Evrim bir Din midir?

Bir bilimsel teori, hayranları veya düşmanları tarafından ideolojik olarak sahiplenilebilir, mitleştirilebilir veya belki kutsallaştırılabilir, ancak bu kültürel yansımalar/okumlar onun bilimsel karakterini değiştirmez.

Geçtiğimiz hafta Evrim Teorisine “ani yaratılış programı” üstünden getirilen eleştirileri bilim felsefesi gözünden ele almıştım. Bu yazıda sosyal medyada, youtube videolarında ve Adnan Oktar ile diğer bazı “ani yaratılış programı” savunucularının kitaplarında kullandıkları önemli bir sloganını irdeleyeceğim: “Evrim bilimsel bir teori değildir. O din karşıtı bir ideoloji, hatta dindir”. Ani Yaratılış Programı savunucularına yeni eklenen İhsan Şenocak da kitabını tanıttığı videosunun başlığını “Evrim İlmi Bir Hakikat mi İdeolojik Aldatma mı?!” koymuş. Tabi kanaatini videoyu izlemeden de tahmin edebilirsiniz.

Peki, Evrim Teorisi gerçekten bir din mi yoksa bir ideoloji mi? Bu etiketler hangi anlamda uygulanabilir? Buna cevap vermek için, öncelikle bilim, ideoloji ve din kavramlarının ne anlama geldiğini netleştirmeliyiz. Ancak o zaman bu kategoriler ile evrim teorisi arasındaki ilişkiyi inceleyebiliriz.

Bilim, İdeoloji ve Din Ne Anlama Gelir?

Evrimin bir din mi yoksa bir ideoloji mi olduğunu sormadan önce net tanımlara ihtiyacımız var. Kamuoyundaki tartışmalardaki kafa karışıklığının çoğu biyolojiden değil, tamamen farklı entelektüel alanlara ait kavramların birbirine karıştırılmasından kaynaklanıyor. Kavramlar karıştı mı doğru düşünmek imkânsız hale gelir. Bir bakmışsınız bilimsel bir teori sadece bir “inanç” olarak etiketlenir, ya da siyasi bir doktrin “bilim” olarak sunulur. Hatta bazen hem ateistler hem dindarlar dini anlatıları bir “bilimsel teori” sanırlar.

Önce bilimle başlayalım. Bilim, doğal dünyanın nasıl işlediğini anlamak için en sistematik aracımızdır. Mekanizmaları, nedensel kalıpları ve düzenlilikleri araştırır. Bulunan düzenlilikler yasa isimli ilkelerle sistematik olarak ifade edilir. Teoriler ise bu yasaların (yani düzenliliklerin) neden geçerli olduğunu açıklayan mekanizmaları ortaya koyarlar (Evet teori ve yasa başka şeydir. Yasalar hiçbir zaman teori olmaz, teori ile açıklanırlar. Teoriler yasalardan güçlüdür o yüzden!). Teoriler gözlem ve deneyleri açıklama gücü ile öngörü kabiliyeti açısından değerlendirilirler. Geçen yazıda bunu daha detaylı ele aldık.

Bilimin en kritik özelliği betimlemesidir. Doğanın sadece nasıl çalıştığını açıklar. Neden sorusuna mekanizmalarla cevap verir.

İdeoloji tamamen farklı bir kategoriye aittir. Bilim betimleyiciyken, ideoloji normatiftir. Bize şeylerin nasıl olduğunu değil, nasıl olması gerektiğini söyler. Tasvir etmez, yön gösterir. İdeolojiler, toplumu, siyaseti, ahlakı ve kimliği şekillendirmeyi amaçlar. İnsanları sosyal hedefler ve siyasi vizyonlar doğrultusunda harekete geçirirler (zaman zaman toplumları felakete götürürler!). Milliyetçilik, Liberalizm, Siyasal İslam, Sosyalizm ideolojilere örnektir.

İdeolojiler, elbette kendilerini haklı çıkarmak için bilimsel teorilerden faydalanabilirler. İdeolojiler yanılmayı sevmedikleri için çoğu zaman bilimsel verileri tahrif de edebilirler. Sonuçta ama ideolojilerin amacı açıktır, eylemleri yönlendirmek ve sosyal düzeni şekillendirmek isterler.

