarak görülüp görülmeyeceği tartışmalı bir konudur” diye yazmaktadır. Kendilerini sömürgeci bir projenin parçası olarak görmediklerini iddia ediyor.

Keşke ilk Siyonistler kendilerini nasıl gördüklerini yazmamış olsalardı.

İlk Siyonist liderler Jabotinsky ve Herzl İsrail’in sömürgeci bir proje olduğunu açıkça yazmıştır.

Ayrıca 1800’lerin sonu ve 1900’lerin başında Filistin’e Yahudi yerleşimini koordine eden birincil grup kendisini “Yahudi Kolonizasyon Derneği” olarak adlandırıyordu. İki alıntı verirsek:

(a)“Araplarla gönüllü bir uzlaşma ne şimdi ne de gelecekte söz konusu değildir. Zaten insanların yaşadığı bir toprağı kolonileştirmek istiyorsanız, o toprak için bir askeri güç sağlamalısınız ya da sizin adınıza askeri güç sağlayacak zengin bir adam ya da hayırsever bulmalısınız. Aksi takdirde, kolonizasyonunuzdan vazgeçin, çünkü bu kolonizasyonu yok etmeye ya da engellemeye yönelik her türlü girişimi fiziksel olarak imkânsız kılacak silahlı bir güç olmadan kolonizasyon imkansızdır, zor değil, tehlikeli değil, ama İMKÂNSIZDIR!… Siyonizm bir kolonizasyon macerasıdır ve bu nedenle silahlı güç meselesiyle ayakta durur ya da düşer. İbranice konuşmak önemlidir, ama ne yazık ki ateş edebilmek daha da önemlidir… Bu olmazsa sömürgeleştirme oynamayı bırakmak zorunda kalırdım.”

(b) “Tarih yazmaya yardım etmeniz için davet ediliyorsunuz,” diye yazıyordu, “Bu Afrika’yı değil, Küçük Asya’nın bir parçasını ilgilendiriyor; İngilizleri değil, Yahudileri. Peki, bu sizin için uzak bir mesele olduğuna göre nasıl oluyor da size başvuruyorum? Nasıl mı? Çünkü bu sömürgeci bir mesele.”

Daha da önemli bir alıntı: “Siyonistlerin Herzl’den alıntı yapmaya gerek duymadan Filistin’i sömürgeleştirdiğini biliyorum. Bunu biliyorum çünkü bunu bizzat yaşıyorum, çünkü nüfusu azaltılmış sayısız köyün kalıntıları, hesaplanmış etnik temizliğin maddi kanıtlarını sunuyor.”

Feldman’ın yazdığı gibi, ‘sömürgecilik’ gibi çerçevelerin “günümüzde ahlaki yargılarda bulunmak için sıklıkla kullanıldığı” doğrudur.

Ve Filistinliler bunları yerli yerinde kullanmaktadır. Kafa karıştıran Siyonistlerdir, bir zamanlar açıkça benimsedikleri kelimeleri şimdi takip eden ahlaki lekeden saklanan Siyonistler.

(3) Feldman, Nakba hakkında bugüne kadar okuduğum en yanlış, tarih dışı ve entelektüel açıdan dürüst olmayan tanımlardan birini yazıyor.

Nakba’yı -yaklaşık 750 bin Filistinlinin etnik temizliği- tersine çeviriyor.

Feldman her nasılsa Nakba’nın tarihini, bu devleti kuran şiddetten değil, “doğmakta olan Yahudi devletinden” başlatıyor. Başka bir deyişle, etnik temizliğimizi, etnik temizliğimize verdiğimiz TEPKİ olarak tanımlıyor.

Nakba’nın [sadece tarihsel bir olay olarak değil, Filistin’deki yaşamının düzenleyici bir parçası olarak] mükemmel bir tanımı için, Filistinli insan hakları savunucusu Rabea Eghbariah’ın (Feldman’ın da aslında danışmanlığını yaptığı) bu yazısını okuyun. O daha iyi bilir:

“En soyut haliyle Nakba, grup dinamiğini silmeye hizmet eden bir yapıdır: Filistinlilerin bir grup olarak siyasi iradelerini kullanmalarını engelleme girişimidir. Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etme haklarını hayata geçirmelerini engellemek için devletlerin ve sistemlerin sürekli olarak işbirliği yapmasıdır. En maddi haliyle Nakba, öldürülen ya da yaralanan her bir Filistinli, hapsedilen ya da başka bir şekilde boyun eğdirilen her bir Filistinli ve mülksüzleştirilen ya da sürgüne gönderilen her bir Filistinli anlamına gelir.”

(https://www.thenation.com/article/archive/harvard-law-review-gaza-israel-genocide/)

(4) Ardından Feldman, “Cambridge Mass’taki bürosundan” İsrail’in soykırımının bir soykırım olmadığını iddia ediyor.

Elbette, diyor, İsrailli yetkililerin soykırımcı açıklamalarına ve bu açıklamalarla uyumlu soykırımcı eylemlerine dair kanıtlar var… ama İsrail bunun bir soykırım olmadığını SÖYLÜYOR.

Bu nokta tartışmaya bile değmez. Bu bir soykırımdır. Biz bunu biliyoruz. O da biliyor. İsrail de biliyor. İşte İsrail’in soykırımı kışkırttığına dair bir veri tabanı, ancak İsrailli liderlerin bize 30.000 ölümüzün zaten ne yaptığını söylemesine ihtiyacımız yok.

(5)Ardından, bu bir soykırım olsa bile, bunu böyle adlandırmamamız gerektiğini savunuyor… çünkü o zaman Yahudileri kötü gösterebilir.

1- 30000 Filistinli soğukkanlılıkla öldürülmüşken, Yahudiliği bir soykırımın birincil kurbanı olarak merkeze alması deliliktir.

2- İsrail’in şiddetini anlamak için Siyonizm yerine Yahudiliği analitik bir çerçeve olarak kullanması ve İsrail’in soykırımının sorumluluğunu tüm Yahudi halkına yüklemesi yanlış. Yahudilik ve Siyonizm’i birbirine karıştırarak, karşı olduğunu iddia ettiği zararın faili oluyor.

Feldman için Filistinlilerin çektiği acılar gayri meşru. Bu ikincil bir olgudur, sadece bu zulmü kabul etmenin kendisi ve “arketip kurban” olarak övündüğü statüsü üzerinde yaratabileceği hayali olumsuz sonuçlar açısından dikkate değerdir – bu her ne demekse tabii.

Feldman Filistin deneyimini görünmezleştiriyor. Kontrol noktalarını, kuşatmayı, apartheid’ı, soykırımı unutturuyor. Kendi egosunun ötesini göremiyor. Bu sorun değil. Onun bunu görmesine ihtiyacımız yok. Filistinliler mücadelemizi anlatmaya devam edecek. Bunun için de özür dilemeyeceğiz.

“Antisemitizmle suçlanmaktan kaçış yok. Bu kaybedilen bir savaş ve daha da önemlisi, göze batan bir kırmızı ringa balığı. . . Yapacak daha iyi şeyler var: taşıyacak tabutlarımız var. İsrail’in morg odalarında gömmek zorunda olduğumuz akrabalarımız var.” -@m7mdkurd

Kaynak:https://twitter.com/AlfoqahaT/status/1762679465564307952?t=VzUuMh7JeA3gESoRfgixyQ&s=08

Çeviri: Hasan Ayer.

- Advertisment -