Ana SayfaManşetDeğişim kararsızlara ve muhalefetin birliğine bağlı (*)

Değişim kararsızlara ve muhalefetin birliğine bağlı (*)

MetroPOLL’ün araştırmasından, zamanında veya erken yapılacak bir seçimin kaderini belirleyecek iki önemli faktörün olduğu sonucunu çıkarmak mümkün: Biri, kararsızların vereceği karardır. İkincisi ise, muhalefetin birlikte hareket edip edemeyeceğidir.

MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin “2021’e Dair İlk Değerlendirmeler” başlıklı yeni yıldaki ilk araştırması, seçmen için ekonomik durumun önceliğini koruduğunu gösteriyor. Seçmen, işsizlik ve hayat pahalılığının gündemlerindeki en hayati sorun olduğunu düşünüyor. Seçmenlerin % 59’u geçim şartlarının kötüleştiğini, % 66’sı Türkiye’de bir yoksulluk sorununun olduğunu belirtiyor. 

Ekonomik koşulların iyileşeceğini umanların sayısı düşerken, Türkiye’nin genel olarak kötüye gittiğini düşünenler % 60’ı buluyor. İktidar partilerinin seçmenlerinin önemli bir kısmı da mevcut tablodan şikâyetçi; MHP’lilerin % 43’ü, AK Partililerin % 38’i gidişattan rahatsızlık duyuyor.  

İktidarın son dönemlerdeki hukuk ve ekonomiye dair reform söylemleri ile Avrupa Birliği’ne verilen sıcak mesajların seçmenlerde bir ümit kıpırtısı yarattığı görülüyor. Bununla birlikte, genel gidişattan memnuniyet duymayanların oranı, iktidar için alarm zillerini çaldıracak yükseklikte seyrediyor. 

Az demokrasi, çok endişe

Sadece iktisadi alanda değil, siyasi ve hukuki alanda da işlerin kötüleştiği fikri kökleşiyor. Seçmenlerin % 58’i demokrasinin tehdit altında olduğunu söylerken, Türkiye’de işleyen bir demokrasinin olduğuna inananlar % 31’de kalıyor. Halkın % 53’ü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın demokratik sistemden uzaklaştığını, % 36’sı ise demokratik sistemi koruduğunu ifade ediyor. Demokrasiden uzaklaşıldığı kanaati AK Partililerin % 27’si ve MHP’lilerin % 42’si tarafından da paylaşılıyor.

Toplumun yarısından fazlası (% 55’i) devletin kendilerini gizlice gözetlediği ve dinlediği endişesini taşıyor. Salt muhalefet partilerini destekleyen seçmenlerde değil, AK Partililerin % 41’inde ve MHP’lilerin % 48’inde de gizlice gözetlendikleri ve dinlendikleri endişesi mevcut.

Siyasi partilerin kapatılmasını doğru bulmayanlar % 59’luk bir çoğunluğa, parti kapatılmasını destekleyenler ise % 31’lik bir azınlığa tekabül ediyor. Ancak söz konusu HDP olduğunda, kapatma isteyenler % 43’e çıkıyor. Yine de HDP’nin kapatılmasını doğru bulmayanlar % 47. AK Parti ve MHP seçmenlerin dörtte biri de (AK Parti’de % 28, MHP’de % 25) HDP’nin kapatılmasının yanlış olacağını belirtiyor.

Toplumun dörtte üçü (% 75’i), üniversitelerin idari ve akademik olarak siyasetten bağımsız olması gerektiğini dillendiriyor. % 69’u üniversitelere rektör olarak “eski milletvekili” veya “milletvekili adayı” gibi siyasi angajmanı yüksek kişilerin atanmasını doğru bulmuyor, % 73’üne göre de üniversitelerin kendi rektörlerini seçmeleri gerekiyor. Dolayısıyla iktidarın hukuk kılıfına uydurarak yaptığı rektör atamaları toplumsal düzeyde menfi bir yankı bırakıyor.

Duygulara galebe çalan akıl

ABD ile ilişkiler konusunda Türkiye iki ayrı kampa bölünmüş gibi. Halkın % 45’ine göre ABD müttefik olarak görülmemeli, % 39’una göre ise ABD bir müttefik olarak görülmeli. HDP (% 51) ve İYİ Parti (% 47) seçmenleri ABD’ye bir müttefik olarak bakılması görüşünde başı çekiyorlar.

Buna mukabil, ABD ile ilişkilerin Türkiye’nin hem ekonomisini hem de güvenliğini yakından etkileyeceği konusunda geniş bir mutabakat var. ABD ile ilişkilerin bozulmasının Türkiye’nin ekonomisini olumsuz etkileyeceğini düşünenler % 66, Türkiye’nin güvenliğini olumsuz etkileyeceğini düşünenler ise % 58 olarak çıkıyor. Yani toplumun bir kesimi, ABD’ye muhabbet beslemese de ülkenin refahı ve emniyeti için ABD ile aranın bozulmasını istemiyor; rasyonel çıkarımlar duygusal tepkilere galebe çalıyor.

Avrupa Birliği’ne (AB) destek artıyor; % 58’lik bir çoğunluk Türkiye’nin AB’ye üye olmasını istiyor. AB’ye en az desteği % 46’lık oranla AK Parti tabanı veriyor. Buna mukabil MHP’lilerin % 60’ı, İYİ Partililerin % 61’i, CHP’lilerin % 77’si AB’ye üyelikten yana. HDP, % 89 ile AB’ye en hevesli tabana sahip.

