Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIHüseyin Cahit'ten bu yana gazetecilik...

Hüseyin Cahit’ten bu yana gazetecilik…

31 Mart (1909) ayaklanmasında isyancıların baş hedefi o idi. Kendisi, o günü şöyle anlatır: “31 Mart günü evimden çıkmış Laleli Yokuşu’na tırmanıyordum. Meçhul bir adam yolumu kesti. ‘Buralarda dolaşma. Dua et ki seni burada tanıyan yok. Yoksa şimdi parçalarlardı’… Bu arada yokuştan inen bir araba ile karşılaştım. Süleyman Fehmi ve Hakkı Behiç arabadan heyecanla indi. ‘Dön, Cahit şimdi seni de parçalayacaklar’ dediler.

Düşünce ve ifade özgürlüğünün en çok yaralandığı mesleklerden birisi gazetecilik. Osmanlı’nın son döneminde başlayan baskılar, Cumhuriyet döneminde de çok fazla değişmeden devam etti. İlk öldürülen gazeteci Hasan Fehmi’den Uğur Mumcu’ya uzanan bir dönem içinde çok sayıda gazeteci suikastlara uğradı, öldürüldü. Cumhuriyet yüz yaşını geride bıraktı. Gazetecilik mesleki olarak her dönemde baskıya uğradı. Gazetecilik tarihimizin önemli isimlerinden birisi Hüseyin Cahit Yalçın’dır. Yalçın, İttihat ve Terakki Partisi’nin üyesidir. Bu parti, iktidarı darbe yoluyla ele geçirerek bir baskı rejimi kurduğunda, (1913) Hüseyin Cahit itiraz edenler arasındadır.

31 Mart (1909) ayaklanmasında isyancıların baş hedefi o idi. Kendisi, o günü şöyle anlatır: “31 Mart günü evimden çıkmış Laleli Yokuşu’na tırmanıyordum. Meçhul bir adam yolumu kesti. ‘Buralarda dolaşma. Dua et ki seni burada tanıyan yok. Yoksa şimdi parçalarlardı’… Bu arada yokuştan inen bir araba ile karşılaştım. Süleyman Fehmi ve Hakkı Behiç arabadan heyecanla indi. ‘Dön, Cahit şimdi seni de parçalayacaklar’ dediler. Ve isyanın azamet ve dehşetini tarif ettiler… Beyoğlu’na gittim. Öğle üzeri, Arslan Bey gidip vakayı yerinde görmek istedi. Biz kendisine muhalefet ettik, razı edemeyeceğimizi anlayınca ‘İstersen sana revolverimi vereyim’ dedim. Arslan Bey güldü ve alay etti. ‘Revolverin sana lazım bana kim ne yapacak’ dedi. Arslan gitti ve bir daha gelmedi. Zavallı Arslan Bey’i orada Hüseyin Cahit diye öldürdüler.”

Hüseyin Cahit sanılarak öldürülen Muhammed Mustafa Emir Arslan Bey, Meclis-i Mebusan’ın Lazkiye milletvekiliydi…

Hüseyin Cahit’in kaderi

Osmanlı’nın yerini Cumhuriyet aldığında başlangıçta desteklediği yönetime o yine itiraz edenler arasındaydı. Geçmişi sorgularken bir anda karşısına İstiklal Mahkemeleri çıkmıştı. En yakın arkadaşı Maliye Nazırı Cavit, idama gidenler arasındaydı. “Beni ikinci defa yeise İstiklal Mahkemeleri düşürmüştü. Artık memlekette yeni bir hürriyet ve Cumhuriyet devrinin doğduğunu eski muhafazakar ve otokratik devrin hediyesi keyfi idare zihniyetlerinin öldüğünü zannederken mahkeme henüz kalan son ümidimi kırdı. Artık bizde serbest münakaşa ve hürriyet devrinin ebediyen doğmayacağına kani olmuştum… Ben ve benim devrimin adamları ortadan kalkmadıkça yeni bir nesil gelmedikçe bunların tahakkukundan ümitvar değilim. Bununla beraber herhalde bir gün düşe kalka sahili selamete varacağımıza kaniim.”

“Tarihin bize sunduğu en iyi şey, bizde uyandırdığı coşku ve hevestir.” Goethe

- Advertisment -