Hablemitoğlu suikastı davasında tanık olarak dinlenen yazar Ergun Poyraz, araştırmaları sonucu suikastı organize edenleri tespit ettiğini ancak can güvenliği nedeniyle mahkemeye isimlerini veremeyeceğini söyledi: “Cinayet yerinin 75 metre yukarısında bir sauna var, AKP’lilerin gittiği. Orası araştırılsın ortaya çıkar. İki çocuğum, eşim var. Kim koruyacak? Hala başım beladan kurtulmuyor. Bu heyetle paylaşırsam herkes ölür. Ben buradan Aydın’a dönemem. Bu sanıklardan birinin en ufak dahli olduğunu bilmiyorum. Şengül Hablemitoğlu’nun o sabah gördüğü, uzman çavuş olduğu söylenen iki kişi araştırılsın. O kişiye uzman çavuş olup olmadığı sorulsun.”
Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, Erdoğan’ın çıkışıyla başlayan 50+1 ve “Cumhur İttifakı’nda çatlak” tartışmalarına gönderme yaptı: “İhanetlere karşı dikkatli olmazsak yıkım mukadderdedir. Ayrılıklara karşı birleşmenin yanında durmalıyız. Dağılmaya karşı güç birliğinin peşinden koşmalıyız.” Bahçeli, “Fatih Terim Fonu” ve Dilan Polat’la ilgili de şunları söyledi: “Daha çok faiz geliri elde etmek için tertip edilmiş fon ve finans oyunları, doymayan kursaklarının tahrikiyle milyon dolarlarını bu fonlara bağlayan tanınmış simalar, bunlara çanak tutan sahtekar bankacılar, kurulan saadet zincirleri, saçlarına dolardan bukleler yapan şaibeli soytarılar gerçekten de milletimizde haklı bir öfkeye neden olmaktadır.”
Murat Kurum, Fahrettin Koca ve Ali Yerlikaya… Hepsinin adı AK Parti’nin İBB Başkan adaylığı için geçiyor. Ama AK Parti’de ilk resmi aday adaylığı başvurusunu yapan isim Metin Külünk oldu. Külünk, Serbestiyet’e konuştu: “Siyasal mücadele risk alma sanatıdır. Risk almayı sevmiyorsan birilerinin senin kolundan tutup bir yere taşımasını bekliyorsan yola çıkmayacaksın.” “2019’da Binali Bey yalnız bırakıldı.” (Öcalan’dan mektup): “Kim yaptıysa yanlış yaptı.” (Soylu’nun mafyadan 10 bin dolar maaş iddiası): Bu kadar net ben değilim. Kim ben bilmem ki. Ama ben değilim. (Peker ile dostluğu): “Benim dostluklarım zamana sığmaz.”
Beğenmeyebiliriz, despotik ve faşizan eğilimli bulabiliriz, ama iktidarın gerçekten de bir Türkiye hayali var. Kendilerince ülkenin iyiliğini istiyor ve o yönde güç birliği yapıyorlar. Geçen hafta Halil Berktay olayları özetlediği yazısına bir Fellini filmine nazire olarak ‘E la nave va’ (Ve gemi gidiyor) başlığını koymuştu… İktidarın gemisi olayların (dalgaların) arasından gitmeye devam ediyor ve görüldüğü kadarıyla da muhalifleri (aynen filmdeki şaşkın ve hayran kasabalılar gibi) geride bırakarak süzülüp gitmeye devam edecek.
Fatih Terim Fonu adıyla bilinen dolandırıcılık davasından yargılanan Denizbank Büyükdere Şube Müdürü Seçil Erzan, savcılığa verdiği ikinci ifadesinde evinden Denizbank Genel Müdürlüğü binasında alıkonduğunu ve burada genel müdür Hakan Ateş ve banka yöneticileri tarafından kendisine serum verilerek “bu işi banka dışında yaptığını söylemesi için” baskı yapıldığını anlatmıştı. Denizbank’ın savcılığa verdiği teftiş kurulu raporu da bu genel müdürlükteki bu sorguyu doğruladı. Raporda verilen serumun vitamin takviyesi olduğu yazıyor. Erzan’ın bu suçlamaları nedeniyle savcılık aralarında genel müdür Hakan Ateş’in de olduğu Denizbank yöneticileri hakkında ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan soruşturma yürütüyor.