Serbestiyet’in yeni programı “Yoldaki İşaretler”de; Mustafa Erdem Yavuz, Yusuf Manav ve Mehmet Oğuzhan Kaya, İslamcılığın dününe ve bugüne ve yarınına bakıyor. İlk programın konusu İslamcılığın nasıl bir ithama dönüştüğü ve İslamcı kanonda şairler: “İslamcılık ve onun seküler popülizme tercümesi olan 'Siyasal İslam', seküler camianın kendi Müslümanlıklarına zeval getirmeden hükümeti dini tutumlarından dolayı eleştirmek kullandıkları bir yafta oldu. Halihazırda zaten Ak Parti, onun sivil karşılıkları ve entelijansiya tarafından sahiplenilmeyen İslamcılık, böylece yalnızca kitabi bir tanımlama ve popüler bir itham olarak karşımıza çıkıyor.” Şimdi Serbestiyet kanalında yayında.
Eğitim camiasının önde gelen ismi Eğitim Bilimleri Uzmanı-Öğretmen Cüneyt İltuş mesleğine başlamayı bekleyen 1 milyon öğretmenin 9 aydır bekletildiğini, ülkenin 200 bin öğretmene ihtiyacı olduğunu ancak 20 bin atama kararı verildiğini vurguluyor.
KPSS’ye hazırlık kitapları ve verdiği eğitimlerle tanınan ve kendisi de Öğretmen olan Cüneyt İltuş aynı zamanda eğitim emekçilerinin haklarını savunan bir aktivist. İltuş’la KPSS’yi, öğretmenlere yönelik mülakat uygulamasını ve atamaları konuştuk.
“Hiçbir kutsal kitap kendi başına din üretemez. Birisinin yorumuyla dinselleşebilir. İlk yazıldığı dönemin diliyle şimdi okunduğu dönemin dili çok farklı. Metni ancak tarihselleştirerek anlayabiliriz. Ama tarihselleştirdiğinde de dini vasfı azalacaktır. Böylece din sosyolojik bir cemaat anlam dünyasına dönüşüyor. Çok uzun yüzyıllara yayılsaydı ideolojiler için de geçerli olacaktı bu. Ama ideolojiler daha kısa süreli, bize benzeyen zihinlerin ürünleri. Daha kolay anlıyoruz. Ama bütün dinlerin dindarları o dini anlamakta aciz durumda. Ama zaten dindarlık da böyle bir şey. Dindarlık yaşayan bir şey. Her dönemde biz farkında olmadan yeniden yorumlanan bir şey.” Küçük Meseleler’in yeni bölümü şimdi Serbestiyet kanalında.
Bilimcilik, Marksizmi benimseyen sosyalistleri onyıllar boyu, 20. yüzyılın ikinci yarısına, 1970’lere, 80’lere, 90’lara kadar taassuba, bağnazlığa hapsetti. Büyük tektanrıcı dinleri andıran bir inanç kudretine, bir yanılmazlık hissine yol açtı. Marksizm ve sosyalizm adına yapılan her şeyin haklı ve doğru olduğunu, bunun için de maddî-manevî her türlü bedelin ödenebileceğini yerleştirdi. Hıristiyanlıktaki martyr’lik, Müslümanlıktaki şehitlik mertebelerine karşılık gelen devrim şehitliği, komünizm şehitliği, parti şehitliği, devlet (işçi sınıfı devleti) şehitliği gibi törensellikleri besledi. Ancak bu sözcüklerle ifade edilebilecek; bireyi yok sayan kollektivist bir otoritarizme vardı.