Din bazen ideolojiyle kesişir. Dini ideolojiler vardır. Ancak dinler ideolojilere indirgenemez çünkü benzersiz bir unsur içerirler: Kutsal! Dinler ibadet, vahiy, ritüel, doğa-ötesi ve nihai anlam arayışını içerir. İnsan hayatını kozmik bir hikâye içinde konumlandırır, gündelik hayatı aşkın olanla bağlantılandırır. Din, doğal mekanizmalar veya biyolojik açıklamalar değil, anlam, ahlaki yönelim ve manevi uygulama sağlar. Dini metinlerin ana amacı budur. Nitekim dinleri kutsaldan arındırdığınız zaman (ki modernist bazı din okumaları bunu yapmaya eğilimlidir) din ruhunu kaybeder. Çoğu insan da dinden uzaklaşmaya başlar. Dini bilimselleştirmek de, ideolojiye indirgemek de kanaatimce dini kutsallıktan arındırarak ona zarar verir.

Evrim Teorisi Bilim mi, Din mi, Yoksa İdeoloji mi?

Bir kere tanımlar yerine oturduktan sonra evrimin statüsünü anlamak kolaydır. Evrim Teorisi, biyolojik çeşitliliğin uzun zaman dilimlerinde nasıl ortaya çıktığını açıklar. Genetik çeşitlilik, doğal seçilim, mutasyon, sürüklenme ve türleşme gibi mekanizmaları tanımlar. Bunlar ahlaki ilkeler veya kutsal öğretiler değildir. Verilere dayanan mekanik açıklamalardır. Evrim normatif değil, betimleyicidir. Kutsala hiçbir atıf yoktur. Topluma ya da bireye hiçbir hedef sunmaz.

Dahası dinlerden (ve çoğu ideolojiden farklı olarak) deneysel veriler esastır. Genetik ve moleküler biyoloji, DNA keşfedilmeden çok önce Darwin tarafından öngörülen kalıpları bağımsız olarak doğrulamaktadır (benim evrimi güçlü bir teori olarak görmemin en önemli sebebi budur). Fosiller tutarlı bir kronolojik sırayla ortaya çıkmaktadır. Karşılaştırmalı anatomi, biyocoğrafya ve gözlemlenen türleşme vakaları, evrimsel mekanizmalarla uyumludur. Evrim çok sayıda olguyu açıklar ve tek bir teorik çerçevede birleştirir. Bunu yapmaya yaklaşan başka biyolojik bir araştırma programı yoktur.

Evrim iyi bir bilimsel teorinin paradigmatik bir örneğidir.

Evrim neden din ya da ideoloji olarak anılıyor?

Peki evrim teorisi neden ideoloji ya da din olarak okunuyor? Bunun bir haklı, bir tane de haksız retorik amaçlı nedeni var. Önce ikincisini ele alalım.

Amerikan Evanjelist Hristiyan hareketler (ki çoğu İslamofobiktir) “evrim bir dindir” etiketini kasıtlı olarak popüler hale getirmiştir. Yaratılış Araştırmaları Enstitüsü’nün kurucusu Henry Morris gibi isimler, “Evrim Bilim Değil, Din” başlıklı makaleler yazarak, evrimin aslında kanıtlardan ziyade ateist inanca dayanan “seküler bir din” olduğunu iddia etmişlerdir. Benzer şekilde, Answers in Genesis’ten Ken Ham, “evrim bir dindir, bilim değildir” diye ısrarla vurgulamakta ve evrimi, insanların “Tanrı olmadan yaşamı açıklamak” için kullandıkları bir inanç sistemi olarak tanımlamaktadır. Bu tesadüf değildir. Evanjelistler için bu slogan bir stratejidir. Evrimi sadece başka bir dini veya ideolojik “inanç” olarak yeniden tanımlayabilirlerse, çatışmayı bilim ile din arasında değil, din ile din arasında, yani Hıristiyan yaratılışçılığı ile Darwinizm “dini” arasında bir çatışma olarak sunabilirler.

