spot_img
Ana SayfaDış HaberGazze’de Noel: “Burada Noel yok, karanlıkta birbirlerine sarılarak kabustan sağ çıkmayı uman...

Gazze’de Noel: “Burada Noel yok, karanlıkta birbirlerine sarılarak kabustan sağ çıkmayı uman aileler var”

Gazze’de yaşayan 35 yaşındaki Filistinli yazar Ziyad, Gurdian’a Gazze’deki günlerini yazmaya devam ediyor: Bugün Noel. Bizden uzakta, başka bir ülkede kutlama yapan bir aile var. Evleri ışıklarla dolu, gülümsüyorlar, birbirlerine sevgiyle sarılıyorlar, hediyelerini paylaşıyorlar ve geleceklerinin güzel devam etmesini diliyorlar. Burada Noel diye bir şey yok. Onun yerine, tamamen karanlıkta yaşayan, üzgün, korkudan birbirlerine sarılan, dualarını paylaşan ve bu kabustan sağ çıkmayı uman aileler var.

25 Aralık Pazartesi

Sabah 08:00

Bir süre önce bir çöpün yanında bulduğum ve adını Umut koyduğum yavru kedinin durumu çok iyiye gidiyor.  Yemek yiyor, büyüyor ve oynuyor. Veterinere yapılan son ziyaretten sonra fıtığı olduğu doğrulandı. Onu asgari düzeyde beslememiz söylendi. Onu açlıktan miyavlarken görmek gerçekten acı veriyor. Daha da kötüsü, diğer kedilerin ondan daha fazla yemeğe erişimi var. Ama bunların hepsi onun sağlığı için.

Diğer kedilerin rahatça yemek yemesi için onu balkona götürdüm. Şu anda başkalarının yiyeceğe erişimi varken bu kadar şanslı olmayan Gazzelileri düşündüm. Bir arkadaşım bana her sabah Gazze’nin kuzeyinden aileleriyle birlikte tahliye edilen iki genç çocuğun kapılarını çaldığını söyledi. Para ya da herhangi bir malzeme istemiyorlar. Tek istedikleri yemek için iki parça ekmek. Arkadaşım bana “Bu beni çok üzüyor” dedi. “Yanında kekik ya da peynir ister misiniz diye sorduğumda bile sade ekmeğin iyi olacağını söylüyorlar. Her sabah evimize geliyorlar ve elimizde kalan yemekleri onlara veriyorum.”

Kedilere dönecek olursak, odamız sokak kedileri için bir sığınak haline geliyor. Yeni bir kedi daha bize katıldı. Kocan bir kedi. Beyaz vücudu, siyah bacakları, gözlerinin etrafında maske şeklinde siyah tüyleri ve sırtında kocaman siyah bir lekesi var. Ona Günışığı adını vermeye karar verdim. Günışığı her sabah apartmanın yolunu buluyor; içeri girip kapımızın yanında duruyor ve miyavlamaya başlıyor. Şimdiye kadar duyduğum en ince kedi sesine sahip. Kapıyı onun için açıyoruz, doğrudan mama kabına gidiyor, yiyor ve sonra geri gidiyor. Manara da bugünlerde aynı şeyi yapıyor, geceleri de kalıyor. Kanepeye uzanmamı bekliyor ve ayaklarımın yanına kıvrılıyor.

Ama kedilerin maması da insani besinler gibi tükenmeye başladı. Satın aldığımız yer bize çok fazla kalmadığını söyledi. Ve eğer o da biterse, hiç kedi maması kalmayacak.

Kız kardeşim ve ben bir miktar yiyeceğe erişimi olan şanslı kişiler arasındayız. Ne zaman bir şey yesem -herhangi bir şey- sahip olduğum nimetler için Tanrı’ya şükrediyorum ama yine de kendimi suçlu hissediyorum. Nasıl oluyor da benim yiyeceğim varken, yerinden edilmiş başka bir çocuğun yiyeceğe erişimi yok? Nasıl bir dünyada yaşıyoruz?

Sabah 10:00

Yeni bölgelerin de boşaltılması istendi. Daha önce bir ya da birkaç kez tahliye edilmiş ve yeni yerlere “yerleşmiş” insanlardan tekrar gitmeleri istendi. Ancak gidilebilecek hiç yer kalmadı. Geçen hafta aramıza yeni bir aile katıldı, bu hafta da bir başkası. Durum gittikçe kötüleşiyor.

Kız kardeşimin arkadaşı ve iki kızı ziyarete geldi. İki aydan uzun bir süredir bir okulda kalıyorlar. Ancak yeni bölgelerine tahliye duyurusundan sonra, oradaki çoğu aile ayrıldı ve gidecek yerleri yoktu. Burada kalmalarının mümkün olup olmadığını sordular. Ancak ev sahibi aile özür diledi, çünkü iki yeni aile daha bizimle kalıyordu. Kadın, kendisi ve iki kızının hayatı için ne kadar korktuğunu anlatırken gözleri doldu. Şu anda bir daire bulmak imkânsız. Ancak tanıdığımız herkesle irtibata geçerek çadır kurabilecekleri uygun yerler aradık.

Onlar için çok kötü hissediyorum ve güvenlikleri için çok endişeleniyorum. Ahmet’le konuştum ve bana onlara yardım etmek için elinden geleni yapacağına söz verdi. Odadan çıkarken kendi kendine konuştuğunu duyuyorum: “Bugün onların sırası, birkaç gün sonra da sıra bizim olacak.”

- Advertisment -