Erdoğan, grup konuşmasında süreçle ilgili talimat verdiğini döyledi İmralı heyetini övdü: Arkadaşlarımıza, bölücü örgütün lağvedilmesine yönelik çalışmaların dikkatle ve çok yönlü bir şekilde yürütülmesi talimatını verdim. Terör bariyerlerini kaldırarak kardeşlik hukukunu yüceltme amacı doğrultusunda kayda değer bir mesafe alındı. Heyetin temaslarının verimli geçtiğini, siyasi partilerin samimi destek verdiğini görüyoruz.
İmamoğlu, Belediye Başkanı Rıza Akpolat'ın gözaltına alındığı Beşiktaş Belediye Meclisi salonunda konuştu: "Bana hayatı dart etmeye çalışana meydan okuyorum. İBB'ye ve bana ulaşmak ise hedefiniz benim yol arkadaşlarıma ve ailelerine çile çektirmenize, bahaneler yaratmanıza gerek yok. İşte siyasi yasak davam orada! Madem hedefiniz benim, bari burada mert olun. Onayın benim cezamı, milleti rahat bırakın!"
Beşiktaş Belediye Başkanı Ali Rıza Akpolat’ın gözaltına alındığı operasyonla ilgili yeni iddialar ortaya atılıyor. Sabah gazetesi, soruşturmanın merkezindeki Bilginay şirketinin İBB iştiraklerine verdiği büyük ihalelerin de dosyaya girdiğini iddia etti. Milliyet yazarı Zafer Şahin, isim vermeden operasyonun Şişli Belediye Başkanı Emrah Şahan ile İmamoğlu’na yakınlığıyla bilinen Mahir Polat’a, Yalçın Bayer ise Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney’e uzanabileceğini yazdı.
Dolmabahçe Mutabakatı’nda bulunan, Çözüm Süreci döneminin başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan uzun bir aradan sonra ilk kez konuştu: “Devlet Bey'in konuşmasını duyunca elimdeki çatal yere düştü. Yaptığı yüksek siyasettir. Paradigma seviyesinde yüksek seviyesindedir. Tayyip Erdoğan buradan geri duran bir insan değil. Bu işi hükümet yapıyor. Öcalan birçok gizli servisle düşüp, kalkmış, farklı devletlerin desteğini görmüş bir adamı çok küçümseyip de hata etmemek lazım. Öcalan 'devrimci şiddet yok, silah yok, demokratik siyaset' noktasına geldiyse önemli noktadır. Örgütün blok olarak Apo'ya karşı durabileceğini sanmıyorum. Apo örgüt üzerinde etkilidir. Eğer dinlememe gibi durum olursa iyot gibi ortada kalırlar.
Nasıl oldu? Bu devrim fetişizmi nasıl gelişti? Bir halk ayaklanması olarak devrimden, bir bakıma devrimin inkârı demek olan diktatörlüğe ilk yürüyüş nasıl gerçekleşti? Olası çatışma ve pazarlıkların bir tarafındakilere, “devrimse (devrim olduğuna göre) her şeyi peşinen kabul etmelisiniz” demeye getiren bu öz-kutsallık hissi, nasıl Marksist devrim teorisinin sınırlarını da aşıp tamamen keyfî, sübjektif bir belirsizliğe ulaştı?