2021'de 7 TL'den 18 TL'ye kadar çıkan doların yükselişi rekabetçi kur ve Çin modeliyle savunuldu. Yılın son ayında 12 TL'ye düşüşü ise sokaklarda kutlandı ve TV'lerde sevinçle karşılandı.
İktidardan ve iktidar basınından gelen sesler, ‘Türkiye Ekonomik Modeli’, ‘Kur Korumalı Vadeli Mevduat’ ve benzeri konularda eleştiride bulunmanın kolay olmayacağını gösteriyor. İktidar basınında, başta eski Merkez Bankası başkanı Durmuş Yılmaz olmak üzere isim zikrederek ‘teşhir’ ve ‘hesap sorma’ kampanyası yürütülüyor.
Dün İlim Yayma Vakfı’nın gecesinde faiz indirimiyle ilgili “Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmiş yıllarda defalarca faizi savundu. İktidara geldiği ilk dönemde: “Faizi kaldırmamızı bekleyenler var ama dünyanın gerçekleri bu değil… ” İslam Ülkeleri zirvesinde: “İslami faiz meselesiyle kendimizi sınırlamayalım. Enflasyon kadar faiz helal olmalı.”
İngiltere Parlamentosu’nda önceki gün (14 Aralık) çok ilginç bir oylama oldu. 100’eyakın muhafazakâr milletvekili, kendi liderlerinin kurduğu hükümetin getirdiği Covid-19 önlem paketine karşı çıktı. Fakat paket yine de geçti, çünkü 20 İşçi Partisi milletvekili teklife olumlu oy verdi. Bu, parti içindeki en büyük ‘isyan’ ama öncesinde defalarca ‘lidere rağmen’ oy vermiş çok sayıda muhafazakâr milletvekili var İngiliz parlamentosunda.
Ekonomide işlerin o kadar da kötü olmadığını, olduğu kadarından da dış güçlerle ‘iş tutan’ muhalefetin, ‘stokçu’ büyük marketlerin sorumlu olduğunu anlatmak için neler buluyorlar neler… En favori olanı, en sık tekrarlananı, işin çok olduğuna fakat insanların iş beğenmedikleri için işsiz kaldıklarına dair haberler… TL’nin değerinin düşüşü konusunda Yeni Şafak güzel bir iş çıkarmıştı. Bugün de gıda fiyatlarındaki artış konusundaki teziyle Yeni Akit devrede…