Fransa eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, 2007’deki seçim kampanyasında Kaddafi’den yasa dışı bağış aldığı suçlamasıyla verilen 5 yıllık hapis cezası için Paris’teki La Santé Cezaevi’ne girdi.
Sarkozy’ye şarıcı eşi Carla Bruni ve bir avuç kalmış sevenleri eşlik etti.
Fransa tarihinde ilk kez bir eski Cumhurbaşkanı hapse giriyor.
Bu tarihi başarıya imza atan Sarkozy’nin işlediği suçlara gelmeden önce Sarkozy’nin Türkiye’de yaşayan milyonlarca insanın hayatına doğrudan etkisini hatırlayalım.
Yıl 2008.
Türkiye’de üst üste AB reform paketleri çıkarılıyor.
Türkiye bu uğurda adalet sistemini yenilemiş, yeni ceza kanunu yazmış, ifade hürriyetindeki engelleri kaldırmış, Kürtçe’nin önünü açmış, 2005’de Leyla Zanaları hapisten çıkarmış, 2004’de Kıbrıs’ta çözüm için Annan Planı’na evet demiş.
Türkiye’nin milli geliri 10 bin doları geçmiş, enflasyonu tekli rakamlara inmiş. 2008 krizi öncesi büyüme oranları 5’lere yakın.
AK Parti’yi kapatmaya çalışan askeri vesayet ve PKK şiddeti dışında büyük bir sorunu yok.
Onlara çözüm için de reformlar ve açılımlar gündemde.
Freedom House raporlarında Türkiye özgür ülkeler statüsünde. Tek eksiği ordu vesayeti. Bugünküne göre puanı iki kat fazla. AB ilerleme raporlarında övülüyor.
İşte bu şartlardaki ve ev ödevlerini yapan Türkiye’ye bir AB üyeliği takvimi verilmesi bekleniyor.
Ama tam bu sırada 2008’in ikinci yarısında Fransa, AB Konseyi Başkanlığı’nı üstlendi.
Fransa’nın yeni ve genç bir Cumhurbaşkanı var: Nicholas Sarkozy.
Almanya’nın başında da Hristiyan Demokrat Merkel.
Sarkozy başkanlığındaki AB bir anda Türkiye’nin adaylığında frene basıyor.
Çünkü Sarkozy, Türkiye’nin AB’nin parçası olmadığını düşünüyordu.
Çok net ifade etti bunu:
“Türkiye’nin Avrupa Birliği içinde yeri yok.”
“Türkiye’nin Avrupa’da olduğuna inanmıyorum, ve bunun basit bir sebebi var: Çünkü Anadolu (Küçük Asya)’dadır.”
“Artık birinin Türkiye’ye ‘yerin Asya’dadır’ demesi zamanı geldi.”
Merkel’le de anlaşıp 10 Mayıs 2009 tarihli bir toplantıda Türkiye’ye tam üyelik yerine ayrıcalıklı ortaklık önerisini sundular.
Fransa, Türkiye ile AB müzakerelerinin ilerlemesine yönelik bir “soft veto” gibi işleyen tutum aldı: Türkiye’nin AB müzakereleri kapsamında açılması gereken başlıkların bazıları Türkiye-AB ilişkilerinde siyasi engeller nedeniyle uzun süre açılmadı.
Bu tavır Türkiye’deki AB inancını azalttı, “AB zaten Hristiyan Kulübü bizi almaz” fikrini güçlendirdi.
İktidarın da AB inancı zayıfladı. İktidar içinde AB’ye inananlar kaybetti, geleneksel milli görüş çizgisi haklı çıktı.
Yani şimdilerde zannedildiği gibi Türkiye, AB sayfasını kendisi kapatmadı ya da Türkiye’deki otoriterleşme yüzünden AB sayfası kapanmadı.
Bu sayfayı bizzat Sarkozy kapattı. Üstelik Türkiye’nin son 100 yıldaki en demokratik ve kalkınmış zamanlarında yaptı bunu.
İşte bu Sarkozy’nin Türkiye’ye karşı İslamofobik, Avrupa merkezci atarlar yaptığı yıllarda ve bahane olarak da Türkiye’nin demokrasi seviyesini gösterdiği zamanlarda dünyanın ve İslam dünyasının en kötü diktatöründen seçimler için para aldığı ortaya çıktı.
Üstelik 2007’de ilk Cumhurbaşkanı seçilirken.
Dava dosyasına giren 10 Aralık 2006 tarihli bir belgeye göre Moussa Koussa (Libya istihbarat/yabancı istihbarat şefi) Nicolas Sarkozy’nin 2007 seçim kampanyasına 50 milyon € destek vermeyi onaylamıştı.
Belgede, “kampanyanın desteklenmesi için yöntem ve miktar üzerinde bir toplantı yapılmıştı” ifadesi yazıyordu.
Dönemin Libya Petrol Bakanı Shukri Ghanem’in Nicolas Sarkozy’ye aktarılan nakit ödemelere dair not defteri bulundu.
Defterde 2007 yılı içinde üç ayrı ödeme yapılmış olduğu yazılıydı. Toplamda 5 milyon Euro ödenmişti.
2012 yılında Fransız Mediapart sitesi Libya’dan Fransa’ya nakit olarak gönderildiği öne sürülen “evrak çantaları/valizler” vasıtasıyla para transferi yapıldığını belgeledi.
Zaten Sarkozy de paranın hakkını vermişti.
2007’de seçildikten sonra Kaddafi’yi Paris’te kırmızı halıyla ağırlamış, Kaddafi çadırını Elysee Sarayı bahçesine kurmuştu.
1989 yılında Kongo’dan Paris’e giden bir yolcu uçağını patlatıp 54’ü Fransız 170 kişiyi öldürmekle suçlanan Libya yönetiminin hakkında arama kararları çıkarılan istihbarat şefi ile ilgili aramalar durdurulmuştu.
Peki Sarkozy ile ilgili bu iddiayı ilk kim dile getirmişti?
Sarkozy’nin seçim kampanyasına Kaddafi’nin milyonlarca euro aktardığı iddiasını ilk kez 2012’de Kaddafi’nin oğlu Seif el-İslam Kaddafi, verdiği röportajda açıkça söylemişti.
Peki neden?
Çünkü 2011’de Libya iç savaşı başladığında Sarkozy, Kaddafi’ye karşı NATO müdahalesinin başını çeken lider olmuştu.
Fransız jetleri Kaddafi’nin gizli bir sığınağını vurup dört torununu öldürmüştü.
Kaddafi’nin saklandığı sığınaklarını Fransız jetleri hedef almıştı.
O bombalamayla güçlenen Libyalı muhalifler de bir delikte saklanan Kaddafi’yi bulup kameralar önünde öldürdüler.
İşte oğul Kaddafi bunun intikamını almıştı Sarkozy’den
Dava açıldı ve beş yıl ceza kararı çıktı.
Sarkozy de dün hapse girdi.
Peki ya Türkiye’ye yaptığı?
Galiba bunu artık kimse hatırlamıyor.