31 Mart yerel seçimlerinde CHP’nin kazandığı iller; ülke nüfusunun yüzde 62’sini, GSMH’nin yüzde 73.4’ünü, mevduat miktarının yüzde 84.5’ini, ihracatın yüzde 80’ini oluşturuyor. Bu bölgelerde kişi başına milli gelir 9 bin 588 dolar… AK Parti’nin kazandığı illerdeki durum ise şöyle: Bu iller, ülke nüfusunun yüzde 22.5’ini, GSMH’nin 19.4’ünü, mevduatın yüzde 12’sini, ihracattaki payın yüzde 18.7’sini oluşturuyor. Bu illerde ortalama kişi başına milli gelir 7 bin 254 dolar… Bu rakamlar, Ekonomim.com sitesinde Hüseyin Gökçe tarafından paylaşılan Türkiye İstatistik Kurumu verilerinden alınmıştır…
5 yıl önce yapılan yerel seçimlerde de CHP’nin kazanmış olduğu iller ekonomik zenginlik, yetişmiş insan sayısı gibi yönlerden daha ön planda olan illerdi. İşte bu fark şimdi daha da açılmış durumda. 2002 yılında AK Parti’yi iktidara taşıyan şartlar artık yok. AK Parti iktidara geldiğinde, askeri vesayet altındaki rejim miadını doldurmuş, siyaset de tam anlamıyla bir krizdeydi. 12 Eylül askeri darbesinin oluşturduğu yasaklar rejiminin sonu gelmişti. AK Parti başlarda demokratikleşme ve sivilleşme misyonunu üstlendi. Askeri vesayet tasfiye edildi. AK Parti’nin ilk yıllarında Türkiye, AB üyeliğine yöneldi, demokratikleşme alanında adımlar atıldı, başörtüsü sorunu çözüldü, Kürt ve Alevi çalıştayları yapıldı. Ülkenin inşaat ve altyapı kalitesi yükseldi.
Ancak şu an bambaşka bir yerdeyiz. Değişen dünyada Türkiye kazanımlarını korumakta, dünyaya ayak uydurmakta zorlanıyor. 2024 Türkiyesi çok farklı bir Türkiye. Artık yeni şeyler söylemenin zamanı geldi. İktidar da muhalefet de bunun farkında. Tabii CHP de eski CHP değil. AK Parti yönetimi seçim kampanyasında Anadolu şehirlerinde “İstanbul’daki yakınlarınıza söyleyin, AK Parti’ye oy versinler” çağrısında bulundu. Anadolu-İstanbul ilişkisi bağlamında bu gerçekten ilginç bir örnek olarak önümüzde. Geleneksel olarak partiler “İstanbul’dan Anadolu’yu etkileme” yolunu izlerler.
Ama bu kez bu formülün tersten bir versiyonuna başvuruldu. Türkiye’nin bütün ağırlıklı dinamikleri, kamuoyunu yönlendiren bütün merkezler, yeni mesajlar veriyor. Son yıllarda gelişen yeni sistem ve yeni devlet konsepti, toplum tarafından masaya yatırılmış durumda. Muhalefet ve AK Parti içinden şu eleştiriler geliyor: Meclis’in ve siyasi partilerin rolünü asgariye indiren, geleneksel devlet aygıtlarının işlevsizleştiği, sivil toplumun katılım imkanlarının çok sınırlı kaldığı, emeklinin ve asgari ücretlinin memura kıyasla önemsiz olarak görüldüğü sistem, seçmenden vize alamadı. Sivil bir anayasa, denetlenebilir bir idare, Meclis’in daha güçlü olduğu bir yasal sistem, acil bir mesele olarak önümüzde duruyor.