“Auf die Barrikaden!” (Haydi barikata!)”
36 yaşındaki Ortadoğu uzmanı, Rosa Luxemburg dövmeli feminist solcu Heidi Reichnnek, Nazilerin adım adım yükselişine karşı halkı örgütlemeye çalışan Alman solunun panik ve heyecanını andıran ateşli meclis konuşmasını iki ay önce bu cümleyle sonlandırmıştı.
Heidi Reichnnek’in bu konuşması, aşırı sağcı AfD hariç herkesin birbiriyle saygılı bir şekilde anlaşamadığı, uzlaşamamakta uzlaştığı sakin meclisin atmosferini bozmuştu, fakat Sol Parti’nin genç yıldızının öfkesi aslında tam da meclis teamüllerinin zedelenmesine yönelikti. Afgan bir göçmenin işlediği bıçaklı saldırının ardından merkez sağ muhafazakar CDU’nun lideri Friedrich Merz, yaklaşan seçimlerde seçmeni aşırı sağcı AfD’ye kaptırmamak ve Yeşiller-Sosyal Demokratlar-Liberaller koalisyonunu zorlamak adına ilticayı zorlaştıran bir göçmen reformu önerisi vermiş, ilk tur oylamada AfD de CDU vekilleriyle birlikte hareket etmiş, böylece AfD’ye yıllardır uygulanan “siyasi izolasyon” taktiği geride bırakılmış, her ne kadar sonrasında Merkel’in de müdahalesiyle geri adım atılsa da teklif ilk turda geçer oy almıştı.

Genç kadın bu iş birliği üzerine öfkelenmiş ve meclis kürsüsünden doğaçlama bir konuşmayla AfD ile iş birliği yapan Merz’i eleştirmişti. Heidi’nin konuşması sadece TikTok’ta 7 milyon izlendi. Bu konuşmanın ardından anketlerde %3 civarı seyreden Sol Parti, %8’lere çıktı, partinin federal seçimlerdeki birinci sıra adayı olarak gösterilen Heidi Reichnekk sadece Instagram’da 130 bin yeni takipçi kazandı, partiye 90 bin yeni üye kaydoldu.
36 yaşındaki genç kadın, sadece konuşmasıyla baraj altı kalma riski taşıyan bir partiye can simidi olmamış, aynı zamanda komünist Doğu Almanya’nın otoriter tek partisinin halefi olan Sol Parti’yi kozmopolit Berlin’le, partiye mesafeli duran Batı Almanya metropolleriyle tanıştırmıştı. Günün sonunda Sol Parti, seçimden kısa bir süre önce dünyadaki her sol hareketin kaderini yaşayıp fraksiyonlara bölünse ve içerisinden büyük istifalarla yeni bir parti çıkarsa da oylarını arttırdı, %8.8 oy alarak 64 vekil kazandı, hem oyunu hem vekil sayısını ikiye katladı.
%20’lere ulaşan aşırı sağcı AfD’nin ana muhalefet partisi olması karşısında Alman soluna küçük de olsa önemli bir teselli fırsatı sunan bu başarının en büyük mimarı şüphesiz bir şekilde TikTok ve Z kuşağını sosyalizmle tanıştıran Heidi Reichnnek.
Tahrir’in ateşi, Sol’un bakiyesi

Almanya’nın doğusunda doğup, batısında büyüyen 36 yaşındaki Heidi Reichnnek, işçi sınıfı bir ailenin çocuğu. Lisans eğitimini Ortadoğu Çalışmaları ve Siyaset Bilimi üzerine yapan genç kadın için dönüm noktası ise Arap Baharı. Lisans eğitiminin son senesini Mısır’da geçiren Reichnnek, Tahrir’de başlayan Mübarek karşıtı gösterilerden etkilenerek hem gençlerin siyasete katılımı hem de protesto kültürü üzerine uzun bir süre kafa yordu, ardından aynı üniversitede yüksek lisans yaptı ve İslamcılık ve Selefilik üzerine araştırma projelerine katıldı. Akademinin ardından Merkel’in kararıyla Almanya’ya gelen Suriyeli göçmenlere yönelik sosyal projelerde görev alan Reichnnek aslında tam da bu nedenle sıkı bir entegrasyon ve göçmen savunucusu. Suriyeli çocuklara Almanca öğreten, çocukların eğitim hayatından kopmaması için uğraşan Reichnnek aşırı sağın yükselmesi üzerine 2015’te Sol Parti’ye katıldı, kısa bir sonra hızlıca yerel siyasette yükseldikten sonra 2021 seçimlerinde Bundestag’a, yani federal meclise girdi.
32 yaşında meclise giren Heidi Reichnnek partisinin en kötü seçim sonuçlarından biri vesilesiyle vekil seçilmişti. Parti %5 barajını aşamamış, fakat en az üç dar seçim bölgesinde vekil kazandığı için barajı geçmiş sayılmıştı. Partinin önceki seçimlere göre vekil sayısı yarıya düşmüş, elde kalan 39 vekil de kısa bir süre sonra birbirine girmişti.
Partinin karizmatik liderlerinden Sahra Wagenknecht, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte farklı bir yol seçmiş, Doğu Almanya döneminde Stasi’ye muhbirlik yapmakla suçlanan sekter orta yaşlı erkeklerin egemen olduğu parti yoğun bir ideolojik ayrımın eşiğine gelmişti. NATO karşıtı Sahra Wagenknecht, Rusya’nın işgalini yüksek perdeden kınamamış, yaptırım kararlarına karşı çıkmış, Alman ekonomisinin Ukrayna politikaları nedeniyle olumsuz etkilendiğini ileri sürmüştü. Bu ayrım Wagenknecht ve beraberindeki 10 Sol Partili vekilin istifa etmesi ve BSW adında yeni bir muhafazakar-sol parti kurmasıyla sonuçlandı.

