Dönemin Başbakanı İsmet İnönü; Cumhuriyet’in öncü kadrolarından, Abdülhalik Renda’dan, bir rapor hazırlamasını ister. İstenen, Şeyh Sait ayaklanması sonrasında, bölgenin geleceğine ilişkin bir saptamada bulunması, nüfus ve etnik yapının gerçekçi tahlilini yaparak bir çözüm yolu aramasıdır. Renda, raporu hazırlar. Eylül 1925’te yaptığı araştırmayı devlete sunar. Vardığı sonuç, “Kürtler giderek yaygınlaşıyor, buna bir çözüm bulmalıyız, yoksa bölünürüz” şeklinde özetlenebilir. Devletin gelecekteki Kürt siyasetini yönlendirici bir etki yapacak olan bu rapor, bölgenin Türkleştirilmesini önerir. Bu raporun içerdiği temel değerlendirme şudur: “Elimizde kalan Türkiye arazisinde iki milletin aynı kudret ve salahiyetle (yetki) hakim bulunması imkanını katiyen görmüyorum.” “Bu topraklar, yalnız Türklere yeter, başkasına yer yoktur, Türkiye iki milletli topluma dar gelir” mantığı içinde hazırlanan rapor, yıllar boyunca, Kürt meselesinin çözülmez bir hale gelmesinin temelini hazırladı.
100 yıl sonra
Bugün gelinen noktada “Türkler ve Kürtler” diyen ve “eşit kardeşlik” vurgusu yapan yeni bir anlayış gündemde. Meclis’te kurulması planlanan komisyon, bu açıdan, bir demokratikleşme ve özgürleşme adımı olabilir.
Ziya Gökalp’e gönderme
Evet, Devlet Bahçeli’nin barış sürecine ilişkin komisyon önerisi gündemde. Bahçeli TBMM’de kurulacak komisyonun görevlerini sıralarken Türkiye’nin gerçek demokrasiye kavuşabilmesi için bir zihniyet değişimi gerektiğine işaret ediyor. Ziya Gökalp’e gönderme yapan Bahçeli, yeni bir devlet yaklaşımının işaretlerini veriyor. Geçmiş devlet yaklaşımıyla kıyaslanırsa, aradaki farkın büyüklüğü daha iyi anlaşılabilir.
Bahçeli “ikimiz, biriz” diyor
Devlet Bahçeli, sorunun çözümü için Meclis’te komisyon kurulmasını önerirken, Gökalp’ten alıntı yaptı: “Türkiye hepimizindir. Türk milleti büyük ve kudretli bir ailedir. Merhum düşünürümüz Ziya Gökalp bir defasında şöyle yazmıştır: ‘Türklerle Kürtler muazzez vatanımızı düşmandan, mukaddes dinimizi fesattan esirgemek için daima birlikte cihada atılmıştır.’ Ayrıca şunları ifade etmiştir: ‘Milli Misakımızın Türklerle Kürtlere aynı kıymeti, aynı ehemmiyeti vermesi gösteriyor ki, Türklerle Kürtler arasındaki vefa bağları, sadakat rabıtaları her türlü tasvirin fevkinde bir samimiliğe maliktir.”