İsrail’e iki kez gittim. Birinci gezide 10 civarında gazeteci ABD Yahudi Komitesi’nin davetlisiydik (2007). İkinci geziyi Malatya Yeşilyurt Belediyesi düzenlemişti (Ocak 2017). İsrail meselesine tamamen farklı kutuplardan bakan iki ilginç geziydi.
Birisi ABD’li Yahudilerin, diğeri Malatyalı dindarların damgasını taşıyordu. İsrail ve Filistin konusunda çok yazdım. Bugün eski yazdıklarımın içinden bir tanesini seçtim. Bunca yıla rağmen pek az şey değişmiş. Radikal gazetesindeki 6 Ocak 2009 tarihli yazımdan bazı bölümleri aktarıyorum. “… füzelerle Gazze’yi bombalayan, sivil-asker gözetmeden saldırıya geçen İsrail 200’den fazla Filistinliyi öldürdü. Bombalarla yaşamını yitirenlerin yarısı okullarından evlerine dönen öğrencilerdi…
Gezilerim sırasında, İsraillilerin dışarıdan göründüğünden çok farklı bir ruh hali içinde olduğunu fark etmiştim. İsrailliler, her an Filistinlilerden gelecek bir saldırının endişesini yaşıyordu. Saldırı ve kuşatılmışlık korkusu yaşamlarını zehirliyordu. Filistin tarihini bilenlerin yorumuna göre, Hamas’ın yükselişini sağlayan bizzat İsrail’di. Bunu yalnızca şiddeti tırmandırarak yapmamış, aynı zamanda Filistin içindeki çözüme daha yatkın ılımlı örgütleri hedef alarak da yapmıştı. …
İsrail gibi zengin, silahlı örgütlenme bakımından gelişmiş bir ülke, yoksul Filistinliler karşısında çaresiz durumda. Gazze’ye atılan bombaların da İsrail’e ‘intihar bombacılar’ı olarak geri döneceğini kim yadsıyabilir? İsrail devleti, yüzlerce Filistinliyi bombalarla öldürüp, aç susuz bırakıp çıldırtırken, bundan başarılı siyasi sonuçlar elde edebilir mi? Filistin sorunu, İsrail’in dünyaya anlatmak istediği gibi yalnızca bir ‘terör sorunu’ değildir. Filistin sorunu, bir milli sorundur. Ortadoğu’nun kadim halklarından Filistinliler, yıllardır Ortadoğu’da yersiz yurtsuz oradan oraya sürülüyor… İsrail’de adam başına yıllık gelir 30 bin dolarlarda seyrederken Filistin topraklarında bu 500 dolar civarındadır. Yersiz, yurtsuz ve yoksul bir halktır Filistinliler.
Filistin’de yaşananlar, bir insanlık dramıdır. Bu durum, kapitalist dünyanın, bir yoksul ve çaresiz halkı yok sayan, İsrail’deki şiddeti destekleyen siyasetlerinin ürünüdür. Şu anda yaşadıklarımız da bu birikimin bir felaket olarak patlamasıdır. İsrail’in içinde sorunu ‘terörle mücadele’ ile sınırlamak isteyen egemen anlayışa karşı, bunun bir siyasi ve sosyal sorun olduğunu söyleyenler itiraz ediyorlar… İsrail’in Gazze’ye yaptığı insanlık dışı saldırı, sorunu ‘terörle mücadele’ içine hapsetmek isteyenlerin marifeti… Buradan bir sonuç elde edilemeyeceği de belli… İsrail’i yönetmek isteyen ‘şahinler’, Filistin’deki şiddet eğilimini tırmandırmayı tercih ediyor…” Evet 14 yıl önce bunları yazmıştım. Bir 10 yıl daha geriye gitsek de aşırı farklı değerlendirmelere tanık olacağımızı sanmıyorum. Filistinliler bir devlete sahip oluncaya kadar bu felaketler yükselerek sürer.