Tarih 4 Nisan 2013. Dolmabahçe’deki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde, “Akil İnsanlar”, Başbakan Erdoğan’ın çağrısıyla bir araya geliyor.
Toplam 63 kişi. Hükümet de bütün ağırlığıyla orada. Dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan da salonda yerini almış. Başbakan Erdoğan, çözümün neden gerekli olduğunu anlatıyor: “… Biz bu süreçte şunu çok net olarak gördük; Eğer bir ülkede demokrasi açığı, hukuk açığı varsa o ülkede her alandaki sorunlar birbirini besleyerek derinleşiyor. Eğer bir ülkede tek tipçi, dayatmacı, inkarcı bakış açısı, bir zihniyet, devlet ve siyaset anlayışı varsa, orada karmaşa, çatışma, huzursuzluk eksik olmuyor.
Eğer bir ülkede, milletin iradesi gasp ediliyorsa, çeteler, karanlık odaklar cirit atıyorsa, vesayetçi odaklar kendini hakim olarak görüyorsa, orada ne huzur ne refah ne hak ne özgürlük olur.” 10 yıl önce işte böyle bir rüzgar esiyordu. Bu rüzgar Kürt sorununun çözümü yolunda en radikal adımların hazırlayıcısı oldu. Türkiye bazı en tartışılmaz, en tabu konularda, neredeyse her şeyi konuşuyor, tartışıyordu. O günlerde devlet yöneticilerinin söylediklerini bugün bir yurttaş söylemeye kalksa, başına ne geleceğini kimse kestiremez. 15 Temmuz darbe girişimi maalesef siyasetin de toplumun da iktidarın da kimyasını alt üst etti. Normalleşmenin yerini kutuplaşma aldı. İktidar muhalefet ilişkisi yerinden oynadı.
Bir muhasebe ihtiyacı Cumhuriyet tarihinin aralıksız en uzun siyasi iktidarını elinde tutmuş parti olan AK Parti’nin 7 Ekim’de kongresi var. Bu kadar uzun bir dönem iktidarda olmuş partinin gerçekçi ve akılcı şekilde eleştirilmesi, yaptıklarının olumlu ve olumsuz yanlarının dile getirilmesi, büyük ihtiyaç. AK Parti içinde başlarda bir meşveret geleneği vardı. İstişare ve karşılıklı fikir alışverişi üzerinden bir yol izleniyordu. Bu kongrede yeniden böyle bir arayış ve bu bağlamda özeleştiri adımları görülür mü? 10 yıl önce konuştuğumuz konuları, şimdi yeniden konuşabileceğimiz ortama ve zemine ne zaman yeniden dönebiliriz?
Son olarak da AK Parti’nin kuruluşunda hazırlanan parti programından bazı satırları paylaşmak istiyorum: “Herkes özgür olmadıkça kimse özgür değildir” özdeyişi, partimizin temel ilkelerindendir. Partimiz, bireyi bütün politikalarının merkezine alarak demokratikleşmenin sağlanmasını, temel insan hak ve özgürlüklerini temin etmeyi korumayı en önemli ödevleri arasında sayar. Toplumları ve devletleri tahrip eden yozlaşma, yolsuzluk, usulsüzlük, çıkarcılık, iltimas, hukuk önünde ve özgün ve kalıcı çözümler sunmayı hedefleyen, topluma hizmet etmeyi esas alan, ideolojik platformlarda değil, çağdaş demokratik değerler platformunda siyaset yapmayı benimseyen bir partidir. Partimiz bu vasfıyla tüm vatandaşlarımızı cinsiyetleri, etnik kökenleri, inançları, ve dünya görüşleri ne olursa olsun ayrım yapmaksızın kucaklamaktadır.”
Kafamda değişik sorularla, AK Parti Kongresi’ni izlemeye çalışacağım.