İstanbul’un yukarıda görülen haritasında sarıyla işaretlenmiş alanlar bazı mezarlıkların yerini gösteriyor. 497’si müslüman, 67’si gayrimüslim mezarlığı olmak üzere toplam 564 mezarlığın bulunduğu İstanbul’da “ölülerimize karşı sorumluluğunu yerine getirmeyi” amaçlayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), toplumun farklı kesimlerinin yakından tanıdığı isimlerin mezarlarını yeniden tasarlamak amacıyla bir yarışma başlattı.
Yarışmanın adı “İstanbul’un Mezarları Tasarım Yarışması.”
Yarışma şartnamesinin giriş yazısı projenin amacını ve farklı kesimlerden ve mesleklerden isimlerin hangi kriterlere göre seçildiğini anlatıyor:
“Ölülerimiz ile ilişkimiz, yalnızca kişisel değil aynı zamanda toplumsal sağlığımız adına da son derece önemlidir; zira, yastaki, uğurlamadaki ve nihayet mezar başındaki buluşma, gerçek bir toplum olabilmemizin de şartıdır aynı zamanda; ancak ölülerimizi birlikte uğurlamak, yasını birlikte tutmak, onları birlikte anmak suretiyle gerçek anlamda bir topluluk oluşturabiliriz. Bu bağlamda, ölülere saygı aynı zamanda geride kalanlara, kayba uğrayan topluluğa karşı da sorumluluğumuzdur. Bir insanın dünyevi varlığının sonu, kalanların birleşmesi, bütünleşmesi için vesiledir bir bakıma; ve bu bağlamda, sevilen ve sayılan her ölü, topluluğun geleceğinin inşa edilmesinde aktif bir rol üstlenebilir.
(…)
“Yarışma’nın bu yılki ilk etabında mezarları tasarlanmak üzere belirlenen isimlerin, yalnızca farklı alanları değil, aynı zamanda farklı toplumsal kesimleri de temsil etmesine özellikle özen gösterilmiştir. Bu bağlamda, İstanbul halkına olduğu kadar ülkemize de mâl olmuş olan bu isimler, kolektif hafızamızı oluşturanların çeşitliliğini, renkliliğini, farklılığını ve bu farklılıkların tümünü kapsayan bütünün zenginliğini bize bir kez daha hatırlatır niteliktedir.“
Yarışmanın ilk etabında mezarları yeniden tasarlanacak isimler arasında Halide Edip’ten Elmalılı Hamdi Yazır’a, Lefter’den Hilmi Ziya Ülken’e, Gazi olayları sırasında oturduğu kahvede öldürülen Alevi dedesi Halil Kaya’dan Mavi Marmara baskınında İsrail askerleri tarafından öldürülen gazeteci Cevdet Kılıçlar’a kadar 20 isim belirlenmiş.
İsimlerin tam listesi şöyle:
ANADOLU YAKASI
Büyükada Rum Ortodoks Mezarlığı
‘Ver Lefter’e yaz deftere’ tezahüratıyla tribünleri binlerce kez inleten Fenerbahçeli efsane futbolcu ordinaryüs Lefter Küçükandonyadis.
Kartal Merkez Mezarlığı
Yergi ve taşlama ustası, sazı ve sözüyle hikâyeleri dillere destan Neyzen Tevfik.
Üsküdar Karacaahmet Mezarlığı
Elinde zili, dilinde kahkahasıyla zihnimizden silinmeyen Hafize Ana rolünü oynadığı Hababam Sınıfı başta olmak üzere filmleriyle, yavrularına anlattığı masallarıyla hafızalara kazınan Adile Naşit.
“Ne ağlarsın benim zülfü siyahım”, “Bunca gamı bunca derdi” gibi eserleri dilden dile dolaşan halk ozanı Aşık Daimi.
Ömrünü tasavvuf musikisine ve Mevleviliğe adayan gazeteci ve çevirmen Nezih Uzel.
Kadıköy Sahrayıcedid Mezarlığı
Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki Kur’an tefsirini yapan Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır.
Tanburi Cemil Bey’in oğlu, folklor hocası, radyocu, viyolonsel virtüözü müzisyen Mesut Ekrem Cemil.
AVRUPA YAKASI
Edirnekapı Mısır Tarlası Mezarlığı
“Bazı yaraların ortasından küçücük bir el / sanki geçmişine çiçek uzatır / bazı yaralardan sızan kanla / tüm geleceğin yıkanır” gibi unutulmaz dizelerin yazarı, kanser nedeniyle 41 yaşında aramızdan ayrılan şair Didem Madak.