Sol Parti’den ayrılıp BSW’yi kuran Sahra Wagenknect.
Wagenknecht eski partisini, yoğun bir şekilde LGBTİQ+ ve kadın haklarını gündeme getirdiği için kimlikçi ve “woke” olmakla, NATO ve İsrail’i yeterince eleştirmemekle, Ukrayna konusunda yeterli tepki göstermemekle, fakat en önemlisi göç meselesinde fazla özgürlükçü olmakla suçlamış, ekonomi politikalarında klasik sol, göç, aile gibi meselelerde sağ, Rusya konusunda ise ılımlı bir tutum sergilediği yeni bir platform kurmuştu.
Wagenknecht’in kimlik politikalarına mesafeli muhafazakar ve Rusya sempatisi yüksek vekillerle beraber partiden gidişi, vitrin yüzü uzun bir süredir Doğu Almanya döneminde Stasi ile iş birliği yapmakla suçlanan orta yaşlı bürokrat sıkıcılığındaki Sol Parti için de bir “tazelenme” fırsatı yarattı ve işte Heidi Reichnnek gibi genç partililer bu ayrılıkla beraber daha görünür oldu.
Sol Parti için bu tazelenme hayati bir meseleydi. Zira, BSW anketlere göre %5 barajını aşıyor ve içinden çıktığı Sol Parti’yi barajaltı bırakıyordu. Halihazırda oyları 2021’den beri düşüş trendinde olan Sol Parti için yolun sonu görünmüştü.
İmdatlarına TikTok yetişti.
TikTok’ta like, sokakta broşür
Koalisyon hükümetinin dağılmasıyla erkene alınan genel seçimlerde Sol Parti, iki temel strateji belirledi. Öncelikle partinin üç ağır topu sayılabilecek emektar solcu abisini (Gregor Gysi, Bodo Ramelow ve Dietmar Bartsch) seçilebilecek dar seçim bölgelerinden aday gösterdi ve böylelikle barajı aşamasalar dahi meclise girebilme imkanını yakalamayı amaçladı.

“Die Linke”nin barajı aşmak için öner sürdüğü üç solcu abisi
İkinci strateji ise anketlerde %20’lere yükselerek ikinci parti konumuna gelen, Elon Musk’ın ve ABD başkan yardımcısı JD Vance’nin desteğini alan aşırı sağcı AfD’ye karşı oluşan panik rüzgarı sayesinde %5 barajını aşmaktı. Bunun için federal adaylık listesinin birinci sırasına Heidi Reichnnek ve Jan van Aken aday gösterildi.

Heidi Reichnnek ve Jan van Aken
Reichnnek, van Aken ve parti liderleri partinin klasik sol parti programını bu seçimde çok daha somut ve çarpıcı sloganlarla oluşturdu. “Herkes yönetmek istiyor. Biz değişim istiyoruz.” sloganıyla artan kira ve enflasyona yönelik somut ve basit anlaşılır çözümler hem TikTok’ta hem de broşürler de çarpıcı ve kısa cümlelerle aktarıldı: “Eğer kiran çok yüksekse, ev sahibin mutludur.”, “Fiyatlar yüksekse, birileri cebini dolduruyordur.”, “Emeklilik maaşın düşükse, Scholz sözünü tutmamıştır”. Sosyal Demokratları ve Yeşilleri seçim vaatlerini tutmamakla, daha adil bir ekonomik düzen kuramamakla eleştiren Sol Parti’nin seçim platformu da oldukça tipik bir sol programdı.

