Bilim bütün gerçekliğin en dibindeki nedenselliğin peşinde. Din ise gerçekliğin en tepesindeki iradenin peşinde. Normal insan zihni için en tepeye ya da en dibe gitmeye gerek yok. O kendi çevresiyle ilgili ve orada hem iradeyi kullanıyor hem nedenselliği kullanıyor. Böyle baktığımızda bilim ve dinin insanın doğal varoluş halindeki problematiği uçlara doğru çekip teorileştiren iki alan olduğunu düşünmek mümkün ve yine bunun modern dünyada böyle olduğunu da fark etmekte yarar var. Çünkü animist dünyaya gittiğimiz zaman bunlar gene iç içe. Yani sıradan insanın sıradan bakışındaki irade ve nedensellik kullanımlarının dinselleşmesi animizm aslında.
Emperyalizm (= imparatorlukçuluk) politika, imparatorluk sonuç. Akkad’ın da kendi emperyalist politikaları var, Ahamenidlerin de, Roma’nın da, Çin’de 960-1279 Song hanedanının da. Ve tabii Osmanlıların da. Benmerkezci, kaskatı, önü ilikli bir sofuluk görmemizi engelliyor bunu. Hem imparatorluğumuzu çok seviyor ve yüceltiyoruz, hem de emperyalizmi reddediyoruz. Oysa Halil İnalcık çok rahat bu konuda. Donald Quataert’le birlikte, çok-yazarlı, tuğla gibi bir cilt yayınladılar 1994’te Cambridge University Press’ten: The Economic and Social History of the Ottoman Empire (Türkçesi Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi). İçinde İnalcık’ın da kendi 400 sayfalık katkısı var, 1300-1600 arası için. Benim çevirmemi istedi ve çevirdim. Kim, ne kadar dikkatle okuyor, bilmiyorum. Ama “Osmanlı askerî emperyalizmi”nden gayet normal ve doğal bir şekilde söz ediyor İnalcık.
Sokak köpeklerinin uyutularak öldürülmesini de öngören yasal düzenlemeyi meclise sunmaya hazırlanan AK Parti’ye BBP’den sonra bir destek de Yeniden Refah Partisi’nden (YRP) geldi. YRP Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Geyveli: “Sokaklarda 10 milyon köpek var. Tam bir işgal. Kısırlaştırmak saldırganlığa engel değil. Çok acı ama uyutmaktan başka çare kalmadı. Ben elimde sopayla çocuğumu karşılamaya çıkıyorum.”
Kosova Başbakanı Albin Kurti’nin Başdanışmanı Prof. Dr. Elvis Hoxha ile Balkanlar, Kosova, Arnavutlar ve Türkiye ilişkilerini konuştuk. Hoxha aynı zamanda felsefeci akademisyen kimliği ile öne çıkan bir entelektüel. Hoxha Türkiye-Arnavut ilişkilerinin Osmanlı’dan günümüze gelişimine ve eksiklerine dikkati çekerken Ankara’nın Rusya ile ilişkilerinin Balkanlardaki elini zayıflattığını düşünüyor.
Siyaset bilimci Doğan Gürpınar ile sosyal medyada “Kanziler” diye adlandırılan seküler milliyetçi gençler üzerine konuştuk: “’Kanzilik’ bir siyasal pozisyondan ziyade bir gençlik alt kültürü. Siyasi tavırları da kültürel kimliklerinin bir dışavurumu. Kendilerini zorda bıraktığını düşündükleri eski kuşaklara ve bunun sorumlusu gördükleri AK Parti’ye, ‘AK Parti’ye payanda olmuş liberaller, solcular, göçmenseverler, woke’lara” karşı bir protest tavır içindeler. AK Parti’nin daha özgürlükçü olduğu dönemde ‘daha fazla özgürlük’ diyen Gezi dalgası çıktı, daha milliyetçi olduğu dönemde ‘daha fazla milliyetçilik’ diyen ‘Kanziler’ çıktı.”