CHP Parti Meclisi kendisinde olan cumhurbaşkanı adayını saptama yetkisini Kemal Kılıçdaroğlu’na verdi. Kılıçdaroğlu bu yetkiyle hem kendi adaylığı hem de olası hükümet yapısı ve yetkileri konusunda uzlaşmak için bugün (27 Şubat) Akşener’le buluştu. Taraflar buluşmanın “iyi geçtiğini” söylese de, buluşmanın uzlaşmayla sonuçlanıp sonuçlanmadığını Altılı Masa liderlerinin 2 Mart’taki toplantısı gösterecek.
Ülkenin cumhurbaşkanının deprem bölgesindeki eksiklikleri eleştirenleri “ahlaksız, namussuz, adi” diye suçlamasından iki gün sonra deprem bölgesinde bir vatandaş, bir gazeteciye “hükümeti eleştirmeyeceksiniz” diyerek çekiçle saldırdı. Polis, şikâyetçi olmak isteyen gazetecinin ifadesini bile almayı reddetti, ‘vurmadı ki” dedi. Bu olaylar birbirinden bağımsız mı? Değilse, gazeteciler kamuoyuna bunu nasıl aktarmalı?
Guardian’dan Ruth Michaelson ve Deniz Barış Narlı Antakya’da yüzlerce kişiye mezar olan lüks Rönasans Rezidans’ı yazdı: “Eski sakinlerinden birinin ziyaretçi defterine yazdığına göre Rönesans'ın ‘cennetten bir köşe’ olması gerekiyordu. Binanın çöktüğü sırada içeride bin kişinin olduğu tahmin ediliyor. Bir hafta sonra kıyamet gibi boş bir sokakta mavi bereli askerler devriye atarken, aileler de yakınlarının parçalanmış bedenlerini teşhis edebilmek umuduyla sevdiklerinin fotoğraflarını acil durum çalışanlarına göstermek için enkaz başında nöbet tutuyordu.”
“Kılıçdaroğlu afet karşısında başından itibaren çok sert bir şekilde meselenin yıkım tarafına, suç tarafına yüklenmeye karar verdi. Bunun yanlış olmadığını düşünüyorum ama yeterli değil. Bu stratejinin, özellikle AK Parti'nin geliştirmeye çalıştığı stratejiyi ve toplumun yakında geleceği duyguyu da dikkate alarak diriliş, yeniden kurma, yeniden yapabilme, bunu yapabilecek güçte olduğunu ortaya koyma, bu anlamda devleti güçlü kılma iddiasını dile getirme gibi söylemsel bazı hamlelere ihtiyacı var.”