Muhaliflerin bir kesimi, Millet İttifakı etrafında toplanan siyasal partiler kümesinin mevcut duruşunu pek yeterli görmüyor ve cesaretsiz buluyor. İktidar ve ortaklarının ideolojik ve politik salvoları karşısında ürkeklik gösterdiklerini, sallantı içinde kaldıklarını ileri sürüyor.
Bir başka grup ise, partilerin ideolojik ve sınıfsal özelliklerinden hareketle, onlardan köklü demokratik dönüşüm beklenemeyeceğini, hatta iktidara gelmeleri halinde, düzeni bir tür restore etmekten öte rolleri olamayacağını iddia ediyor.
Bu çevreler eleştirilerini dile getirirken, kimi önerilerde de bulunuyor.
Eleştirenlerin önerileri
İlk gruptakiler, HDP ile açık temas, anayasal uzlaşma zemini ve demokratik programla, atalete son verilip, geniş katılımlı etkinlik sürecine girilmesini öneriyorlar. Canlı kitle muhalefeti için partilerin dışına taşıp, toplumsal dinamikleri kucaklayan mücadele hattı öneriyorlar.
İkinci grup ise, Millet İttifakı’na bağlanan umudun ve verilen desteğin doğru olmadığını, hayal kırıklığının kesin olduğunu belirtiyor. Aşağıdan kitle hareketine ağırlık verilmesini, toplumsal dinamiklerin (işçiler, işsizler, yoksullar, çevreciler, kadınlar, gençler, LGBTİ’ler, mülteci ve göçmenler, başta Kürtler olmak üzere farklı kimlikler, vb) ortak ve birleşik mücadelesini önemli buluyorlar.
Şartların önerileri için uygun olduğunu belirtiyorlar. Bazı soruları açıkta bırakmakla beraber, bu çevrelerin işaret ettikleri kimi hakikatler bakımından konuyu ele almak, yakın geleceğin muhtemel siyasal seyrini öngörebilmek bakımından yararlı olabilir.
Milliyetçi tedirginliğin sonu yok!
Milliyetçi rüzgârdan etkilenme Millet İttifakı için bir sorun. İktidar ve küçük ortağı bir süredir, ırkçılığa varan milliyetçilik söylemiyle muhalefeti ve genel olarak toplumu ideolojik basınç altına almaya çalışıyor. Son seçimde, CHP, İyi Parti ve Saadet Partisi ittifak yaparken, HDP sanki dışarıdan destekliyormuş gibi bir görüntü verdi. Seçmen de bunu kabullendi ve o haliyle önemli bir sonuç aldılar.
AK Parti iktidarı ve Cumhur İttifakı, aynı yolu izlemede ısrarlı. CHP ve İyi Parti’ye yönelik operasyonları hep bu nitelikte. Ama CHP, iktidar cephesinin demagojisini umursamayan bir doğrultuya girmiş gibi. HDP’yle ilişkisini daha açık savunuyor. İyi Parti için bunu söylemek zor. İktidarın hamleleri dalgalanmaya yol açıyor ve İyi Parti milliyetçiliğini ispatlama yarışına giriyor.
İktidara giden yol artık milliyetçilik yarışından geçmeyecek. İhtiyacımız olan şey farklı kimlikleri kabul eden, anayasal olarak tanıyan ve yurttaşlık haklarını teslim eden bir demokrasi. Acılı onca deney bunu gösterdi. Millet İttifakı bu hususta iktidar bloğundan farklılaşıyor. İyi Parti’nin, demagojik ve provokatif milliyetçi söylemlerin peşine takılması bu şartlarda uzun ömürlü olamaz.
İttifak bünyesinde İyi Parti’nin anayasal uzlaşma zeminine ve demokratik politik hedeflere bağlaması daha muhtemel görünüyor. Bunun dışına çıkıp iktidara karşı alternatif oluşmasını engellemesi ise siyaseten gerçekçi görünmüyor.
HDP, iktidarın hesabının ve demagojisinin farkında
İttifakın kilit partisi HDP ve seçmeni iktidarın hesabının farkında. Millet İttifakı partileriyle ilişkisinde dikkatli bir diplomasi sürdürüyor. İktidar ise bu partiye karşı suçlayıcı propagandadan, belediyelere el koymadan, Meclis’e milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması fezlekesi yollamadan, yaygın operasyonlardan hiç sakınmadı.
Seçim ve Siyasi Partiler yasalarında değişiklik, güdümlü bir Kürt partisinin kurulması ve nihayetinde şartları zorlayarak partiyi kapattırma gibi seçeneklerin de devreye sokulabileceği siyaset kulislerinde sıkça konuşuluyor.
