2001 yılından bir gazete birinci sayfası. Ekonomik kriz Türkiye’yi vurmuş. IMF acı reçetesi uygulamada.
Hala aynı hamasetle yazan yazarlardan biri suçu IMF memurunun titiz ve bürokratik sorgusunda bulmuş.
Cem Uzan’ın sahibi olduğu gazetenin manşetinde Hülya Avşar ve Kaya Çilingiroğlu’nun boşanma kararı var.
Sürmanşette ise daha kurulmamış bir partinin yeni transfer haberi:
“Her gün bir transfer: Tayyip Erdoğan, daha parti kurmadan milletvekili transferine başladı. Meral Akşener, DYP’den istifa edip, Erdoğan’ın safına katıldı. 28 Şubat sürecinde iktidarı bırakmak zorunda kalan Refahyol Hükümeti’nin İçişleri Bakanı Meral Akşener, Tansu Çiller’i terk etti. Abdullah Gül’ün bürosunda basın toplantısı yapan Akşener, “İnşallah Cenab-ı Hak bizleri utandırmaz” dedi. Akşener, kurulacak partide genel başkan yardımcısı olacak.”
Gazetenin birinci sayfasında boydan bir resmi konmuş 21 yaşındaki başarılı genç kızı ise o habere kadar sadece yakınları, hocaları ve arkadaşları tanıyordu.
“Türk, Övün, Çalış, Güvenme” başlıklı haberden okuyalım:
“Amerikan üniversiteleri “karşılıksız burs” vermek için onun peşinden koşuyor. Ama o Türkiye’de kendinse ücretsiz staj yaptıracak firma bulamıyor. Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği’ni bu yıl birincilikle bitirdi. Birinciliği sırf bu yıla ait değil. O aynı zamanda üniversiteden son 10 yılda en yüksek dereceyle mezun olan tek öğrenci. Bitirme tezi “NATO Helikopter Projesi”ni dünyanın en ünlü bilim adamları inceledi, hayran kaldı. Proje örnek seçildi. Projeleri okuldaki başarısı ve bitirme derecesi Amerika’daki ünlü üniversitelerin dikkatini çekti. Dokuz ayrı üniversite ona karşılıksız onursal doktora bursu vermek için sıraya girdi. Princeton Üniversitesi’nde karar kıldı. Ancak Amerika’ya gitmeden önce dönüp büyük işler başarmak istediği Türkiye’de bir ay ücretsiz staj yapmak istedi. 10 ayrı Türk firmasına staj başvurusu yaptı. Hepsinden aynı yanıtı aldı: “Hayır”
Haberde anne ve babasıyla birlikte görünen genç kız ise hayal kırıklığını şöyle anlatmış:
“Türkiye’de ben hayal kırıklığına uğradım. Bizi devlet yetiştirdi ama sahip çıkmıyor. Ücretsiz staj için pek çok şirkete başvurdum ama reddedildim. Bilginize değil, arkanızda kim var ona bakılıyor. Başarıma ne bir Türk şirketi ne de yatırım kuruluşu sahip çıktı. İngiltere’deki uluslararası yarışmaya katılabilmek için 300 dolarlık uçak parasına kimse sponsor olmadı. Günlerce evde bavulum hazır bekledim. Sonuna uçak biletini üniversitem aldı. Ve Türkiye yarı finale kaldı. Türkiye’de doktora yapmak istiyorum ama hep başkalarının yakınlarına olanak sağlanıyor. Türkiye’de maalesef insana yatırım yok. Ülkemdeki hizmet ve insan kayırmacılığına son vermek istiyorum.”
1997’de İstanbul Erkek Lisesi’ni ikinci olarak bitirip, üniversite sınavında Türkiye 26’ncısı ve İstanbul 5’incisi olmuş, girdiği Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden birinci olacak mezun olmuş 21 yaşındaki o genç kızın adı Hafize Gaye Erkan’dı.
Star gazetesinin tecrübeli muhabiri Sultan Uçar, dünkü yazısında o haberin hikayesini yazdı:
“Masa telefonum çaldı. Öfkeli bir beyfendi, “Size güveniyoruz size” diye çekişti. Kim mi? Mühendis Erol Erkan. Türkiye’de neredeyse tanımadığı insan yoktu. Derdi neydi? “Kızım, Boğaziçi’nden onur derecesiyle mezun olup bedava staj yapacak şirket bulamıyor, kapılar yüzüne kapandı. Torpil, Türkiye’nin utancıdır. Yazın kardeşim. Babası da olsam, kızımın başarısını ezerek asla torpille staj yeri bulmayacağım” dedi. Bağdat Caddesi’ndeki evlerinde buluştuk. Matematik öğretmeni eşi Gamze Erkan, biricik evlatları Gaye ve anneannesi karşıladı. Şimdilerde, Merkez Bankası başkanlığı için adı geçen Hafize Gaye Erkan, o tarihte 21 yaşındaydı. Devletin, bilimsel buluşlara karşı duyarsızlığı, liyakatin önüne torpille geçişi tek tek sıraladılar. ‘Türk, öğün, çalış, güvenme’ başlığıyla yazdığımda, holdingler, staj yaptırma yarışına girdi.”
4 yıl sonra bir kere daha aynı gazetenin manşetindeydi Erkan. Bu kez mutlu bir haberle:
“Helal Olsun. Boğaziçi’ni birincilikle bitirdi. Türkiye’de hiçbir firma staj izni vermedi. ABD’ye burslu gitti. Profesör oldu. Finans devlerini peşine taktı ve Türk kızı Gaye, yıllık 180 bin dolar işe başladı.”
Hikayenin mutlu sonu malum.
Ama ülkenin pek de mutlu olmadığı zamanlarda, sonu da belirsiz bir mutluluk bu.
Türkiye yine 2001’e benzer ağır ekonomik şartlar altında.
Hala ülkede torpil, insan kayırmacılığı var. Başka genç kızlar ve erkeklerin de bilgisine, yeteneğine değil, arkasında kim olduğuna bakılıyor. Bir uçak bileti parası, burs bulamayan yetenekli insanlar çareyi yurtdışına gitmekte buluyor.
Ve bu Türkiye’nin 63,5 milyar dolar açık vermiş Merkez Bankası’nın kasası bir zamanlar 300 dolarlık bilet parası sakınılmış, Türkiye’ye çok kırılmış Hafize Gaye Erkan’a emanet