Bu strateji ülkemize bu evanjelist fikirleri pazarlayan Adnan Oktar tarafından taşındı. Ancak bilim okur yazarı olanlar bu stratejinin başarısızlığını rahatlıkla görebilirler. Ne yazık ki din adına biyolojik bir kurama karşı çıkmak (üzgünüm ama) din ve bilimi karşı karşıya getirmektir. Hele de evrim kuramına inan ve çalışmalarında kullanan Aziz Sancar gibi güzide bilim insanlarına “kafir” demek, Galileo’yu yargılayan kilise ile aynı duruma düşürür.

Peki kısmen haklı gerekçe ne? Evrim teorisinin kendisi ideoloji değildir ama çeşitli ideolojiler tarafından (bağlamından koparılarak ve yanlış anlaşılarak) kullanılmıştır. En meşhur (ve kötü şöhretli) örnek, 19. ve 20. yüzyılın başlarında biyolojik fikirleri yanlış uygulayarak sömürgeciliği, ırkçılığı hatta sınıf hiyerarşisini meşrulaştırmak için kullanılan bir siyasi ideoloji olan Sosyal Darwinizm’dir.

Sosyal Darwinistlerin bayıldığı “en güçlü olanın hayatta kalması” terimi hiçbir zaman bilimsel bir reçete olmamıştır. Bir kere evrim güçlü olan hayatta kalır demez. Evrimsel biyoloji ve doğal seçilimde kritik kavram güç değil, fitness yani uygunluktur. Fitness/ Uygunluk bir genotipin/organizmanın belirli bir ortamda ne kadar iyi hayatta kaldığı ve ürediğidir. En önemlisi bu ilke bir betimlemedir. Doğal seçilim doğada popülasyonların nasıl değiştiğini tasvir eder. Normatif bir yönü yoktur. Yani böyle olmalı, hele de toplumlar bu şekilde davranmalı demez. Böylesi bir normatif çıkarım yapan herkes bilimin dışına çıkmıştır. Sosyal Darwinizm biyolojiyi çarpıtarak siyasetin bir aracı hale getirdi. Yoksa siyaset biyolojinin hizmetine girmedi.

Daha yakın zamana ait bir örnek, militan ateistlerin evrimi ideolojik olarak kullanmasıdır. Richard Dawkins gibi isimler, evrimin sadece biyolojik değişimi açıklamakla kalmayıp, Tanrı’nın var olmadığını, dinin bir “hastalık” olduğunu ve ahlakın bir yanılsama olduğunu “kanıtladığını” iddia ederler. Bu iddialar biyolojik sonuçlar değil, biyoloji üzerine inşa edilmiş metafizik yorumlardır. Bunlar üzerinde ayrı bir yazıda duracağım için kısa kesiyorum. Ancak kanaatimce seküler analitik felsefeci Mary Midgley bunu “Darwin’i teoloji yapmak için kullanmak” olarak doğru bir şekilde tanımlamıştır.

Ancak tekrar belirteyim bu bilimsel evrim teorisi ile ilgili bir şey değildir. Bu ideolojik bir aşırı yorumdur.

Bu arada bilimsel teorilerin ideolojiler tarafından çarpıtılması ya da kullanılması evrim kuramına özgü değildir. Genetik program modern bilimin en büyük başarılarından biridir. Ancak 20. yüzyılın başlarında, genetik öjenik dehşetine temel yapılmaya kalkıldı. İnsanlar zorla kısırlaştırıldı, “ırkların saflığı” ile ilgili yasalar çıkarıldı, bazı genetik farklılıklar ortadan kaldırılması gereken şeyler olarak damgalandı. Öjeniğin dehşeti, genetiği bir ideoloji haline getirmez. Sadece ideolojilerin, otoritelerini korumak için bilimi araçsallaştırmaya çalıştıklarını gösterir. Sosyal psikoloji, davranışçılık ve grup dinamikleri, halen daha reklamcılık, askeri propaganda ve politik manipülasyonda kullanılıyor. Ancak bu psikolojiyi din ya da ideoloji yapmıyor. Kuantum mistik guruların oyuncağı haline geldi, dini doktrinler kuantumla ilişkilendirilir oldu. Din başlığı altında satılan kitapların başlığında kuantum kavramını bile bulabilirsiniz. Ama kuantum teorisi bir din değil, bilimsel bir teori.

