İzlemek için:
Dün gece Amerika seçimini yaptı. İlk defa Amerikan tarihinde, başkanlık yapmış ancak sonra kaybetmiş bir kişi, Donald Trump, tekrar başkan oluyor ve yine ilk defa mahkûmiyeti kesinleşmiş bir şahıs başkan olacak.
Amerika neden bu şekilde oy verdi diye düşünülürse, galiba evin değişikliğinin etkileri o kadar önemsenmedi ama mülteci meselesi ve ekonomi öne geçti. Şimdi Amerikalılar genelde iş adamlarını, iş yapanları tercih ederler. Entelektüel adayları pek sevmezler. Hillary Clinton’ı pek beğenmediler. 2000 yılında Al Gore’u da beğenmediler. Bunun istisnaları var mı? Var tabii. Obama ve öldürülen John F. Kennedy. İş yapan kişileri tercih ederler diyorum, çünkü Amerika kapitalist bir ülke. İş yapan insanlara ve idollere taparlar. Nitekim ekonomi ve mülteci meselesi ön plana çıktı.
Tabii, Amerika’nın dünyadaki görünümü de farklı olacak. Bu durumda, kazananlar arasında Putin ve Netanyahu yer alırken; kaybedenler başta Batı Avrupa, NATO ve Avrupa Birliği oldu. Şimdi Amerika sistemine pek güvenilemeyeceği hissi yaygın. Özellikle Avrupalılar, NATO’ya ve Amerika’ya pek güvenmiyor. Kissinger bir zamanlar şöyle demişti: Amerika gibi bir devletin dünyayı yönetebilmesi için dış politikada iki büyük partinin, yani Cumhuriyetçilerin ve Demokratların benzer politikalar izlemesi gerekir. Bir süredir Amerika bunu yapamıyor. Bu durumda belki Soğuk Savaş’ın bitmesinin de etkisi olmuştur. Ancak seçim kadar önemli bir şey daha var; o da Amerika’nın görünümü.
Kampanya bir sirk havasında geçti. Aslında Amerika’da basın özgürlüğünün çok kısıtlı olduğu da anlaşıldı. Şöyle ki, Los Angeles Times ve Washington Post gibi geleneksel gazeteler her başkanlık seçiminden önce bir adayı desteklerdi. Ancak bu iki gazete milyarderlerin eline geçince bu uygulama da ortadan kalktı.
Amerika’da seçim güvenliği meselesi ortaya çıktı. Yani şimdi Gürcistan’da seçim güvenliğini konuşuyoruz, Amerika’da da seçim güvenliği diye bir mesele ortaya çıktı. Oylar doğru şekilde sayılıyor mu? Güvenilir mi? Bu konu, hatırlayacaksınız, 2020 yılında Trump tarafından ortaya atılmıştı.
Yedi tane “salıncak eyalet” var. Yani, seçimlerin biliyorsunuz orada seçmen delegeleri var; eyaletler tarafından oylara göre belirlenen bu yedi salıncak eyaletin aşağı yukarı yedisini de Trump kazandı. Trump liderliğinde Amerika’nın dünyaya demokrasi dersi verme derdi yok. En azından şimdiye kadar öyle bir izlenim verdi. Fakat dünyayı da etkileyen bir seçim oldu.
Belki hatırlayacaksınız, milyarder Elon Musk “Trump’a oy veren herkese 1 milyon dolar vereceğim” dedi. Bu aslında seçim yasağına girer ama şirket tarafından yapılmadığı için mahkemeler bunu uygun buldu. Hatırlayacaksınız, Türkiye’de kömür gibi yardımlar evlere dağıtılınca “Bu rüşvettir” deniyordu. Anlaşıldı ki Amerika’da daha büyüğü yapılıyor. Amerika’nın dünyanın en büyük demokrasisi olduğu iddiası artık pek geçerli değil. Bizim anladığımız klasik demokrasi daha ziyade Batı Avrupa’da, Avrupa Birliği’nde var.
Şimdi ne olacak? Bu seçim dünyayı sarsabilecek bir seçim, çünkü Trump’ın bir takım vaatleri var ki bunlar ilginç: NATO, Avrupa Birliği ve Avrupa ile ilişkiler bakımından. Tabii en büyük kaybı Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski yaşayacak gibi görünüyor. Muhtemelen askeri yardımlar azaltılacak veya hiç verilmeyecek. Netanyahu güçlenmiş olacak çünkü Trump, Netanyahu’dan daha fazla Netanyahu’cu. O kadar ki, “Eğer Harris’i seçerseniz İsrail Devleti ortadan kalkar,” diyecek kadar ileri gitmişti.
Nasıl bir dünya olacak bilmiyoruz ama her hâlükârda daha belirsiz, daha kaotik bir dünyaya, Amerika’daki bu seçim dolayısıyla gireceğiz. Amerikan demokratik sistemi biraz çarpık. Şimdi düşünün, ülkede Trump dışında biri başkan olsa demokrasi dersi falan verirdi; ama o, böyle derslere meraklı değil.
İklim değişikliği arka plana atılacak, göçmenleri askeri vasıtalarla — yani sığınmacı ve yasal olmayan göçmenleri — hemen sınır dışı edeceğim dedi. Başarabilecek mi? Bilemiyoruz. Tabii bu, dünyada büyük tepkilere sebep olacak. Yani zorla sınırın ötesine göndermek… Bilinmeyen bir dünyadayız ve daha da bilinmeyen bir dünyaya girmek üzereyiz.
Ben, dört yıl önce Biden seçilince “Oh, Trump’tan kurtulduk,” demiştim. Meğerse yanılmışız, kurtulmamışız. Sadece ben değil, bütün dünya kurtulmamış.