Sol Parti’nin (Die Linke) Türkçe seçim broşürü
Kira zamlarının altı yıl boyunca yasaklanması, kira zam artışına ulusal bir sınır konulması, ısıtma masraflarının düşürülmesi, sosyal konutların artması, temel gıda ürünleri, temizlik ürünleri ve otobüs-tren biletlerindeki KDV’nin kaldırılması, tekelleşme kanunlarının sıkılaştırılmasıyla market fiyatlarının denetlenmesi, zenginlerden daha çok, yoksullardan daha az vergi alınması, yeni varlık vergilerinin kabul edilmesi, 40 sene çalışanlara emeklilik hakkı verilmesi, silahlanma bütçesinin azaltılması, Ukrayna ve Gazze’de ateşkesin sağlanması, asgari ücretin arttırılması, iklimle mücadele tedbirlerinin bedelinin zenginler ve şirketlere yüklenmesi, iltica hakkının ve göçmenlerin çalışma izninin korunması.

Heidi Reichnnek, işçi sınıfına selam yollamak için seçilen eski bir fabrikada açıklanan bu parti programını Şubat 2025’te başladığı podcast programında, TikTok videolarında, neredeyse her akşam düzenlediği gençlerin yoğun bir şekilde katıldığı 1000 kişilik salon toplantılarında tekrarladı, basit ve eğlenceli içeriklerle anlattı. Daha önceden beri partinin savunduğu bu seçim sloganlarının yanı sıra özellikle partinin genç ve yeni kanadını “kimlikçilikle” suçlayanların ayrılmasının verdiği rahatlıkla çok daha özgün ve yoğun bir şekilde feminizm, LGBTQ+ ve göçmen hakları konularına ağırlık verdi; özellikle kentlerde yaşayan, AfD’nin yükselişinden tedirginlik duyan kadınlara, gençlere, eşcinsellere ve Müslümanlara seslendi. Bir yandan sol ekonomik politikaları savunurken diğer bir yandan AfD’nin tedirgin ettiği, çeşitli hak kazanımlarını riske attığı, hatta açıkça hedef aldığı birçok grubun da doğrudan kalbine seslenecek kimlik politikalarını ve söylemlerini açıkça kullanmaktan geri durmadı. Trans haklarından Müslümanların sorunlarına birçok konuda AfD ve BSW’nin “woke” diyebileceği tutumları benimsedi, hızlı bir şekilde bu tür hedef gruplarının dikkatini çekti.
Yoğun bir sosyal medya kampanyası, partiye Reichnnek’e hayran olduğu için üye olan gençlerin kapı kapı gezdikleri saha çalışmalarının etkisi ve partinin göçmenlerden, gençlerden oluşan yeni vitrin yüzleri böylece işe yaradı. Aralarında Kreuzberg doğumlu Ferhat Koçak’ın da bulunduğu altı Sol Partili dar seçim bölgelerinde birinci olarak doğrudan meclise girerken, Sol Parti Berlin’de %20 oyla birinci oldu, Doğu Almanya dışında bulunan büyük metropollerde oy artışı yakaladı, özellikle şehirli kadınlar arasında %35’lere ulaştı, göçmenlerin ve Müslümanların yaşadığı mahallelerde oyunu arttırdı.
Sandık çıkış anketlerine göre ise en büyük başarıyı 18-24 arası gençlerde elde etti. Sol Parti, gençlerde %25 oyla birinci olurken zirveyi aşırı sağcı AfD ile paylaştı. AfD gençlerin %21’inin desteğini alarak ikinci oldu.