Durum açık. Bilimsel bir fikir güçlü veya kültürel açıdan etkili hale geldiğinde, ideolojik fırsatçıları kendine çeker. Onlar bu kavramı ele geçirir, nüanslarını ortadan kaldırır, bağlamından koparır, bir kısmını abartır ve onu siyasi bir silaha veya metafizik bir bildiriye dönüştürür. Kilit nokta kendisinde normatif bir yön olmayan teoriye, dışarıdan normatif bir amaç giydirmektir. Ancak bu kötüye kullanım, bilimsel teorinin doğasını değiştirmez. Tıpkı dinlerin de ideolojiler için kötüye kullanılmasının onun doğasını değiştirmediği gibi.

(Düşünmek için soru: Acaba evrim teorisi aleyhinde kitap yazıp, genetik ve paleontoloji konuşan ama bunları ne merak eden ne de gerçekten okuyan din adamlarının bir kısmı da bu ideolojik araçsallaştırma başlığında okunabilir mi?)

Yazıyı bitirmeden önce Türkiye’deki “ani yaratılış programı” temsilcilerinin sıklıkla (muhtemelen okumadıkları için) atıf yapıkları bir kitaba değinmek istiyorum: Mary Midgley’in “Bir Din Olarak Evrim” kitabı. Kitap Tin yayınlarından çıkan kanaatimce çok önemli bir çalışma. Ancak Türkiye’de yukarıda bahsettiğim “Evrim bir dindir” propagandası için kullanılıyor. Midgley seküler bir analitik felsefeci ve benim burada ortaya koyduğum perspektiften farklı bakmıyor. Midgley, biyolojik evrim teorisinin bir din olduğunu asla iddia etmedi. Ani yaratılışçı programın o da hatalı olduğu kanaatindeydi.

Midgley bazı yazarların Darwin’in bilimsel görüşlerini anlam, ahlak ve kaderle ilgili tamamen metafizik bir hikayeye dönüştürmelerini eleştirdi. O buna “evrimcilik” adını verdi. Anlamlı bir şekilde, kitabını “bu sözleri asla söylememiş olan Charles Darwin’in anısına” adadı ve eleştirisinin Darwin’in bilimini değil, ona dayatılan ideolojik aşırı yorumlamaları hedef aldığını açıkça belirtti. Ona göre bu, evrimin kötüye kullanılmasıdır, evrimin kendisinin bir özelliği değildir.

Bu tam da benim ifade etmeye çalıştığım şeydir. Bir bilimsel teori, hayranları veya düşmanları tarafından ideolojik olarak sahiplenilebilir, mitleştirilebilir veya belki kutsallaştırılabilir, ancak bu kültürel yansımalar/okumlar onun bilimsel karakterini değiştirmez. Midgley’in eleştirdiği şey Darwin’i, Darwin’in hiç sormadığı soruları yanıtlamak için kullanmak ve bilimi dinin yerine geçecekmiş gibi ele almaktır.

Ben bu eleştiriye tamamen katılıyorum. Ancak bana göre bu ideolojidir. Ben din tabirini kullanmam. Çünkü evrimcilik ritüeller ya da kutsalla ilişki getirmez. Evet din demek daha dikkat çekicidir ama bu din kavramının en önemli yönünü, kutsalı kaçırır. Ancak bu ufak bir fark, büyük resimde ben ve Midgley aynı fikirdeyiz.

Önceki İçerikErman Toroğlu, tartışmalı pozisyon için kararını açıkladı: Yüzde 100 penaltı
Sonraki İçerikLütfü Kırdar’a yerleştirilen dört başlı “gericilik” heykeli soruşturması: Heykeltıraş tutuklandı, İYİ Parti ihraç etti