HDP yönetimi, iktidarın hukuk dışı uygulama ve niyetine rağmen, mümkün olduğunca Millet İttifakı’nın güçlenmesine katkı sunuyor. Türkiye’nin yakın geleceğinin şekillenmesinde bu partinin, böylesi geniş muhalefet bloğu içinde yer alması, yeni bir anayasanın ve ortak demokratik programın oluşumuna katkı sunacak olması büyük önem taşıyor. Gelinen nokta itibariyle, bu gerçeklik bütün muhalif güçler açısından bir turnusol kâğıdı fonksiyonu görebilir.
İttifakın oluşumu tamamlandı mı?
Biraz daha zamana ihtiyaçları olduğu anlaşılıyor. İktidar ise seçim için kendisine en uygun zamanı ve şartları kolluyor. Ama işi ağırdan alacak fazla zamanın olduğu da söylenemez. AK Parti sonrası için ortak tasavvurları henüz tam açıklamadılar. Parlamenter sisteme geri dönme isteği yetmez. Anayasal zemin ve politik program belirsizliğini koruyor. Seçmenlerin öyle bir düzine cumhurbaşkanı adayı ile çıkma halleri ise tuhaf bir durum.
Elbette, kimse bir hamlede bunların halledilmesini beklemiyor. Anayasa ve rejim değişikliği ister istemez seçim sonrasına kalacak. Demokratik bir geçiş programı üzerinde anlaşıp, bunu kamuoyunun önüne getirebilirler. Gri alandaki seçmenleri ikna edecek olan biraz da budur. Örneğin, “Güçlendirilmiş parlamenter sistem”in köşe taşlarının ne olduğu da kamuoyunun tartışmasına açılabilir.
Ayrıca, Millet İttifakı’nın iki önemli eksiği dikkat çekiyor. İlki, Gelecek ve Deva partileriyle ilişkilerindeki belirsizlik. Bu partiler kongre ve kuruluş süreci yaşıyorlar. Zamana ihtiyaçları olabilir. Muhafazakâr seçmeni kucaklamak ve kapsayıcı alternatif oluşturmak için ittifak bünyesine dahil edilmeleri zaruri. İkincisi, toplumsal muhalefetle canlı bir ilişkinin henüz kurulamamış olmasıdır. Birçok kentte değişik meslek gruplarıyla parti lider ve milletvekilleri bir araya geliyor. Ancak, tek tek ve tesadüfü ilişkiler yerine, farklı muhalefet dinamikleriyle sistematik ilişki kurulması aşağıdan gelişen güçlü bir siyasal yürüyüş için gereklidir.
Genel tablo daralan iktidar koalisyonu karşısında, genişleyen muhalefet cephesine işaret ediyor.
Eylemlilik isteği ve beklentisi
Millet İttifakı’nın gecikmeden eylemlilik içine girmesini isteyenlerden söz etmiştim. Canlı ve kitlesel muhalefet hemen herkesin özlemi. Geçen defa Kemal Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu için “Hak Hukuk Adalet” yürüyüşü yaptı ve ardından gelen seçimlerde ciddi başarı kazanıldı. Bugün de toplumsal rahatsızlık hayli arttı. Kararsızların oranı bunun göstergesi.
Türkiye’nin sosyo-politik iklimi önümüze Millet İttifakı’nda ikarşılığını bulan bir muhalefeti getirdi. Bu ittifakta öne çıkan CHP’den güçlü eylemlilik beklenmesi normal karşılanmalıdır. Lakin, AK Parti ve MHP cephesi uzun süredir CHP’yi tahrik ederek, marjinalleştirip sokağa çekmek istiyor. Bu boş bir söz değil, olgularda karşılığı var. Bu parti kriminalize edilip, “terörle işbirliği” iddiası altında ezildiği takdirde, ittifakın dağılmasının kolay olacağı düşünülüyor olmalı. Önceki yıllarda bu politika işledi.
Haklı olmak ve haklı kalmakta ısrar, demokratik siyaset zemininden şaşmamak, toplumsal güçlerle sıkı bağ, bu tuzağı bozabilir. Özellikle CHP’den bu bekleniyor. Otoriter tek adam rejiminde, böyle hesapları boşa çıkarmak kolay değil.
Kitlesel eylemlilikler ise iradi karar ve kurguyla olmuyor. Öyle bir sürecin kendi iç dinamikleri var ve o momenti yakalamaya hem CHP ve diğer ittifak partileri, hem de toplumsal dinamikler duyarlı ve hazır olurlarsa, ancak sonuç alabilirler. İttifak güçlerinin aşağıdan gelişen toplumsal muhalefetle buluşmaları, talepleri ortaklaştırmaları, Türkiye’nin yalnızca iktidar sorununu çözmez, birikmiş bütün önemli sorunlarının çözüm yoluna girmesinde nirengi noktası olabilir.