Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIAltan Abi denizlerin idamına karşı çıkınca…

Altan Abi denizlerin idamına karşı çıkınca…

Uçak 3 Mayıs’ta kaçırılmıştı. Yani Denizlerin idamlarından üç gün önce. Kaçıranları tanımıyordu. Onaylamadığı bir eylemdi. Altan Abi’yle birlikte TRT Yönetim Kurulu üyesi Emil Galip Sandalcı, yazar Erdal Öz ve Şiar Yalçın da suçlananlar arasındaydı. ANKA Ajansı, Öymen’in öncülüğünde etkili bir imza kampanyası yürütmüştü. Askeri yönetim, idam karşıtlarını susturmak amacıyla, onları hedef almıştı. Yüz binlerce imza toplanmıştı. Herkes ayağa kalkmıştı.

Mamak’taki koğuşumuzun demir kapıları gıcırtılarla açıldı. Altan Abi (Öymen) uzun boyuyla her zamanki gülümsemesiyle göründü. Hemen başına toplandık. Tahmin ettiğimiz gibi Sofya’ya kaçırılan uçak ile en ufak bir alakası yoktu. Uydurma bir gerekçeyle olaya adları karıştırılmıştı. Cezaevine kısa sürede alıştı. Çalıştığı Akşam gazetesinden darbecilerin baskısı nedeniyle kovulmuştu.

Bir grup gazeteciyle birlikte ANKA ajansını kurmuştu. Uçak 3 Mayıs’ta kaçırılmıştı. Yani Denizlerin idamlarından üç gün önce. Kaçıranları tanımıyordu. Onaylamadığı bir eylemdi. Altan Abi’yle birlikte TRT Yönetim Kurulu üyesi Emil Galip Sandalcı, yazar Erdal Öz ve Şiar Yalçın da suçlananlar arasındaydı. ANKA Ajansı, Öymen’in öncülüğünde etkili bir imza kampanyası yürütmüştü. Askeri yönetim, idam karşıtlarını susturmak amacıyla, onları hedef almıştı. Yüz binlerce imza toplanmıştı. Herkes ayağa kalkmıştı.

Uçak kaçırma gibi eylemler, sertlik yanlısı yönetimin işine yarıyordu. Onca çaba bir ölçüde boşa gitmiş oldu. İdamlar önlenemedi. 12 Mart’taki imza kampanyasıyla darbecilerin öfkesini çeken ve teröristlikle suçlanan Altan Abi, 12 Eylül 1980 askeri darbesi sırasında, CHP Meclis Grup Başkan Vekili’ydi. Partisi kapatılınca Milliyet gazetesinde çalışmaya başladı. Yine darbecilerle karşı karşıyaydı. Ben 12 Eylül’de Ankara’da Dil Okulu Askeri Cezaevi’nde Ecevit, Erbakan ve Türkeş’le hapis yattım. Onlarla sohbetlerimi bir kitaba dönüştürdüm. Tahliye olduktan sonra yeniden kaçak duruma düştüm. Anılarımın yayınlanmasını istiyordum.

İpek (Çalışlar) o zamanlar Milliyet gazetesi yönetiminde olan Altan Abi’ye anıları götürdü. Benim kaçak olduğumu biliyordu ama hiç tereddüt etmedi. Anıları gazetede tefrika etti, üstelik iyi bir telif ödeyerek. Altan Öymen ile daha sonra Büyükada’da komşu olduk. Adalı gazeteciler olarak buluşmalar yaptık, etkinlikler düzenledik. Ada iskelesinde birlikte Eminönü vapuru bekliyorduk. Heybeliada yönünden gelen gemiye yöneldim. Altan Abi, “Hop üstat” dedi. “Tecrübeli bir Adalı olarak sana tavsiyem şu: Kabataş tarafına gidecek gemi her zaman Bostancı yönünden gelir.” İskelede gemimi seçerken, onun uyarısını hatırlarım…

İki meslektaş olarak birçok toplantıya, eyleme, konferansa birlikte katıldık. O siyasette karar kıldı. Ancak örgüt içi oyunlara yabancıydı, CHP’deki genel başkanlığı da kısa sürdü. Sakin tabiatlıydı, karşısındakini dikkatle dinlerdi, alçak gönüllüydü. Sert tartışmaları, esprili müdahaleleriyle yumuşatırdı. 93 yaşında partisinin eylemlerine zevkle, şevkle katılıyordu. Örnek bir siyasetçiydi.

- Advertisment -