Vatikan tarafından atanan Kudüs Latin Patrikhanesi Başpiskoposu Pierbattista Pizzaballa son dönem gördükleri baskıyı şöyle dile getiriyor:
“Hayat, Hıristiyanlığın doğduğu bu topraklardaki Hıristiyanlar için çok zorlaştı. İsrail tarihinin en sağcı hükümeti, Hıristiyan din adamlarını taciz ediyor ve dini mülkleri hızla tahrip ediyor. Aşırılık yanlılarını cesaretlendiriyor. Bölgenin iki bin yıllık Hıristiyan toplumu giderek artan bir saldırı altında.”
Pizzaballa, “Bu saldırıların sıklığı, yeni bir durum haline geldi. Bu insanlar (saldırganlar) korunduklarını hissediyor… Kültürel ve siyasi atmosfer artık Hıristiyanlara karşı yapılan eylemleri haklı gösterebiliyor ve hatta hoş görebiliyor” diyor.
Çoğu Filistinli 15 bin civarında Hıristiyan, Kudüs’te yaşıyor. Bu rakam, 1967’deki savaş öncesi, 27 bindi ancak karşılaşılan zorluklar, Hıristiyan nüfusun büyük bir kısmının ülkeden ayrılmasına neden oldu. Üç dinin ortak mekanı Kudüs, üç dinin kutsal mekanı. Hıristiyanlar için Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği ve yeniden dirildiği yer. Yahudiler açısından iki Yahudi tapınağına ev sahipliği yapan eski başkent. Müslümanlar içinse Hz. Muhammed’in göğe yükseldiği yer ve Müslümanların ilk kıblesine ev sahipliği yapan kutsal şehir. Batı Şeria, Gazze ve Kudüs’te yaşayan Filistinlilerin çoğunluğu Müslüman.
Ancak Filistinli Hıristiyan ve Yahudilerin sayısı da az değil. Çok kötü yaşam koşulları ve ölüm tehdidi onların sayısını giderek azaltıyor. Filistin meselesi insanlığın ortak meselesi. Hakkı, hukuku ihlal edilmiş topraklarından sürülmüş bir halkın adalet davası. Zulüm gören Filistinlilerin çoğunluğu da Müslüman. “Yahudiler, Müslümanlara eziyet ediyor” şeklinde toptancı bir değerlendirme yaparak, Yahudileri düşman bir topluluk olarak görmek, göstermek doğru değildir. Filistin meselesini bir din ve inanç meselesine indirgemek, sorunun çözümünü olumsuz etkiler. Çok sayıda İsrail vatandaşı ve çok sayıda Yahudi, Filistinlilerin hakkını hukukunu savunmakta. Zaten İsrail’in nüfusunun yüzde 21’i Araplardan oluşuyor. İslam dünyasında son yıllarda Filistinlilerle dayanışma giderek öne çıktı. Mescid-i Aksa, Hz. Ömer Camii gibi çok kutsal mekanların Kudüs’te İsrail’in kontrol ettiği bölge içinde kalması İslam dünyasındaki duyarlılığı artırıyor.
Mescid-i Aksa’da namaz kılabilmek için, dünyanın dört bir yanından Müslümanlar Kudüs’e geliyor. Hannan Aşravi Bu dava, bu üç dinin de ötesinde dünyanın barış ve iyilik isteyen insanlarının ortak davasıdır. Hatırlatırım, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün önde gelen yöneticilerinden Hannan Aşravi Hıristiyan’dı. Aşravi uluslararası platformlarda Filistin’in en önemli temsilcisiydi. Filistin davası hangi inançtan, hangi mezhepten, hangi milletten olursa olsun bir hak hukuk davasıdır. Bu yalnızca Müslümanların davasıdır diye olaya yaklaşmak Filistinlilere haksızlıktır.