Ana SayfaHaberlerAnalizHABER YORUM - İki sessizlik

HABER YORUM – İki sessizlik

1950’lerin ‘Türkiye küçük Amerika olacak’ hayali, Trump dönemi ABD’sindeki gelişmelerle birlikte ‘ABD büyük bir Türkiye oldu’ esprilerine yol açmıştı. Son günlerdeki iki gelişme, iki ülke siyasetinin birbirinden kopya çekerek daha fazla benzeştiğini gösteriyor.

Amerika’da Trump ve Cumhuriyetçiler. Türkiye’de hükümet. Farklı nedenlerle de olsa, ilkinde iki gündür, ikincisinde dün akşamdan başlayarak saatlerdir sessizlik hüküm sürüyor.

ABD’de seçim sonuçları 7 Kasım Cumartesi günü netlik kazandı. Bütün medya kuruluşları Joe Biden’ın kazandığını kabul ve ilân etti. Biden ve Kamala Harris de çıkıp yeni seçilmiş başkan ve başkan yardımcısı olarak konuştu. Diğer ülke ve hükümetlerden tebrik mesajları yağdı. Buna karşılık Beyaz Saray aynı 7 Kasım gününün akşamından itibaren suskunluğa gömüldü. Kaybeden aday olarak Donald Trump’ın tek kelime çıkmıyor ağzından. Sadece, seçimlere hile ve sahtekârlık karıştığına dair tivitler atmaya ve sağda solda kanıtsız iddialarla dolu dosyalar sunarak dâvâlar açmaya devam ediyor.

Türkiye, 8 Kasım Pazar gecesi Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifasıyla sarsıldı. Albayrak istifasını kendi resmî Instagram hesabından duyurdu ve aynı anda Twitter hesabını kapattı. Gene aynı sıralarda, Pelikan grubunun karargâhı olarak bilinen Bosphorus Global’in sosyal medya hesaplarına erişim de kısıtlandı. Bakanın istifa mektubundaki çeşitli Türkçe hatâları gibi, özellikle son paragraflarındaki öfkeli ton da dikkatleri çekti. “At izinin it izine karıştığı”ndan, “Hak ve batılı ayırt etmenin zorlaştığı”ndan söz etmesi, “Cenab-ı Allah… Sonumuzu hayreylesin”le bitirmesi özellikle çarpıcı bulundu. Saray ve aile içinde büyük bir çatışmaya işaret ediyor olabileceği gibi yorumlandı.

Sosyal medyada, acaba gerçek mi diye bir tereddüt yaşandı. Fakat arkasından doğrulamalar geldi ve haber kesinlik kazandı. Yeni Şafak gazetesinin İngilizce sitesine kondu ve hemen sonra kaldırıldı. Bloomberg’de yayınlandı. Gitgide artan yabancı yayın organlarında yayınlandı ve sonunda, New York Times’ın birinci sayfasına da yansıdı. Böylece dünya çapında aleniyet kazandı.

Fakat Türkiye’de, sadece bağımsız veya muhalif mecralarda kendisine yer bulabildi. Halk TV, Sözcü ve Cumhuriyet’le birlikte, Fatih Altaylı da Habertürk’teki gece programının girişinde zikretti. Buna karşılık iktidar medyası tam ve mutlak bir sessizlik içine girdi. Genel yayın yönetmenlerinin personellerine, evet, doğru, biliyoruz, ancak “İletişim Başkanlığı veya Cumhurbaşkanlığı Sözcülüğü ya da Hükümet Sözcülüğünden resmî bir açıklama bekliyoruz” mealinde mesajlar yolladığı anlaşıldı.

Bu tuhaf sessizlik, 9 Kasım Pazartesi sabahı da aynen sürmekte. Olay bir yönüyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin nasıl işlediği veya işlemediğine dair işaretler veriyor. Aynı zamanda, bu düzen ve siyasal kültürde basının nasıl basın olmaktan çıktığını, bu kadar önemli bir haberi dahi yukarıdan izin ve onay almadan veremediğini yansıtıyor. Pravda esprilerine yol açıyor. Hakikatın yerine resmiyetin geçtiğini ortaya koyuyor.

Bu sessizlik kulakları sağır ediyor. 

- Advertisment -