Yoldaki İşaretler’in konuğu yazar Abdurrahman Arslan oldu: “ Peygamberin hayat tarzı öyle çok şatafatlı bir hayat tarzı değildir. Bu en başta da bugünün Müslümanlarının rahatsız eden bir şeydir. Sınıf değiştirme arzusu içinde yanıp tutuşan Müslümanlar öyle mütevazi bir hayata razı olabilecekler midir? Alışkanlık edindikleri tüketim tiryakiliği acaba buna ne kadar elverişlidir? Onları iğva etmeyecek midir? Ki muhakkak edecektir, etmektedir de. İslam'ın birçok kurallarını değiştirerek bu iğva ergemenliğini sürdürüyor. Müslümanların eski fıkhi çıktıları kabul etmemelerinin aslında sebebi budur. Yoksa onların eskiliğinden değildir. “
Ali Bayramoğlu ile Bugünler’de bu hafta: "Hilal Köylü'nün sorusu, gerçek ve açık bir gazeteci sorusuydu. Cumhur İttifakı’nın bozulabileceği ya da çatlayabileceği ve kamuoyunda görüş farklılıklarının oluştuğuna dair algı oluşması, Bahçeli’yi rahatsız ediyor olabilir. Bahçeli, hiyerarşik toplum anlayışına sahiptir; en üstte siyasetçi, en altta ise siyasetçinin söylediklerini yaymak veya güzellemesini yapmakla görevli gazeteci vardır Bahçeli’nin kafasında.”
Yunus Emre Erdölen yorumladı:
"Trump kabinesi; İran'a karşı müdahaleci, İsrail'in savaş kabinesi denebilecek kadar İsrailci, geçmişte Türkiye'ye karşı yaptırımları savunmuş genç, hırslı ve tecrübesiz kişilerden oluşuyor. MAGA kanadına değil, şahin neocon'lara ağırlık verilmiş."
Narin Davası’nın Diyarbakır’da üç gün süren ilk duruşmasını Yıldıray Oğur ve Onur Erkan değerlendirdi: “Sanık avukatları, iddianamenin temelini oluşturan daraltılmış HTS kayıtlarıyla ilgili rapordaki bilgilerin kamera görüntüleriyle çeliştiğini nasıl tespit etti? Mahkeme Başkanı, cüppesini çıkartarak Nevzat Bahtiyar’a neden “Kamera görüntüleri gelirse bize yalan söylediğin ortaya çıkar mı” dedi.
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: Amerikan tarihinde ender görülen bir durum yaşanıyor: Başkan’ın yetkilerini kontrol edecek mekanizmalar, yani Senato, Temsilciler Meclisi ve Yüksek Mahkeme, tamamen Cumhuriyetçilerin eline geçiyor gibi görünüyor. Temsilciler Meclisi de bugün yarın Cumhuriyetçi çoğunluğa sahip olacak. Bu durum, Trump’ın önünde hiçbir engelin kalmayacağı anlamına geliyor. İşte asıl endişe bu.