Halkın % 41’ine göre Türkiye dış ilişkilerinde AB ve ABD’ye öncelik vermeli. Aynı oran Rusya ve Çin için % 28 civarında. Rusya ve Çin’e en mesafeli seçmen HDP’de (% 10); AK Parti, CHP, İYİ Parti ve MHP’de ise seçmenlerin üçte birinden fazlası Rusya ve Çin’e sıcak duruyor. Genel olarak seçmen bu hususta da dengenin korunmasında yana; önceliğin AB ve ABD’ye verilmesini, ancak Rusya ve Çin’in de göz ardı edilmemesini arzuluyor.

İstikamet: Batı

Devletin politik tercih yaparken dengeli davranmasını isteyen seçmen, kendi tercihlerinde açık ara Batı’dan yana tavır koyuyor. Seçmenlerin yaklaşık yarısı (% 47’si) olanağı olsa yurt dışında yaşamak veya okumak istiyor. Milliyetçi bir siyaset izleyen İYİ Parti ve MHP seçmenlerinde yurt dışında yaşam isteğinin yüksekliği (% 58 ve % 43) not edilmeli.

Yurt dışı denildiğinde akla ilk Almanya (% 27) geliyor, Almanya’yı İngiltere (% 11) ve ABD (% 8) takip ediyor. Rusya (% 3) ve Çin (% 2) tercih sıralamasının dibinde yer alıyorlar.

Hülasa halkın istikameti Batı’yı gösteriyor; orada yaşamak, orada okumak istiyor, kendine oranın standartlarını örnek alıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye’nin geleceği Avrupa’dadır” söylemi, iktidarın halkın bu yönelişinin farkında olduğuna işaret ediyor. Lakin bu söylemin inandırıcılığı düşük; toplumun % 56’sı Erdoğan’ın bu ifadesinde samimi olmadığı kanısında. İktidar ortaklarının seçmenlerinin de bu mevzuda kafaları net değil; öyle ki AK Partililerin üçte biri (% 33) ve MHP’lilerin yarısı da (% 49) Erdoğan’ın AB’ye ilişkin ifadelerini samimi bulmuyor.

İttifaklar düzeni

MetroPOLL araştırması, kararsızlar dağıtılmadan AK Parti’nin % 30, CHP’nin % 21, İYİ Parti’nin % 10, HDP’nin % 8, MHP’nin % 7 oy aldığını, % 19’luk bir seçmen kitlesinin ise kararsız olduğunu gösteriyor.

Kararsızların üçte birini eski AK Parti seçmenleri oluşturuyor. Gelecek Partisi ve DEVA Partisi için bu önemli bir fırsat, ancak bu partiler şimdiye kadar AK Partili kararsızlara ulaşacak yolu bulamadılar. Bunda iktidar için bir umut yaratamamaları önemli bir faktör olsa gerek.

İttifaklar düzeyinde bakıldığında AK Parti ve MHP’den oluşan Cumhur İttifakı’nın % 37, CHP ve İYİ Parti’den oluşan Millet İttifak’ının % 31’lik bir desteğe sahip olduğu görülüyor. Millet İttifakı’na HDP katıldığında oran % 39’a çıkıyor; Millet İttifakı + HDP + Gelecek + DEVA olduğunda ise muhalefet bloku % 43’e ulaşıyor. AK Parti’nin Saadet Partisi’ne dönük hamlelerinin altında, kararsızlar dağıtılmadan oluşan ve Millet İttifakı adına belirgin bir üstünlük anlamına gelen bu manzara yatıyor.

HDP’nin yeri

İttifaklar denkleminde HDP çok belirleyici bir yer tutuyor. HDP, resmi olarak ittifakların içinde bulunmuyor. Dahası bu ittifaklardan birinde yer almasını isteyenlerin oranı da oldukça az; seçmenlerin % 23’ü HDP’yi Millet İttifakı’nın, % 10’u ise Cumhur İttifakı’nın içinde görmek istiyor. Burada asıl önemli olan husus, HDP seçmeninin tavrı; HDP seçmeninin % 74’ü partisinin Millet İttifakı’nda olmasını tercih ediyor, % 85’i de iki ittifak arasında kendisini Millet İttifakı’na daha yakın görüyor. Bu itibarla, HDP hukuken herhangi bir ittifaka katılmasa dahi, partinin tabanı fiilen Millet İttifakı’na yöneliyor. 

MetroPOLL’ün araştırmasından, zamanında veya erken yapılacak bir seçimin kaderini belirleyecek iki önemli faktörün olduğu sonucunu çıkarmak mümkün. Biri, kararsızların vereceği karardır. Henüz bir karara varmamış ya da kararını ilan etmekten kaçınan bu kitle AK Parti’ye döndüğünde farklı, muhalefet tarafına geçtiğinde farklı bir Türkiye ortaya çıkar. İkincisi ise, muhalefetin birlikte hareket edip edemeyeceğidir. Muhalefet blokunun büyüyüp genişlemesi ve iktidar karşısında güçlü bir alternatif profil sergilemesi değişim ihtimalini artırır.

(*) Kürdistan 24, 28.01.2021

- Advertisment -