Özellikle gençler arasında eğilimin oluşması pek tuhaf değil. Zira Yeşiller-Sosyal Demokratlar-Liberaller koalisyonu Almanya’nın yaşadığı sorunlar karşısında pek iyi bir sınav veremedi. Ülkenin temel sorunlarına, ekonomik meselelerine, güvenlik endişelerine yanıt veren çözümler sunamadı. Bu kötü koalisyon tecrübesinin ardından ise seçimlerde halka anlatacakları vaatler ve öneriler konusunda zorlandılar, bir hikaye üretemediler.
Sol Parti soldan, AfD ise sağdan mevcut düzene yönelik öfkeyi halkın anlayabileceği basit çözüm önerileri ve en önemlisi siyaset açısından başarılı görülebilecek “sahici” hikayelerle mobilize etti. Bu sahici hikaye, AfD için nefreti, Sol Parti içinse karşı mücadele motivasyonunu körükledi.
Böylece aslında Afd ve Sol Parti, merkez partilerden kopan oyları topladı, umudunu kendi partilerinden farklı gerekçelerle çeken insanları bünyesine kattı.
Die Linke (Sol Parti) bu nedenle içerisinden %4.9 oy alıp çok az bir farkla baraj altı kalarak meclise giremeyen BSW’yi çıkarmasına rağmen oyunu neredeyse ikiye katladı ve yaklaşık %9 oy alarak mecliste güçlü bir muhalefet grubu oluşturdu.
İçinden koskoca bir parti çıkmasına, bölünmesine rağmen düştüğü yerden katlanarak çıktı; yeni seçmenler kazandı, Doğu Almanya’dan Batı’ya açıldı.
Fakat küllerinden doğan Alman solunun esas sınavı şimdi başlıyor.
İşçiler sağa, burjuva sola
Sol Parti’nin yeniden yükselişi, Alman solu için tek başına yeterli bir sonuç değil. Aşırı sağcı AfD %20 oyla ana muhalefet partisi konumunda. Rekor bir sandalye sayısına sahip. 152 vekille büyük ihtimalle yakın zamanda kurulacak CDU/CSU-Sosyal Demokrat büyük koalisyonunun karşısında yer alacak ve çok sert bir muhalefet yapacak. Her yaşanan krizde, göçmenlik, sosyal devlet gibi uyuşmazlıklar karşısında radikal ve basit bir dille aşırı sağ çözüm önerilerini savunacak, oyunu arttıracak.
AfD’nin yükselişi şimdilik Sol Parti’ye yaradı, Sol Parti metropollerde yaşayan solcular, kadınlar, göçmenler, eğitimli kitleler arasında yükseldi. AfD ise artık işçi sınıfının, eğitim seviyesi düşük seçmenlerin partisi. Sol Parti esas dayanmak istediği seçmen kitlesine henüz ulaşamadı. Sol Parti, bütün platformunu kendisini baz alarak oluşturduğu seçmen kitlesini her seçimde aşırı sağa kaptırıyor. AfD, Almanya’nın en büyük işçi partisi.

İşçilerin %38’i aşırı sağcı AfD’ye, %8’i Sol Parti’ye oy verdi.
Fakat önlerinde büyük bir fırsat var. Koalisyona girerek, Dışişleri Bakanlığını Gazze soykırımı esnasında devralarak ve iklim değişikliğiyle mücadelenin ekonomik yükünü işçi sınıfının sırtına yüklediği algısını besleyerek kendi değerleriyle çelişen Yeşillerin üstlenmekte zorlanacağı “demokratik” muhalefeti Sol Parti devrabilir. Sosyal Demokratlar ve merkez sağcı CDU/CSU, ülkenin sorunlarına kapsayıcı çözümler bulmak için uzun müzakereler yürütürken Sol Parti, AfD’nin sosyal medya ve kampanya taktikleriyle sol açıktan bir alternatif dünya modelini seçmene sunacak.
Böylece mevcut düzene, sisteme, müesses nizama yönelik genel kamuoyu öfkesini daha çoğulcu, daha kapsayıcı ve adil bir düzene mobilize etme fırsatını yakalayacak.
Ama şimdiden “gerçek sol bu değil”, “sistemin araçlarını kullanıyorlar”, “popülizm ve kimlikçilik yapıyorlar”, “sömürüyü meşrulaştırıyorlar” gibi suçlamalar, tartışmalar başladı bile.
Halk desteğini arttıran her sol hareketin makus talihi, önce soldan esen tekfir rüzgarlarını göğüslemek, ardından da fraksiyonlara bölünmeden büyüme ivmesini devam ettirmek sanırım. Gerçi Alman solcuları şanslı. Hem sokakta hem sosyal medyada bitmeyen bir enerji, akıcı bir uslüp ve kıvrak bir yaratıcı zekayla siyaset yapan genç Heidi’leri; TikTok dahil her türlü mecrayı küçümsemeyen, her kapıyı çalınmaya, herkesi broşür dağıtmaya değer gören, mesajın içeriği kadar nasıl iletildiğine de kafa yoran yeni bir siyaset anlayışları var.
En azından yükselen aşırı sağa karşı Alman solunun bir panzehiri var gibi. Zira havaya kalkan sol yumrukların görülmesi ve atılan öfkeli sloganların duyulması için sağ elde bir telefonun, ekranda açık bir TikTok hesabının ve yüzlerinde ise kocaman bir gülümsemenin olması gerektiğinin farkındalar. Sanırım tam da bu nedenle koskoca bir partinin kampanyasını büyük mücadeleleri atlatmış tecrübeli solcu abilere değil de 36 yaşındaki genç bir kadına emanet ederken hiçbir tereddüt yaşamadılar.