Avrupa tüm dünyaya sömürgecilik dehası ile hükmetmiş, katliamlar yapmıştı. Aynı Avrupa içeride ırkçılıkla Avrupalı kendi vatandaşlarına soykırım uygulamıştı. Avrupa’nın sömürgeci ve ırkçı bu iki perspektifinin kesişim noktasında dünyanın en büyük terör örgütü doğdu. Avrupa kökenli bu terör örgütü çağdaş ve sofistike idi.
Devletsizliği tüm sorunlarının sebebi olarak gören bir hastalıklı mağduriyet zamanla üstünlükçü bir ideoloji olarak metastaz oldu. Mağduriyetin arkasına saklanan bir sömürgecilik fikri Avrupa dışına işgalci olarak göç etti. Gittiği mahallede hem terör estirdi hem de mağduru oynadı. Tepeden tırnağa silahlı ve ırkçı bu saldırı örgütü propaganda gücüyle kendisini mağdur gibi göstermeyi başardı. Bu şeytani milliyetçilikte din, insanlık, hukuk herşey birer bahane ve araçtan ibaret olacaktı. Aşağı görülmenin yolaçtığı bir travmanın tetiklediği bir üstünlükçü bencilliğin zorbalığı sözkonusu idi. Eziklik hıncı eşi görülmemiş bir barbarlığın temeli oldu.
Özetle mazlum dini kimliğinden ve kendi tarihsel kimliğinden utanan bir kısım insanın kurduğu bu terör örgütü serikatil olmayı seçti. Nazinin gaddarlığını, mazlumun acınırlığının arkasına sakladı. Nazi’den daha sinsi bir zulüm makinası ortaya çıktı: Ağlak ve gaddar.
Bu terör örgütünü işgal ettiği topraklardan ibaret sananlar hata ediyor. Daha büyük hatayı bu örgütün daha batıdaki başka zahiren büyük güçlerin garnizonu veya tetikçisi olarak görenler yapıyor. Hakkındaki gerçekleri bir komplo teorisi olarak sunmaktaki harikulade başarısı sayesinde gizli kalan gücünü ve ikiyüzlülüğünü artık gizleme ihtiyacı bile hissetmiyor. Bugüne kadar eğitimli insanlara komplo teorisi diye sunularak dalga geçirtilen ne kadar şey varsa hepsinin gerçek olduğunun ortaya çıktığı bir zamandayız.
İhtiyaçtan inen bir maskenin açığa çıkardığı bir ideolojik canavar ile karşı karşıyayız. Peki kim olarak? İnsanlık olarak. Bu tehdidin sadece bir bölgeye veya bir dine yönelik olduğunu zannedenler sadece şimdiye baktıkları için öyle görüyorlar. Halbuki bu tehdit bütün insanlığa yönelik bir tehdit. Bu biraz boş laf gibi gelebilir. Ama sözkonusu ideolojiye yakından baktığınız zaman şunu görürsünüz: Bu üstünlükçü ideolojinin mağduru olarak sizin Müslüman olmanız burada bir detaydır. Irkçılıkla sarhoş ve elinde bıçakla etrafındakileri bıçaklayan birinin muhatabının kim olduğu sadece bir kazadan ibarettir. Size tesadüf etmiştir. Ama amaç kim olursa olsun yoluna çıkan herkesin bıçaklanmasıdır.
Şimdi gelelim soruya: Sırada Türkiye mi var? Buna kahkaha atarak gülecek ve sizinle dalga geçecek cahil insanlar olacaktır. Bu kadarlık nüfusla mı diye soracaklar. Asıl gülünecek olanlar tam da bunlardır. Sırayla gidiyor ve yolda Türkiye var. Ama bu çoğu insan için bir yeni bilgi sayılmaz. Çünkü bunu sadece hissen farkedenler veya ideolojik sebeplerle otomatik olarak düşünenler vardır. Asıl mesele bunun aslında stratejik olarak sözkonusu olduğunu düşünebilmektir. Türkiye’nin terörün hedefi olacağı tartışmadan varestedir. Ancak terör örgütünün mahiyetini anlamak açısından Türkiye’den sonraki hedefin kim olacağı sorusu daha ilginç sorudur.
Terör örgütünün Avrupa’nın veya başka bir kıtanın tetikçisi, maşası olduğu yaygın bir kabuldur. Hatta bu kabul bizzat örgüt tarafından bile teşvik edilir. Ancak tasavvuru zor olan gerçek şudur: Tam tersine onlar maşadır. Batılı siyasetçilerin kahir ekseriyeti terör sevgisinden serikatilleri alkışlıyor değildir. Onların hepsi korkusundan köleleştirilmiş ve tetikçi haline getirilmiştir. Yoksa tam kadro ayakta ellerini patlatırcasına serikatil alkışlamak, eğer Kuzey Kore’de değilseniz sadece ve sadece görünmez bir Kuzey Kore’de yaşatıldığınız anlamına gelir.
Beladan kurtulmak isteyenler ile belasına bulmak isteyenlerin yaptığı işbirliği kimseyi yanıltmamalı. Belayı musallat ettikleri coğrafyadaki tüm devletler paralize edilip köleleştirildikten sonra ortalık durulmayacak. Çünkü mevzu siz değilsiniz. Gösterinin devamı herşeyi batı komplosu sananları şaşırtacak. Bizzat Avrupa’ya yapılacak bugün yakın yerlere yapılanlar. Avrupa’yı hak ile yeksan etmek isteyecek bu terör bir gun. Ve eğer gelebilirse, gün gelecek süpergüç koltuğunda oturan memleket bile terör örgütünün saldırısına uğrayacak. Ahmak insanların bu adam ne yazdığını biliyor mu diye alaya almaları pahasına söylenmeli söylenmesi gereken acı tespitler.
Terör örgütünün ideolojisi kendi üstünlükçülüğü ve etrafın köleleştirilmesi ile ilgilidir. Sizin dininizle ilgisi ya yoktur ya da çok azdır. İşin ilginç tarafı terör örgütünün ideolojisinin de dinle ilgisi ya yoktur ya da çok azdır. Sadece Müslüman coğrafya değil Batı toplumları da bir kuşatma altındadır. Kurumlar çağında kötülüğün sıradanlığı bir örgütün yüzmilyonları esir almasına imkan tanımıştır. Özellikle süpergüç bağlamında bunu kırabilecek tek makam mağdur ülkedeki başkanlık makamıdır. O da öyle bir gücün bir şahısta toplanabilmesi dolayısı iledir. Bu makamı işgal eden adamın tek avantajı “şahıs” olmasıdır. Bu yüzden o şahısın içinde o ülkenin vatanseverleri ile terör örgütünün kuşatma güçleri arasında görünmez bir içşavaş yaşanıyor. Bunun çıktıları da size ortadünya siyasetleri olarak yansıyor.
İnsanlığın bu hastalıklı ideolojiden kurtulması o ideolojiye bulaşmış insanlar dahil bütün insanlık için en acil meselelerden biridir.