Yer Silivri’de bir düğün salonu. Genci yaşlısı, başörtülüsü, mini elbiselisi bir sürü kadın düğüne gider gibi giyinip gelmişler. Saçlar yapılmış, en güzel elbiseler giyilmiş. Salonda ilk önce bir DJ çıkıp sahne alıyor. Çok rağbet görmüyor. Sonra ise ışıklar kapanıyor ve birden salona bir zenne giriyor. Başörtülü ablalar zenneyle beraber oynayıp, yakasına para takıyorlar. Ve sonra beklenen Murat Övüç geliyor ve hiç bilmediğimiz Türkiye başlıyor. Matine öncesi kulisinde konuştuğumuz Murat Övüç, bir zamanlar İstiklal’de fal bakarken, “yanıklar”, “Netflikş” ile dalga dalga büyüyen şöhretiyle her gün bir şehirde tıka basa doldurduğu matinelerden çok mutlu, Samsun’da valinin yasağını da avukatları kaldırmış: “Bana gelen kadınların yüzde sekseni tesettürlü. Beni çarşıda gören bütün çarşaflı ablalar sarılıp öpüyorlar. “Bak ne olur bizi onlarla bir tutma. Biz onlardan değiliz” diyorlar. Kasım'da da Samsun'a aslanlar gibi gidip sahnemizi yapacağız tekrar bir sıkıntı çıkmazsa.”
Sadece son beş yılda Türkiye’de Gülşen İmam Hatiplilere, stand-upçı Emre Günsal Mevlana’ya, Pınar Fidan Alevilere, gazeteciler Sedef Kabaş Erdoğan’a, Oktay Candemir padişahlara, Anıtkabir’de video çeken Safiye İnci ve sınıfta video çeken 17 yaşındaki liseli öğrenci Atatürk’e hakaretten, 16 yaşında Erdoğan’ın fotoğrafına bıyık çizen öğrenci Erdoğan’a hakaretten tutuklandı. Celal Şengör hakkında Musa peygambere, Sezen Aksu hakkında Adem peygambere, Spotify’a dini değerlere ve devlet büyüklerine hakaretten soruşturma açıldı. Bunlar sadece medyada gündeme gelenler. Bütün gözaltı, tutuklama ve davalar sosyal medya linçleri ve Twitter’daki “tutuklansın” kampanyalarıyla başladı. Medyada artık haber olmayan Cumhurbaşkanı, Atatürk, dine hakaret davalarında binlerce kişi her yıl soruşturma geçiriyor, gözaltına alınıyor ya da tutuklanıyor. İşte Türkiye’nin hakaret ve ifade hürriyeti ile sınavının kısa bir hikayesi…
Avustralyalı medya devi Rupert Murdoch Fox News ve News Corp. şirketlerinin başkanlığı görevinden istifa ettiğini duyurdu. 92 yaşındaki Murdoch, oğlu Lachlan'ın her iki şirketin...
Siyaset bilimci Doğan Gürpınar, Beştepe’deki 30 Ağustos töreninde tanıtılan Yüzüncü Yıl Marşı ile Onuncu Yıl, 50’inci Yıl ve 75’inci Yıl marşları arasındaki benzerlik ve farklılıkları değerlendirdi: “Yüzüncü Yıl Marşı’nın sözleri ‘sekülerce.’ Hak’ gibi kelimeler kullanılmadan İstiklal Marşı bir anlamda sekülerce tercüme edilmiş. Arapça kelimeler temizlenmiş. Marşta Atatürk ve ordu yok, o eksikliği bol bol Türklükle doldurmaya çalışmışlar. Yerli-millilik üzerinden tartışma yaratabilecek eksenlere girilmemeye çalışılmış. AK Parti için en kolay yöntem, bunu yerli-millilik üzerinden yapmak. Cumhuriyet orada iki bin yıllık hatta daha da ötesine giden Türklüğün bir son safhasına indirgeniyor. 100. Yıl Marşı, 75. Yıl Marşı, 50. Yıl Marşı chatgpt ile yazılabilir, 10. Yıl Marşı yazılamaz. Çünkü orada 'Başkumandan' var ve yaşayan biri; onun şahsına yazılmış. Atatürk orada soyut bir imge değil."
Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği: “Bu olayın faili olan Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu meslek örgütümüzün temel ilkelerinin çok dışında, bilimsel ve etik olmayan girişimlerde bulunmuştur." Tutuklanan çocuk psikiyatristi Süleyman Salih Zoroğlu adına açılan Twitter hesabından açıklama yapıldı: “Timur Soykan’ın elindeki bilgiler eksik. Soruşturma dosyasında ve haberde geçen ketamin ilacı tamamen yasal olup tedavide gerekli olduğu durumlarda kullanılmıştır. Ancak bu süre içinde saygın bir hekimin, ailesine ve kliniğindeki sekreterine varıncaya kadar herkesin linç edilmesi vicdanlara sığar mı?”