ABD’nin Avrupa’daki en sıkı üç dostu, İngiltere, Almanya ve İtalya’ydı. Gel gör ki, Trump’ın “Make America Great Again” kampanyası, çeşitli kargaşalara yol açtığı gibi, bu üç dostu yaralayan ve inciten bir kabalığa dönüşüyor. İngilizler, Almanlar ve İtalyanlar, ABD’nin yeni çizgisini anlamakta zorluk çekiyor. “Amerikan kültürü” adını verdiğimiz olguda en büyük rolü bu üç ülke oynamıştır.
Trump da bu kültürel köke meydan okuyor ve onu sarsmaktan geri durmuyor. ABD ile tırmanan gerilim nedeniyle yeni yollar düşünen AB ülkelerinde değişik analizler yapılıyor. ABD’ye yönelik en kapsamlı eleştiriler, Avrupa’dan geliyor. Bu ülkelerden biri de İtalya. Corriere Della Sera’da bu hafta yer alan bir makale, ABD’nin kendini izole etmesinin yanlışlığına dikkat çekiyor. Makalede, Amerika Birleşik Devletleri’nin gücünün, Roma İmparatorluğu’nun stratejisine göre oluşturulmuş bir ittifaklar sisteminde yattığı öne sürülüyor. ABD, farklı halklar, kültürler ve paktlar üzerine kurulu bir devlet olarak yükselişe geçmişti.
Gücünü, dünyanın en parlak beyinlerini ve bunun yanında da ucuz işgücünü toplamasından ve tabii dünyanın birçok yerindeki askeri varlığından alıyordu. Ancak şu an bütün bu tabloyu anlamsız bularak kendini izole eden ve dijital teknolojideki üstünlüğünü de kaybetme riski olan bir ABD politikası söz konusu. Bu gerilim, son haftalarda, ABD’yi ziyaret eden Avrupalıların sınırlarda ciddi sıkıntı ve eziyetler yaşamasına da neden oluyor.
Corriere’nin manşetlerinden biri de şu: “ABD’den Kanada’ya geçmeye çalışırken 19 gün boyunca gözaltına alınan 28 yaşındaki İngiliz turist Becky.” İngiltere’yi, ABD’nin Avrupa kıtasındaki en güçlü ve en köklü müteffiki olarak biliriz. Genellikle, İngiltere ve ABD arasında, seyahat serbestisi açısından en ufak bir sorunun olmadığını düşünürüz. Ancak bu ikinci Trump döneminde, bazı İngiliz turistler, ABD’ye giriş çıkışlarda, ciddi sorunlar yaşıyor. Pasaportu, bagajı, cep telefonu ve ayakkabı bağcıkları elinden alınan ve ardından bir gözaltı kampındaki yatakhaneye kilitlenen Becky adlı İngiliz genç kadın, Avrupa genelinde büyük şaşkınlığa yol açtı.
Becky, Filistin taraftarı bir kişi de değildi, sıradan bir İngiliz turistti. ABD yönetiminin, turistlere bu tür muameleler yaparak, Avrupa karşısında psikolojik üstünlük kurmaya çalıştığına dair yorumlar yapılıyor. Başkan Trump ile yardımcısı Vance arasında da bir farktan söz etmek mümkün. Vance’in geçen ay ortaya çıkan özel yazışmalarında, Avrupa’ya dair çok sert ifadeler vardı. Vance, bir yazışmasında, Avrupa’yı “bedavacı olmak”la yani “ABD’nin sırtından geçinmek”le suçlamıştı. Almanlar ise öfkelerini ABD borsalarından çıkartıyor. “Satın ABD hisselerini!” diyorlar.