Devletin din alanına herhangi bir müdahalesi, din özgürlüğünü temin etmek şöyle dursun, aksine, dinî tatbiklerin siyasallaşmasına katkıda bulunacak ve dinin özerkliğini ortadan kaldırarak yeni bir tür devlet kaynaklı sekülerleştirme sürecine yol açacaktır.
"Afganistan'ın ulus inşasını tepeden inme ve 'önce devlet' anlayışına dayalı bir süreç olarak gören Amerikalılar, bunu yaparken siyaset bilimi çevrelerinde saygı gören bir geleneği takip ediyorlardı: Eğer bir bölge üzerinde ezici bir askeri hâkimiyet kurarak bölgedeki diğer güçlere boyun eğdirebilirseniz, isteklerinizi onlara dayatabilirsiniz. Afganistan'ın işleyen bir devlete kuşkusuz ki ihtiyacı vardı. Ancak bu devletin, yabancı güçlerin zorlamasıyla oluşturulabileceği varsayımı yanlıştı."
Yıllarca 15 Temmuz darbe girişimin arkasında olmakla suçlandı. Muhalafeti desteklediği iddia edildi. En son Sedat Peker ile Türkiye'ye "operasyon çektiği" söylendi. İktidar medyasında uçaklarının düşürülmesi bile teklif edildi. Birleşik Arap Emirlikleri'nin iki numaralı ismi önceki gün Ankara'da Erdoğan tarafından kabul edildi. BAE'nin Türkiye'ye yapacağı yatırımlardan bahseden Erdoğan, "ülkeler arasında ilişkilerde gelişler-gidişler, imişler-çıkışlar olur" dedi.
Bu nedir? Türkiye’nin yakın tarihinde askerlerin ellerini kollarını sallayarak darbe yapıp da hiçbir ceza almamalarının biriktirdiği öfkenin dışa vurumu mu? Ya da belki, cezayla sonuçlanan davanın muhtevasını düşündüğümüzde daha akla yatkın olmak üzere, sert laikliğe karşı bir dindar öfkesi mi? Öyle veya böyle, ortada zapt edilemeyen bir öfkenin olduğu aşikâr; yoksa 80 yaşını aşmış, cezaevinde çok büyük zorluklarla karşılaşacakları belli olan bu insanların dört duvar arasına tıkılmasının önüne geçecek bir çare mutlaka bulunurdu.
2001’de öldürülen Ahmed Şah Mesud’un 32 yaşındaki oğlu Ahmed Mesud, Afganistan Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile birlikte Taliban’a karşı bayrak açtıkları Pencşir’den Washington Post’a yazdı: “Şu an okuyor olduğunuz bu metni, Pencşir Vadisi'nde, babamın izinden giderek Taliban'ı bir kez daha devirmeye hazırlanan mücahitler arasında kaleme alıyorum. Babamın zamanından beri sabırla biriktirdiğimiz cephanelerle dolu silah depolarımız var, çünkü bir gün bunların yaşanabileceğini çoktan biliyorduk. Ancak bu mücadeleden galip ayrılmak için daha fazla silaha, daha fazla cephaneye ve daha fazla erzağa ihtiyacımız var."