Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIRize’den 19 Mart hasar tespit raporu

Rize’den 19 Mart hasar tespit raporu

Rize’deki AK Parti seçmenlerinin bile seçimsiz ya da Rusyavari seçimlerin olduğu ve Reis’in bu yöntemlerle hep iktidarda kaldığı bir Türkiye hayali yok. Reis’in 1994’den beri yaptığı gibi seçimleri kazanması, zaten güçlü olduğu için bunlara tenezzül etmemesi gerektiği düşünülüyor. Yani İmamoğlu ile uğraşmak hayallerdeki kudretli Reis profiliyle uyuşmuyor.

Bundan 1 ay önce dedikoduları yayılınca “o kadarını yapmazlar” denileni iktidar yaptı ve İmamoğlu’nun önce 35 yıl önceki yatay geçişini usulsüz bulup üniversite diploması iptal edildi. Hemen ertesi gün İmamoğlu ve 100’ü aşkın kişi yolsuzluk ve terör soruşturmalarından gözaltına alındı ve ardından İmamoğlu tutuklandı. 

Peki, üzerinden geçen 18 hareketli günün sonunda neredeyiz? 

Önce iktidar cephesi açısından bakalım.

Bayram tatilinin bir kısmında Rize’deydim. Rize malum en sağlam Reisçilerin şehri. 

Fakat, muhaliflerin çizdiği gibi biat kültürüyle hareket eden ve hemşericilikten gözü başkasını görmeyen bir seçmen profili Rize’de bile yok.

2018 seçimlerinde AK Parti’nin yüzde 64,8 oy aldığı Rize’de bu oran 2023 seçimlerinde yüzde 53,45’e düştü ve 46 yıl sonra Rize’den Altılı Masa ittifakının da katkılarıyla CHP 3 milletvekilinden birini çıkardı.

2019’da belediyeyi yüzde 72,99 ile kazanan AK Parti, başarılı bulunan başkana rağmen 2024’de ancak yüzde 54 ile kazanabildi. 

Tepki oyları başka pek çok muhafazakar, AK Partili şehirde olduğu gibi yüzde 18 alan Yeniden Refah’a gitti. CHP, Lazların yaşadığı üç ilçede belediyeleri kazandı. 

mamoğlu’nun tutuklanması sonrası Rize için büyük ve coşkulu eylemler yapıldı. 

Şehir dışından gelen öğrencilerin ve memurların eylemleri kalabalıklaştırdığı söyleniyor. 

Yani bu hemşericilikten değil, CHP’lilikten kaynaklı bir tepki.

Rize’deki AK Partililer ise uzun süredir İmamoğlu’na tabiri caizse gıcıklar. 

O yüzden İmamoğlu’nun başına gelenler bile onu onların gözünde mağdur etmemiş gözüküyor. 

Ama yöntem konusunda bu kadar rahat değiller. 

Mesela sık sık “Diplomasının iptal edilmesi yetmiyor muydu, gerek var mıydı” diye tutuklamayla biten operasyon sorgulanıyor. 

Özellikle de ekonomiye etkileri ve yaşanan sokak olayları yüzünden “değer miydi” tepkisi geliyor. 

İmamoğlu’na terör suçlamaları kimsenin gündeminde değil, yolsuzluk iddiaları konuşuluyor. Ama akıllarda fazla bir iddia kalmamış gözüküyor, yolsuzlukla ilgili cümlelerin hemen ardından “yapmayan yok ki, bizimkiler de yapmıyor mu” cümleleri geliyor.

Rize küçük bir şehir olduğu için herkes birbirini tanıyor. 

Soruşturmanın firari sanıklardan biri Rize’de bilinen bir esnaf ailesinden. Hızlı zenginleşme hikayesi , Youtube’daki bir kanalda anlattığı lüks saat koleksiyonu, özel jetle Batum ziyaretleri konuşuluyor. 

