İsrail ordusu, son el-Tabiin Okulu katliamına yönelik uluslararası tepkiler ve İsrail kamuoyundaki eleştiriler sonrası, okulda hedef alınan Hamas ve İslami Cihad militanları olduğunu iddia ettiği 19 kişinin listesini yayınladı. Ancak görgü tanıkları ve insan hakları örgütleri listenin gerçeği yansıtmadığını ortaya koydu. Listelenenlerin yarısından fazlası herhangi bir siyasi veya askeri faaliyette bulunmadı. Listede çocuklar, akademisyenler, din adamları, hatta önceki İsrail katliamlarının kurbanları yer alıyor.
Listelenenlerin yarısından fazlası herhangi bir siyasi veya askeri faaliyete dahil değildi.
Örneğin, listede fotoğrafı yer alan Muntasır Zahir’in Tabiin Okulu’nda öldürüldüğü iddia ediliyor. Oysa yakınları Zahir ve kız kardeşinin katliamdan bir önceki gün dairelerinde öldürüldüklerini beyan ediyor.
Listedeki Yusuf el-Vadiya ise katliamdan iki gün önce tamamen farklı bir yerde öldürüldü. Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları İzleme Örgütü (Euro-Med Monitor) dahil olmak üzere çeşitli kaynaklar bu bulguları doğruladı ve İsrail’in listesinin yanıltıcı olduğunu belirtti.
Euro-Med’den yapılan açıklamada “Bu, İsrail’in işlediği suçları meşrulaştırmak için ilk kez yanlış listeler yayınlaması değil” ifadeleri kullanıldı.
Geçtiğimiz Kasım ayında İsrail ordusu, Gazze’deki Al-Rantisi Çocuk Hastanesi’nin altında “terörist isimleri” listesi bulduğunu iddia eden bir video yayınladı. Bununla birlikte, belgenin çevirisi, bunun haftalık bir takvimden başka bir şey olmadığını ortaya çıkardı.
Euro-Med “Çocukların ve savaşçı olmayanların İsrail’in listesine dahil edilmesini, İsrail’in sivillere yönelik saldırılarını haklı çıkarmaya, uluslararası kınamaları defetmeye ve Gazze’de işlediği suçlarla ilgili yanlış bilgilendirmeyi sürdürmeye yönelik açık bir girişim” olarak tanımlıyor.
Euro-Med, Avrupa-Akdeniz bölgesinde bulunan 30 ülkede insan hakları alanında faaliyetler yürütmekte olan 70’den fazla örgüt ve kurumdan oluşan bir ağ yapısı. Euro-Med Monitor, Barselona Deklarasyonu ve Avrupa-Akdeniz Ortaklığının oluşturulmasını takiben 1997 yılında kuruldu.
“Tek parça ceset yoktu; organlar birbirine karışmıştı”
Öte yandan Filistin Sivil Savunma Ajansı Sözcüsü Mahmud Basal şunları söyledi: “Cesetlerden bazılarını tanımak zordu, bu yüzden hastanede sevdiklerini arayan yakınları onları teşhis etmenin bir yolunu bulmakta zorlanıyorlar.” Devamında, “Okul alanı cesetler ve vücut parçalarıyla dolu. Sağlık görevlilerinin bütün bir cesedi teşhis etmesi çok zor. Burada bir kol, orada bir bacak var. Cesetler parçalanmış. Tek parça ceset yok” ifadelerini kullandı.
Al Jazeera’nin olay yerindeki muhabiri Hani Mahmud, öldürülenler arasında, son 10 günde farklı tahliye merkezlerindeki saldırılardan kurtulanların da olduğunu aktardı. Mahmud “Aile üyelerini kaybetmişlerdi, kendi başlarınaydılar ve tahliye merkezine dönüştürülen bu özel okulda barınak ve koruma arıyorlardı” dedi.
Euro-Med raporu: Gazzeli ailelerin tüm nüfus kayıtları imha oldu
Sivil ve gazeteci görgü tanıklarının yanısıra Euro-Med Monitor de olay sonrası bir ön rapor yayınladı. “Gazze’deki Tabiin Okulu katliamının gerçekleştiği yerde askeri varlığa dair hiçbir kanıt bulunamadı” başlığı ile yayınlanan ön raporda şu ifadeler yer alıyor: “Tam tersine, mekanın, onlarca Filistinli ailenin evlerinden zorla yerinden edildikten sonra sığındığı ve bir kısmı o zamandan beri nüfus kayıtlarından tamamen silindiği, bölümleri birbirine açık ve herhangi bir donanımdan yoksun bir dizi dar bina olduğu ortaya çıktı.
