Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIAlaturka hücum, Alaturka savunmayı yendi

Alaturka hücum, Alaturka savunmayı yendi

İkinci bölgede GS’ye baskı yapmayı göze alan her teknik adam, onlara çok zor anlar yaşatır. Doğrusu bu iki oyun açığını Palut’un oyun taktiği haline getireceğini düşünmüştüm. Hem yalnızlaşan oyuncuya baskı ve topu kapma ile birlikte dengesiz GS kalesine hızla inmek ya da ikinci bölgede çoklu adamla pres yapıp, yine kapılan toplarla tehlikeler yaratmak. Gördüğüm şey, Palut’un bunlarla ilgili olmadığıydı. O, GS’yi yenmekten çok dengelemekle meşguldu. Palut hiç kusura bakmasın, oynamak yerine karşılamayı amaç edinirsen, birbirinin kopyası iki Osimhen golüne mahkum olursun.

Viktor Osimhen’nin atletik özellikleri hem heybetli hem de bir o kadar ürkütücü; Uzun ve fit bir boy, uzun ve fuleli bacaklar, mükemmel sıçrama yeteneği onu, her savunmacı için bir tehditte dönüştürür. Dolayısıyla Osimhen, savunulması çok zor bir oyuncu ve tehdit, özellikle ceza sahası içinde her an tehlikeye dönüşüp can yakabilir. Ama Osimhen teknik olarak çok sorunlu biri, özellikle topla beden senkronu çok zayıf. Pas ve şut tekniği, cılız ve etkisiz.

Osimhen’in ceza sahası dışında tutmak, savunma prensipleri açısında en akılcı yol; onu ofsayt çizgisine mahkum edip terbiye etmek ve kale ile arasına uzun mesafaler bırakmak, bu büyük tehdit ve tehlikeyi, etkisiz hale getirmekle eşdeğerdedir. Nitekim, 20 dakikada bu tespiti doğrulayan bir pozisyon oluştu; Rize savunması orta çizgiye yakın bir yere kadar çıkmış ve Galatasaraylı bir oyuncu, defansın arkasına bir top atmıştı. Osimhen hem ofsayt da kaldı hem de devam hareketiyle karşı karşıya kaldığı kaleciye gol atma becerisi gösteremedi.

Maçtan önce İlhan Palut’un Okan Buruk’a sürprizler hazırlayacağını varsaymıştım. Ama maçın başlamasıyla herhangi bir hazırlığı sahada göremedim. Okan Buruk’un dengesiz ve desteksiz hücum girişimleri, potansiyel olarak her akıllı teknik adama çok çeşitli imkanlar sunar. Geçiş oyununu ani kontra atak olarak tasarlamak bu imkanlardan biri. Rize spor sadece bir kez 40 dakikada bu imkânı buldu ve top direkten döndü. Anlaşılan Palut bu ihtimali bir oyun seçeneği olarak düşünmemiş. İki stoperi Osimhen’in gölgesi olarak görevlendirmek, Okan Buruk’a altın tepside zafer ikram etmek oluyor. Özellikle 4 numaralı oyuncunun Osimen’i kucaklama girişimi son derece hatalıydı. Hem Osimhen’in doğal tarafını kapatmıyordu hem de Osimhen’den bir adım geride durarak, Osimhen’i ofsayd belasından azade edip bir bakıma onu koruyordu. İlk yarı 0-0 bitti.

İkinci yarının başlamasıyla Galatasaray Osimhen’i altı pasın içinde topla buluşturunca haliyle gol de geldi. Çok sürmeden benzer bir gol de Rizespor’dan geldi. Oyun 1-1 oldu. İki golün yapılış biçimi hiçbir tasarıma dayanmıyordu, Defacto toplar Defacto gollerle sonuçlandı.
Benim için ilgi çekici olan şey şuydu; Okan Buruk’un dengesiz dik ve doğrudan hücumlarına İlhan Palut nasıl tepki gösterecek ve Buruk’un bu pervasızlığını nasıl cezalandıracak sorusunun yanıtıydı. Galatasaray, Okan Buruk’la topu kaptırma ihtimali hiç hesaplanmayan bir oyun oynuyor. Hücumlar, alan üretmek ve rakibi aldatmak üzere kurgulanmıyor. Top dolaşımı salt oyuncuların inisiyatifinde ve yeteneklerine bağlı olarak dolaşıyor. Alan üretilmediği için, boş olan oyuncu topla buluşunca, yalnızlaşıyor ve direk kaleye gitme imkanı olmayınca, mecburen sete dönmek zorunda kalıyor. Set, oyununa neredeyse bütün GS’li oyuncular katılıyor ve setin fire vermesi, GS kalesini savunmasız yapıyor.

İkinci bölgede GS’ye baskı yapmayı göze alan her teknik adam, onlara çok zor anlar yaşatır. Doğrusu bu iki oyun açığını Palut’un oyun taktiği haline getireceğini düşünmüştüm. Hem yalnızlaşan oyuncuya baskı ve topu kapma ile birlikte dengesiz GS kalesine hızla inmek ya da ikinci bölgede çoklu adamla pres yapıp, yine kapılan toplarla tehlikeler yaratmak.

Gördüğüm şey, Palut’un bunlarla ilgili olmadığıydı. O, GS’yi yenmekten çok dengelemekle meşguldu. Palut hiç kusura bakmasın, oynamak yerine karşılamayı amaç edinirsen, birbirinin kopyası iki Osimhen golüne mahkum olursun.

- Advertisment -