Edirnekapı Necatibey Mezarlığı
Abluka altındaki Gazze’ye doğru yola çıkan Mavi Marmara gemisinde İsrail askerleri tarafından öldürülen gazeteci Cevdet Kılıçlar.
Aynı gemideki yol arkadaşı, İHH İnsani Yardım Vakfı’nın eczane bölümünde çalışan Filistin gönüllüsü Necdet Yıldırım.
Edirnekapı Mezarlığı
Olimpiyat oyunlarındaki altın madalyaları silip süpüren, piste her çıktığında bütün bir ülkeyi televizyonların başına kilitleyen dünya şampiyonu halterci Naim Süleymanoğlu.
Topkapı Mezarlığı
Ardından “Gittiğin yerlerden yer tut Optik Başkan / Unutmayacağız seni son holigan” diye besteler söylenen, deplasman otobüslerinin emektar ismi, Beşiktaş tribünlerinin lideri Mehmet Işıklar.
Merkez Efendi Mezarlığı
Türk edebiyatının en büyük yazarlarından, Sultanahmet mitinglerinin hatibi, İstiklal Harbi’nin onbaşısı, Cumhuriyet döneminde liberal fikirleri yüzünden sürgüne gitmek zorunda kalmış, DP milletvekilliği yapmış edebiyat profesörü Halide Edip Adıvar.
Balıklı Ermeni Mezarlığı
17. yüzyılda İstanbul’un ve yangınlarının tarihini yazmış, ‘çelebi’ unvanlı tarihçi Eremya Kömürciyan.
Aşiyan Mezarlığı
Şairlerin “Ölmeme Günü” masasının baş konuğu, Geyikli Gece’nin, Yokuş Yola’nın, Kayayı Delen İncir’in, Göğe Bakma Durağı’nın yazarı Turgut Uyar.
Türk Tefekkür Tarihi’ni yazmış düşünce tarihçisi ve felsefeci Ord. Prof. Dr. Hilmi Ziya Ülken.
Zincirlikuyu Mezarlığı
‘Murtaza’, ‘Hanımın Çiftliği’, ‘Cemile’, ’72. Koğuş’ gibi eserler bırakarak bu dünyadan ayrılan, Bursa Cezaevi’nden arkadaşı Nazım Hikmet’in “Senin sanat sahasındaki her başarın benim zaferim gibi oluyor. Türk milletine, namuslu insanlığa, yurdumuza ve güzelim bir dünyaya layık bir insansın” dediği yazar Orhan Kemal.
Kedilerin en güzel ressamı, yüksek mimar Cihat Burak.
Feriköy Mezarlığı
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’yle yaşadığımız yıkımın yaralarını sardığımız günlerde “Deprem Dede” olarak tanıdığımız Kandilli Rasathanesi eski müdürü, deprem bilimci Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara.
Gazi Mezarlığı
1995 yılında Gazi Mahallesi’nde bir kahvehanede otururken gerçekleştirilen ırkçı katliamda öldürülen Alevi dedesi Halil Kaya.
Sadece ünlülerin değil, sıradan insanların mezarları da tasarlanacak
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın yarışmalar koordinatörü Ömer Yılmaz, İstanbul’un Mezarları Tasarım Yarışması’nı Serbestiyet’e şöyle değerlendirdi:
“Bu yarışmanın her sene yapılmasını, önümüzdeki yıllarda yirmişer mezarlığın yeniden tasarlanmasını hedefliyoruz. Sadece toplumun tanıdığı isimlerin değil, aynı zamanda sıradan insanların da mezarlarının yeniden tasarlanmasıyla kaybettiğimiz insanlara karşı sorumluluğumuzu yerine getirmeyi hedefliyoruz.”
Yahya Kemal: Biz ölülerimizle yaşarız
Tasarım yarışmasının tanıtım bülteninde ilginç bir anektoda da yer verilmiş:
1926 yılında cumhuriyetin Varşova Büyükelçiliğine atanan Yahya Kemal’e bir gün sormuşlar: ‘Türkiye’nin nüfusu kaç?’
Yahya Kemal, ‘80 milyon’ demiş.
‘Nasıl olur’ diye şaşıranların, ‘Efendim, memleketinizde yeni nüfus sayımı yapılmış… On beş milyon kadar imişsiniz’ cevabı karşısında Yahya Kemal tarihe geçen o sözünü söylemiş:
“Ben ölülerimizi de saydım. Zira biz onlarla beraber yaşarız.”