“Mevcut tüm bilgi ve tanıklıklara göre, okulda hiçbir askeri toplantı veya merkez yoktu ve hiçbir zaman askeri amaçlar için kullanılmadı. Hayatta kalanlar, okulun, aileleri orada kendilerini güvende hisseden yüzlerce çocuğa barınak sağladığını ifade etti.
“Ayrıca, okulun dar yerleşimi ve fırlatma rampalarının ve sığınakların olmaması, alanın askeri operasyonlar için kullanılmasını imkansız hale getiriyor. Binanın sıkışık düzeni ve dar alanları, planlama ve lojistik yardım gerektiren askeri operasyonlar için uygun olmayan hale getiriyor. Okul, yerinden edilmiş sivillerden toplanan ifadelere göre, askeri faaliyetler veya teçhizat için değil, yıkılmış bölgelerden kaçan siviller için acil durum sığınağı olarak kullanıldı. Sonuç olarak, okula yapılan saldırı haksızdı ve uluslararası insancıl hukuku açıkça ihlal etti.”
İsrail bombardımanı, özellikle yerinden edilmiş insanların şafakta dua ettiği ibadethanenin yanı sıra kadın ve çocukların barınması için kullanılan üst ibadet salonunu hedef aldı. İlk raporlar, İsrail ordusunun saldırıda cesetleri yakma, eritme ve yok etme kapasitesine sahip üç ABD yapımı bombayı patlattığını gösteriyor. Sonuç olarak, aralarında Arapça uzmanı Prof. Dr. Yusuf el-Kahlut’un da bulunduğu, Gazze üniversitelerinden önde gelen akademik şahsiyetler ve birkaç aile de dahil olmak üzere 100’den fazla Filistinli öldürüldü.
Prof. Dr. Yusuf Kahlut
Bombaların muazzam yıkıcı gücü nedeniyle, kurbanların bedenleri parçalanmış ve yanmış parçalara indirgendi. Gazze’deki Filistin Sivil Savunma Ajansı’na göre, yerinden edilmiş insanlarla dolu okula karşı kullanılan bombaların bazıları yaklaşık 2000 libre (907 kg) ağırlığındaydı.
Okuldaki saldırının kurbanı olan ve yerinden edilmiş bir kişi olan Muhammed el-Kahlut, Euro-Med Monitor ekibine, orada bulunduğu sırada okulda herhangi bir savaşçı veya askeri varlık görmediğini doğruladı. “Namaz kılmaya hazırlanıyordum ve birkaç dakika içinde onlarla birlikte olabilirdim” diye devam etti. “İsrail uçakları tarafından ateşlenen üç füze veya büyük bombalar katliama neden oldu. Çok korktum. Geldiğimde cesetler ve uzuvlar parçalanmış ve yanmıştı; yanmış et yığınları vardı. Okulda birkaç hafta geçirdikten sonra, herhangi bir silahlı militana veya tezahüre tanık olmadım. Her zaman ibadethanede dua ederim ve oradaki herkes sivildir. Saldırıda hem akrabam Profesör Yusuf el-Kahlut hem de çok sayıda sivil hayatını kaybetti. Erkekler mescidinin üstünde, kadınları barındıracak şekilde tasarlanmış kadınlar namaz mescidi vardı ve içindeki herkes öldürüldü.
Tabiin Okulu’nda mülteci olan Susan Muhammed el-Baravi, Euro-Med Monitor ekibine şu tanıklığı yaptı: “Uyuyorduk. Bir patlama ve yangın sesiyle uyandık. Sınıflarımızdan çıktık ve mescidin yakınında yanan bir ateş bulduk. Tabiin Okulu’nun kadınlar mescidi, erkekler mescidinin hemen üzerinde yer almakta. Evleri hedef alındıktan sonra birçok aile tahliye edilmek zorunda kaldı. Okulda, çocuklu aileler ve yaşlı kadınlar vardı. Füzeler aralarına atıldı ve birçoğunu öldürdü. Bunu başaranlar ya ciddi şekilde yandı ya da uzuvları kesildi. Bağırsakları dışarı çıkan yaralı insanlar gördüm. En büyüğü 13 yaşında, diğeri 10 yaşında ve bazıları iki yaşında olan genç kızlar da kurbanlar arasındaydı.“