Ama şahsi tanıklıklar dışında yolsuzluk iddialarıyla ilgili bilinen çok az şey var: Murat Ongun’un asansörlü evi, İmamoğlu’nun villaları, bakkaldan alınan milyonluk ihaleler…

Daha fazla ayrıntı ve bilgi yok. Rize’de bile iktidar medyasında 24 saat dillendirilen iddialardan akılda pek bir şey kalmamış. Bir ara TRT’nin açık olduğu bir ev oturmasında TRT Haber’de İmamoğlu yolsuzluk dosyalarının tartışılması ayıplanıyor. Sonra Melih Gökçek’li cümleler izliyor bu ayıplamaları…

Kötü ve aleni propagandanın müşterisi az. Ama muhalif kanallardaki canhıraş “yolsuzluk yok” savunmalarının da CHP’liler dışında itibarı düşük. 

Kimse siyasetçilere kefil değil.

Belediye ve yolsuzluk ikilisini birbirine yakıştırıyor halkımız.

O iddialardan çok İmamoğlu’nun babasının kan dondurucu bedduası akıllarda kalmış ve tepki çekmiş. 

Bir de Rize’de herkesin tanıdığı ve sevdiği İsmail Saymaz’a haksızlık yapılması…

Ama her siyasi konu hızlıca yeniden ekonomiye geliyor. 

Rize’de bile kiralar 20 bin TL’den başlıyor. Şimdiden kurban fiyatlarından şikayetler var.

Erdoğan’ın kredisi hala büyük ama ümitler azalıyor.

Peki muhalefet ümit olabilir mi?

Rize’deki AK Partililerin bile tam olarak savunamadığı İmamoğlu soruşturmasından sonra CHP’nin sokak eylemlerine ama ondan daha fazla boykot kampanyasına tepki büyük. 

Boykot çağrısı, alışveriş boykotu iktidara değil devlete, Türkiye’ye, ekonomiye karşı bir saldırı olarak görülüyor.

O çağrı havayı değiştirmiş. 

Ülker’in listede olması, Esspressolab’ın boykotun merkezine yerleşmesi, Sleepy mendil, Kilim halının orada ne işi olduğu sorgulanıyor ve sonunda bulunan cevap; dindar ve AK Partili olmaları. 

Bu da eski hatıraları canlandırıyor. Çünkü Ülker 28 Şubat’ta da askerlerin irtica listelerindeydi. 

Boykot çağrıları ve sonrasında sosyal medyada yaşanan linçler kültür savaşının ateşine odun atmaktan başka bir işe yaramamış. 

Popüler figürlerin başına gelenler yakından izleniyor. 

Gökhan Ünver’in bu kadar popüler olduğunun ya da Teşkilat dizisinin izlendiğinin farkında değildim. 

Bu kamplaşmanın popüler kültüre ve siyasetsiz gündelik hayata sirayet etmesinden insanlar memnun değil. 

Günün sonunda muhalefetin öfkesini sadece iktidara değil, muhafazakarlara, AK Parti seçmenlerine de yönelttiği görülüyor, hissediliyor ve bu kontrolsüz öfke yolsuzluk iddialarından daha fazla ikna edici. 

Ama Rize’deki AK Parti seçmenlerinin bile seçimsiz ya da Rusyavari seçimlerin olduğu ve Reis’in bu yöntemlerle hep iktidarda kaldığı bir Türkiye hayali yok. 

Reis’in 1994’den beri yaptığı gibi seçimleri kazanması, zaten güçlü olduğu için bunlara tenezzül etmemesi gerektiği düşünülüyor. Yani İmamoğlu ile uğraşmak hayallerdeki kudretli Reis profiliyle uyuşmuyor. 

Ülkenin ve ekonominin dünyanın bu şartlarında operasyonlarla gerilmesi ağızlarda kötü bir tat bırakmış. 

O yüzden AK Partililer, muhalif akrabalarla tartışırken, İmamoğlu’nun babasının bedduası dışında tutunacak fazla bir dal bulamıyor.

İlginç bir şekilde Rize’deki muhafazakar-milliyetçi seçmenlerde Mansur Yavaş, İmamoğlu’ndan daha itibarlı. Özgür Özel ise klasik bir CHP’li ve solcu olarak görülüyor. 

Yani son seçimde Yeniden Refah’ı ikinci parti yapan Rizeli AK Partililerin hoşnutsuzluğu sürüyor. 

Reis’e vefa hissi ile Reis’in alternatifinin olmaması arasında kalmış bir memnuniyetsiz Reisçilik bu. AK Partililik ise artık sadece “CHP gelmesin”cilikten ibaret…

- Advertisment -