Türkiye’den Yunanistan’a geçmek isterken sınırda Yunan emniyeti tarafından yakalanıp Türkiye’ye iade edildikten sonra bir komutanın emriyle Meriç Nehri’ne atılan göçmenlerden Saad El Delli, gördüklerini daha önce Serbestiyet’e anlatmıştı. Bu kez, onun da dahil olduğu bir grup göçmen ile nehre atıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan 27 Yaşındaki Muhammed’in babası Serbestiyet’e konuştu.
Sokaklar kalabalık, çocuklar oyunda, gençler işte… Yaşlılar dükkânların, marketlerin önünde sohbette, kadınlar alışverişte... Afganların hayatının özeti kuşaktan kuşağa geçen göçmenlik; hayatlarındaki tek istikrar bu. Tutunmaya çalıştıkları İstanbul’un hengâmesinde var-yok gibiler. Çalıştıkları sürece varlar, vatandaşlık alana kadar yok.
Yunanistan’a kaçmaya çalışırken tutuklanıp Türkiye’ye geri gönderildikten sonra bir jandarma komutanı tarafından zorla Meriç Nehri’ne atılan göçmenlerden Sad El Delli yaşadıklarını Serbestiyet’e anlattı: “Oradaki askerler komutana yalvardılar. Dediler ki, ‘Bunları suya attırma, bunlar sonunda canlar, insanlar…’ Komutan buna rağmen ‘Atın’ dedi ve ekledi, ‘Bunları nehre atmazsanız, herhangi bir asker benim kararıma karşı çıkarsa o askerin kafasına mermi sıkacağım.’”
28 Şubat hükümlülerinin tahliyesi için Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurudan dün (26 Ağustos) olumsuz yanıt geldi. Geride iki ihtimal kaldı: Adli Tıp Kurumu’ndan avukatların beklediği yönde bir rapor çıkmasının ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın infaz erteleme kararı vermesi ya da Cumhurbaşkanı affı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hapis yattığı dönemin aktörleri için af yetkisini kullanıp kullanmayacağı tartışma konusu. Akit, dünkü manşetinde “Darbeciyi affedeni millet affetmez” dedi. Cumhuriyet de geçtiğimiz günlerde af tartışmalarına ilişkin “Çirkin Oyun” manşetini atmıştı.
İda’da yetişen binbir otu yüklenip iniyorlar kıvrıla kıvrıla yol oluşturan dağ içlerinden. Düzlüğe serilmiş gibi duran Edremit Körfezi uzanıyor önlerinde. Birlikte soluk alıp veren denizle dağ arasında mitolojiden çıkmış kahramanlar gibiler. Meskenleri dağ, yükleri kekik olan bu kadınlar, Ortaoba’nın Karakeçili yörükleri.