Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIDin temelinde çatışma herkesin zararına

Din temelinde çatışma herkesin zararına

İran’ın İslam dünyasındaki ayrılık ve çatışmalara gönderme yapması önemli. Sonuçta son yıllarda bölgede huzuru tehdit eden çıkışların çoğu Tahran kaynaklıydı. Bölgenin rahatlamasına yol açabilecek uzlaşma ve çözüm arayışlarının önündeki bir engel böylece ortadan kalkabilir mi? Umarız kalkar. Bölgedeki Müslüman nüfusun çoğunluğu yoksul. Adalet, hukuk, insan hakları gibi kavramlar düşman dayatması olarak bile algılanabiliyor. İslam dünyasının barışçı bir misyon ile ve uzlaşma içinde ortalığa çıkabilmesi, büyük ihtiyaç.

Sorunu İslam dünyasıyla “diğerleri” arasına sıkıştırmak çok büyük yanlış olur. Evet bugün İsrail’in saldırısına uğrayan ülkeler genelde Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeler. Lübnan gibi, Hıristiyanlar ile Müslümanların güç ve nüfus dengesi gözetilerek yönetimin paylaştırılmış olduğu ülkeler de var. Ancak bu mesele temelde bir din meselesinin çok daha ötesinde.

İsrail’in saldırılarına misilleme olarak yolladıkları yüzlerce füzeyle gereken cevabı verdiklerini söyleyen İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Katar’da Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan Al Suud ile görüştü. Pezeşkiyan, Suudi Arabistan’ı kardeş ülke olarak gördüklerini belirterek, görüş ayrılıklarını bir kenara bırakmayı önerdi.

İran’ın İslam dünyasındaki ayrılık ve çatışmalara gönderme yapması önemli. Sonuçta son yıllarda bölgede huzuru tehdit eden çıkışların çoğu Tahran kaynaklıydı. Bölgenin rahatlamasına yol açabilecek uzlaşma ve çözüm arayışlarının önündeki bir engel böylece ortadan kalkabilir mi? Umarız kalkar. Bölgedeki Müslüman nüfusun çoğunluğu yoksul. Adalet, hukuk, insan hakları gibi kavramlar düşman dayatması olarak bile algılanabiliyor. İslam dünyasının barışçı bir misyon ile ve uzlaşma içinde ortalığa çıkabilmesi, büyük ihtiyaç.

Mesele, İslam dünyasının birleşmesi değil; Müslüman olsun ya da olmasın, dünyanın ezilen ülkelerinin, haksızlığa uğrayan aile ve bireylerinin adil bir dünya kurmak temelinde bir araya gelebilmesi. İran örneğin “Müslümanlar olarak birbirimize iyi muamele edelim” diyor. Peki buna Müslüman olmayanları dahil etmeyecek miyiz? Örneğin Kafkaslardaki sınır komşularımız Rusya, Ermenistan, Gürcistan Hıristiyan, Azerbaycan, İran ise Müslüman. Bir çatışma olduğunda illa Müslüman ülkelerin safına mı geçmemiz gerekiyor?

Arz-ı Mevud; kitaba bağlı, köktenci Yahudilerin hedefinde olabilir. Ancak son tahlilde İsrail, Yahudi olduğu için değil, yayılmacı bir devlet olduğu için böylesine vahşi yollara başvuruyor. Meseleyi bir din çatışmasına götürmek isteyen veya öyle anlayıp öyle savaşan fanatizmden kurtarabilecek miyiz? Uygar ve insani değerler temelinde hareket edebilecek miyiz? Mahmud Abbas’ın TBMM’de dile getirdiği “ABD’de yaşayan Yahudilerin yüzde 40’ı İsrail’i desteklemiyor” saptaması, üzerinde durmaya değer bir saptama. Eğer ABD Yahudilerinin yüzde 40’ı Filistinlilerden yanaysa, ABD halkının daha da büyük yüzdesi büyük olasılıkla saldırganlığa karşı demektir. Dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde önemli birikimler oluştu. Bunları ortak bir mecraya akıtacak bir barış nehri kurulamaz mı? Katılmak isteyen kişiler Müslüman da olabilir, Hıristiyan da Yahudi de Budist de herhangi bir dine bağlı olmayan da…

Müslüman ülkeler bir araya gelirlerse, neden geri kaldıkları üzerine tartışmalar yapabilir elbette. Dünyanın dinler temelinde bölünmesinden ise Müslümanların bir çıkarı yok. Dinin insanların mutsuzluk değil mutluluğuna katkı sağladığı bir dünyaya ihtiyaç var.

- Advertisment -