İYİ Parti Adana Milletvekili adayı, Alparslan Türkeş'in kızı Ayyüce Türkeş, Bursa'da Sinan Ateş'in ailesini ve mezarını ziyaret etti. Ayyüce Türkeş, Sinan Ateş'in babası Musa Ateş'e Alparslan Türkeş kitabı hediye etti.
Sakarya Akyazı’da Recep Tayyip Erdoğan Spor Kompleksi Açılış Töreni'nde konuşan Erdoğan'dan muhalefete: "Gelince Diyanet İşleri'ni kaldıracaklarmış. Siz ne hayasızsınız. Bugüne kadar neredeydin Bay Bay Kemal şimdi camide geziyor." İYİ Parti'ye: "Bunlar LGBT'ci.” Kılıçdaroğlu'na: "Neden yaşın 70'e geldikten sonra mezhebinle kamuoyunun karşısına çıktın. Bizim Alevilik, Sünnilik, Şiilik diye dinimiz yok tek dinimiz İslam.”
Memleket Partisi’nin milletvekili adaylarından eski hakim Mehmet Berber’in 12 Eylül döneminde, DEVYOL davasında idam cezaları yağdırdığının ortaya çıkması üzerine konuşan İnce: “O zaman idam vardı kanunlarımız içerisinde. Sonradan kaldırıldı idam. O gün yasalarda var olan bir cezayı vermişse vermiş.” Berber’in idam cezası verdiği DEVYOL sanıklarından Dursun Akçam: “Bu isim, 12 Eylül’ü sürdürme konusunda özel bir misyon üstlenmiştir. Bu gibi insanların merkez sol olma iddiasında olan bir partide aday olarak gösterilmesi, o parti adına da büyük bir utanç sebebidir.”
Bu yazının esas sorusu şu: Evet, Erdoğan seçmeninin motivasyonu ağırlıklı olarak kimlik karşıtlığından besleniyor, güçlü bir duygusal bağlılığı ifade ediyor. Kötüye giden bunca şeye rağmen kulağını muhalefete açmayan, eli o tarafa gitmeyen bir sosyolojiyle karşı karşıyayız. Peki; bundan şikâyet eden, kızgınlık besleyen laik muhaliflerin hepsi gerçekten rasyonaliteyi mi temsil ediyorlar? Hakikaten kimlik duygularını aşabildikleri bir düşünce dünyasından mı konuşuyorlar?
6 Şubat 2023'te saat 04:17'de deprem oldu. Anlamam 60 saat sürdü: Antakya diye bildiğimiz kent artık yoktu. Akrabalarımın büyük çoğunluğu sağdı, ancak artık aile apartmanımız yoktu. Bayram namazına gittiğimiz Meydan Camii de yoktu minaresi de yoktu. Ekmek aldığımız fırın yoktu. Bayramlık almak için gezdiğimiz mağazaların bulunduğu Atatürk Caddesi yoktu. Arefe geceleri döner yemek için gittiğimiz Saray Caddesi yoktu. Çocukluğuma dair hatırladığım ne varsa, onların yaşandığı mahalleler, sokaklar, binalar, dükkanlar, evler ve odalar artık yoktu. Ama Antakya’da yaşadığımız o eşsiz bayram sabahları hatıralarımızda var olmaya devam edecek.